Demokratik Toplum Partisi (DTP) Eşbaşkanı Ahmet Türk, "ABD'den Genelkurmay Başkanı çıkıyor konuşuyor. Yapılan çalışmalara karşı çıkıyor. Cumhurbaşkan ve Başbakan'a yanıt veriyor. 'Esas benim' diyor. 'Bizim istediğimiz formül olmaz, bizim istediğimiz yol haritası olmazsa sizin yapabileceğiniz bir şey yok' mesajı veriyor." dedi.
Türkiye Barış Meclisi tarafından organize edilen ve DTP'nin destek verdiği "Çözüm İçin Diyalog" konferansı Bilgi Üniversitesi'nde yapılıyor. Konferansa DTP Eş Başkanı Ahmet Türk, DTP Milletvekili Aysel Tuğluk, eski milletvekili Hatip Dicle'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda isim katıldı. Paneldeki konuşmacılar arasında Mete Çubukçu, Cevat Öneş, Galip Ensarioğlu yer aldı.
Panel öncesi DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk yaptığı konuşmada, Kürt sorunun çözüm arandığı çözük tartışmalarını hız kazandığı önemli bir süreç yaşandığına işaret etti. Kürt sorunu için öncelikle tarihi bir perspektif ortaya koyan Ahmet Türk, "Türkiye'ye baktığımızda 1920'lerin ruhunu aradığımızı fark ediyoruz. O dönem Kürdün, Lazın, Çerkezin farklı kimliklerin inkar edilmediği, ülkenin bir zenginliği olarak kabul edildiği önemli bir süreçti. O süreç Osmanlı İmparatorluğu'nun yapısından kaynaklanıyordu. Dinsel, dilsel farklılıklar toplumda hoşgörüyle karşılanıyordu. 1923'de ulus devlet mantığının, milliyetçi anlayışın ülke yönetimine egemen olduğunu görüyoruz. 1945'te ulus devlet mantığının Türkiye'ye sarmaladığını görüyoruz. Türkiye'de değişim dönüşüm çabalarının olduğu dönemlerde müdahaleler oldu. Kürtlerin kimliği varlığı inkar edilmeye başlandı. Bugün geldiğimiz nokta 17 bin faili meçhul cinayet, 40 binden fazla insanın hayatını kaybettiği acılı bir ortam." ifadelerini kullandı.
Kürtlerin yaşananlardan önemli dersler çıkardığını, demokrasiye inananların önemli dersler çıkardığını belirten Ahmet Türk, Türkiye'yi yönetenlerin ise Kürt sorunu gerçeği ile yüzleşmek istemediğini vurguladı. Artık 30 yıllık savaşla, operasyonlarla, imha politikalarıyla bu sorunun çözülmeyeceği konusunda bir inanç oluştuğunu belirten Türk, devletin farklı bir anlayışla bu soruna yaklaşması gerektiğini dile getirdi.
Ahmet Türk şöyle devam etti: "Hazırlanmış proje yok ama bir niyet var. Bunun eskisi gibi gitmeyeceğini ortaya koydular. Yüzleşme zorunda kaldıkları görülüyor. Kürtler bu sorunun Türkiye'nin bütünlüğü içinde, demokratik haklar içerisinde çözülmesini talep ediyor. Türkiye'deki sivil toplum örgütleri, sendikalar, aydınlar da bu sorunun silahla, şiddetle çözülemeyeceği konusunda bir inanca sahip. DTP bugün Kürt halkının desteği ile Parlamento'da onları temsil eden, sorunun demokratik yöntemlerle çözümünü esas alan bir partidir. Diyalog, ortak akıl ve barış ile bu sorun çözülecektir. 30 yıldan beri silahlı mücadele sürdüren PKK bu işin barışçıl yöntemlerle çözümü konusunda fikirlerini açıkça ortaya koydu. Bu süreçte talepler ne? sivil toplum kuruluşları, demokrasi güçleri, Kürtler ve hatta PKK'nın taleplerinin yakınlaştığı, çözümde ortak bir formülün yaşandığı süreç yaşanıyor. Türkiye'nin bütünlüğü içinde sorunun çözümü, Kürt halkını tatmin edecek onurlu bir barış isteniyor."
SİYASET VESAYET ALTINDA
Geçmişte de benzer tartışmalar yaşandığını ancak sonuç elde edilemediğini belirten Ahmet Türk, barıçıl bir sürecin gelişmesi, sorunun demokratik yöntemlerle çözümüyle bütünleşmenin mümkün olduğunu söyledi. Devletin, siyasi partilerin ortaya koyacağı duruşun çok önemli olacağına işaret eden Ahmet Türk şu hususlara dikkat çekti: "Tartışmalara baktığımızda sayın Cumhurbaşkanı 'İyi şeyler olacak' diyor. 'Kürt sorunu Türkiye'nin en önemli sorunudur, buna farklı yaklaşmak gerekir' diyor. Ama tartışmalara bakıldığında bir projenin olmadığını görüyoruz. Sorunun demokratik yöntemlerle çözüm niyeti ortada yok. Bir ara umutlandık. Ama bakıyoruz siyasi otoritenin üzerinde bir vesayetin olduğunu görüyoruz. Çiller'in bakışı, Demirel'in söylediği Kürt realitesi, Mesut Yılmaz'ın 'AB yolu Diyarbakır'dan geçer' sözü, Başbakan'ın Kürt sorunun realitesi gibi sözleri kendiliğinden söylenmiyor. Bu soruna parmak basılmak isteniyor ama ne oluyor? Bu siyasi iradenin olmadığını gösteriyor. Siyasetin vesayet altında olduğunu gösteriyor. CHP bile son dönemde bir genel af dahil olmak üzere bazı şeylerin yapılması gerektiğini, bu konuda hükümetin ne düşündüğünü açık bir şekilde ifade etmesi gerektiğini söyledi. Ama bakıyoruz ABD'den Genelkurmay Başkanı çıkıyor aslında bize değil, yapılan çalışmalara karşı çıkıyor. Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a yanıt veriyor. Esas benim diyor. Bizim istediğimiz formül olmaz, bizim istediğimiz yol haritası olmazsa sizin yapabileceğiniz bir şey yok mesajı veriyor."
BİRLİKTE HAREKET ETMEZSEK ERGENEKONCULAR ETKİN OLUR
Bu sorunun çözümünün silahla olmayacağını vurgulayan Ahmet Türk, barışın kolay olmayacağını, sabırla barışı savunmak gerektiğini söyledi. Türk, demokratik siyasetin önünün tıkanmasına rağmen barışçıl siyaset için ısrarcı olduklarını, önemli olanın kanın durması, önemli olanın Türk ve Kürtlerin kardeşçe barış içerisinde yaşaması olduğunu dile getirdi. Türk şu mesajları verdi: "Kürtlerin tek başına ortaya koyacağı çaba sorunun çözümüne çok fazla katkı sağlamaz. Burada 30 yıldan beri sürdürülen savaşa, yaklaşım biçimine karşı ortak duruş sergilenmeli. Birlikte hareket edemezsek dönemi Ergenekonculara statükoculara terk etmiş olacağız. Treni kaçırırsanız, zamanında müdahale etmezseniz, süreçte etkili rol oynayamazsanız birileri sizin yerinize geçer. Toplumu, demokrasi güçlerini, Kürtleri susturmaya yönelik yeni bir süreç başlatır."
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.