Açıklanan Sonuç bildirgesinde, "Şeyh Said, Seyid Rıza, Mele Mustafa, Qadi Muhammed neyse Sayın Öcalan da halkımız için odur" ifadelerine yer verildi.
DTK'nin BDP İl Binası'nda Vedat Aydın toplantı salonunda 800'ü aşkın delegenin katılımıyla iki gün süren 6. Olağan Genel Kurul toplantısı sona erdi.
İki gün süren toplantıya DTK Eşbaşkanları Ahmet Türk, Aysel Tuğluk, BDP'li milletvekilleri, belediye başkanları ve delegeler katıldı.
Toplantı sonunda hazırlanan sonuç bildirgesi DTK Eşbaşkanı ve Van milletvekili Aysel Tuğluk tarafından okundu.
Tuğluk, AKP hükümetinin demokrasiyi getirecekmiş gibi davrandığını ancak 80 yıllık Kemalist rejimle aynı politikayı Kürtlere karşı uyguladığını belirtti. Tuğluk, Öcalan'ın siyaset yapabilmesi için önünün açılmasını ve koşullarının düzeltilmesini istedi.
Tuğluk şöyle konuştu: "Hükümetin ve demokratik kamuoyunun bilmesini isteriz ki, Kürt halkı siyasetçileriyle, kurumlarıyla hiçbir değerine karşı ve halkın temel değerlerine karşı asla sırtını dönmeyecektir. Şeyh Said, Seyid Rıza, Mele Mustafa, Qadi Muhammed neyse Sayın Öcalan da halkımız için odur."
Askeri ve siyasi operasyonların çözüm olmadığını kaydeden Tuğluk, müzakerelerin kesildiği yerden başlaması gerektiğini belirterek, "Müzakereler kesildiği yerde tekrar başlamalıdır. Müzakerelerin başarıyla sürdürülebilmesi için ve sonuç alıcı olabilmesi için Sayın Öcalan'ın müzakereye katkı sunabileceği olanaklara sahip olmalı ve özgürce siyaset yapabilmesinin koşulları yaratılmalıdır."
Yeni anayasanın her şeyden önce Kürtlerin kendi coğrafyasında dilini, kimliğini, kültürünü örgütçe yaşayıp geliştirebileceği ve yeni nesillere aktarabileceği bir güvencenin olması gerektiğini kaydeden Tuğluk, "Herkes çok iyi bilmeli ki Kürtler dilsiz, kimliksiz ve statüsüz bir birlikte yaşamayı reddetmektedir. Ve bu dayatma köleliğin sürdürülmesi dayatması anlamına gelmektedir. Birlikte yaşam önerimiz ve arzumuz demokratik Türkiye, Özerk Kürdistan şeklinde formüle edilmiştir" dedi.
AKP iktidarının; Kuzey Afrika'da Mübarek yönetimine, Libya'da Kaddafi yönetimine, Suriye'de Esad yönetimine halkın sesine kulak verme çağrısı yaptığını hatırlatan Tuğluk, "Kürt coğrafyasında Kürt halkının en demokratik ve evrensel hak talebini katliamlara varan sindirme politikaları ile bastırmaya çalışmaktadır. AKP hükümetinin Kürt halkının hak ve özgürlük talebine yaklaşımı, Mübarek'in, Kaddafi'nin ve Esad'ın değişim isteyen halklarına uyguladığı şiddet politikasından hiçbir farkı yoktur" dedi.
"KCK" adı altında yürütülen operasyonlara dikkat çeken Tuğluk, "Sadece, legal siyaset yaptığı için 6 bini aşkın Kürt siyasetçi cezaevine konulmuştur. 140'ı aşkın seçilmiş belediye başkanı, meclis üyesi, il genel meclis üyesi cezaevindedir. Savunma hakkının vazgeçilmezi olan avukatlar cezaevindedir. Öğrenciler, gazeteciler, aydınlar; kısacası muhalif olan, biat etmeyen herkes, cezaevine konulma tehdidiyle karşı karşıyadır" şeklinde konuştu.
Tuğluk, "Bütün bu uygulamalar, AKP'nin askeri vesayet yerine kendi siyasi vesayetini kurduğu açığa çıkmıştır. Roboski katliamıyla AKP iktidarı halkın üzerine bombalar yağdırarak bu işi katliama götürecek kadar çılgınlaşmıştır. Yüksek bir sesle haykırmak isteriz ki, Çiller nasıl sonuç alamadıysa siz de sonuç alamayacaksınız. Hükümetin ve muhalefetin demokratik kamuoyunun bilmesini isteriz ki, DTK'nin tüm delegeleri cezaevine konulan siyasetçilerin yargılandığı eylem, fiil, düşünce neyse ona katılmaktadır. Aynı düşünceyi gerçekleştirdik, bundan sonra da gerçekleştirmeye devam edeceğiz" ifadesinde bulundu.
DTK olarak Kürt sorununu Kürt halkının millet olarak haklarını kullanamaması sorunu olarak gördüklerini ifade eden Tuğluk, sorunun aynı zamanda bir anayasa sorunu olduğunu ve çözümünün de anayasal olması gerektiğini söyledi. (anf)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.