• BIST 9659.96
  • Altın 3002.717
  • Dolar 34.5123
  • Euro 36.1711
  • İstanbul 8 °C
  • Diyarbakır 3 °C
  • Ankara -1 °C
  • İzmir 6 °C
  • Berlin 12 °C

DTK Eşbaşkanı: Kürtler ayrı bir devlet talep etmiyor

DTK Eşbaşkanı: Kürtler ayrı bir devlet talep etmiyor
DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekilli Selma Irmak, kendisinin de içinde yer aldığı PYD ve DTK heyetinin Rusya ziyaretiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Ekim ayının sonlarına doğru Demokratik Birlik Partisi (PYD) ile Demokratik Toplum Kongresi (DTK) heyeti Rusya Dışişleri Bakanlığı'nın resmi daveti üzerine, başkent Moskova'da temaslarda bulundu. DTK heyeti içinde yer alan, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili, görüşmelerin detaylarını Sputnik'e anlattı.

‘KÜRTLER DENGELERİ ALT ÜST ETTİ'

IŞİD'e karşı mücadelede PYD'nin rolünü değerlendiren Irmak, şöyle konuştu:

"Kürtlerin bu dönem yaşadıkları ve direnişleriyle, çabalarıyla geldikleri nokta çok önemli bir noktadır. Kürtler haklı olmalarının yanı sıra artık, bir anlamda güç sahibi de olmuşlardır. Bu noktada kurulan oyunda önemli aktörlerden biri olunmuştur. Artık 21. yüzyılda Ortadoğu'da siyasi dengeler kurulurken yeni sosyal oluşumlar meydana gelirken Kürtler de temel aktörlerden bir tanesidir. Hatta Rojava'yla birlikte belirleyici hale gelmiştir diyebiliriz. Bu nasıl oldu? Kürtler gerçekten IŞİD'e karşı amansız mücadele verip ve kimsenin güç getiremediği terör örgütü IŞİD'e karşı sergiledikleri direnişçi tavır ve onlara karşı başarılı olmaları sayesinde bir aşama kaydetmiştir. Bu anlamda dengeleri Kürtler altüst etmiştir. Bugün dini merkezli yeni bir yapının kurulma projesi Kürtler tarafından bozulmuştur. Bu sistem artık kendini işletemez pozisyondadır."

Irmak, Kürtlerin uluslararası arenada önemli bir aktöre dönüştüğünü savunurken, Rusya'daki temaslarına ilişkin şunları söyledi:

"IŞİD savunmadadır ve IŞİD'le birlikte hareket eden güçler, yeni bir konjonktür kurmak isteyen güçler Kobani'deki direniş sonucunda planlarını yeniden gözden geçirmek durumunda kaldılar. Sistemlerinin yeni bir sürece bir entegre etme durumuna kaldılar. Bu durum nedir? Sınırları biraz daha geriye çeken saldırıdan savunma pozisyonuna geçen ve hızla meşrutiyetini kaybeden bir pozisyondan kendini yeniden meşru kılma pozisyonuna geçme durumuna yükseldiler. Tabii ki bunlar uluslararası arenada diplomatik ilişkilerde de Kürtlerin elini güçlenmesini sağlamıştır. Rusya ile görüşmeleri birazda bu çerçevede ele alabiliriz. Rusya'nın Kürtlere yaklaşımını kuşkusuz olumlu gördüğümüzü belirtmek isteriz. Kürtlerin yanında YPG ve PYD'nin şu an var olan halkların birlikte yaşama projesi ve sistemine yönelik takındığı tavır, bunu meşru bit tutum olarak görmesi ve bunu desteklemesi çok olumludur. Demokratik bir Suriye için Kürtlerin vazgeçilmez bir aktör olduğunu ona göre dünyaya bir mesaj vermesi yani PYD heyetini karşılaması bizce böyle bir anlam taşıyor. Rusya, Kürtlerin önerdiği sistemi kabul edilebilir bir sistem olarak görmüştür. Bu anlamda da Kürtlerin mücadelesini Türkiye gibi kriminalize eden değil, tam tersine meşru gören ve desteklenmesi gereken bir güç olarak görmüştür."

‘RUSYA'YLA BİRLİKTE ‘DEMOKRATİK SURİYE'DEN YANAYIZ'

PYD heyetinin Rusya'daki temasları sırasında, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın Moskova'da bulunmasını da değerlendiren DTK Eş Başkanı Irmak, şu tespitleri yaptı:

"PYD heyetinin Rusya'daki temasları sırasında, Esad'ın da orada olması ‘Esad'lı bir çözümün' gündemde olduğunu, ancak diktatoryal bir sistem değil, Kürtlerle birlikte diğer halkların da kendilerini ifade edebildiği demokratik bir Suriye talebini ortaya koymaktadır ki Kürtler de bu talebe katılır. Yani Kürtler Demokratik bir Suriye'den yanadır. Bu anlamda Rusya'nın da bu görüşe katılması bizce olumlu bir tutumdur. Esad'ın seçimle gitmesi Esad'ın varlığının bu biçimde ortadan kaldırılması, kansız bir şekilde Suriye'nin demokratikleşmesi yine Kürtlerin temel talebidir."

‘RUSYA'DAN DESTEK İSTEDİK'

Rusya'da bir enstitü tarafından yapılan konferansa Kürtlerin davetli olarak katıldığını anlatan Irmak, şöyle devam etti:

"Bu konferans bir enstitüsü tarafından organize edilmişti ve Rusya Dışişleri Bakanlığı da bu konferansın içinde bulunuyordu. Ve bu enstitü Rusya Devlet Başkanı Putin için rapor hazırlayan bir kuruluştur aynı zamanda. Önemli bir konferans yapıldı bizler de hem Türkiye heyeti hem de Rojava heyeti olarak bu konferansa katıldık. Şunu ifade ettik: Biz desteğinizin açık bir şekilde ortaya konulmasını istiyoruz. Ne yapılacaksa somut olarak ortaya konulmalıdır. Lojistik, diplomatik ve siyasal anlamda duruşunuz net olmak zorunda."

‘KÜRTLER AYRI BİR DEVLET TALEP ETMİYOR'

Suriye'de ve genel olarak bölgedeki Kürtlerin taleplerini de aktaran Irmak, ‘Kürtler ayrı bir devlet istemiyor' dedi:

"Kürtlerin çok açık talepleri var. Biz artık statüsüz yaşamak istemiyoruz. Bizim bütün mücadelemiz bunun içindir. Kürtler, artık birilerinin hegemonyası altında yaşamak istemiyor. Kürtler ayrı bir devlet de talep etmiyor. Kürtler milliyetçi ayrı bir devlet talebi içerisinde de değildir. Tam tersine ortaklaşa demokratik bir yapıyı içeren yine üniter devlet sınırları içerisinde toprak bütünlüğünün de korunduğu ama Kürtlerin de hak ve özgürlüklerden yararlandığı bir yapılanma talep ediyoruz. Bizim açık talebimiz budur. Bu konuda tabi bizim katkıya ihtiyacımız var."

‘RUSYA'NIN TUTUMU, ABD'YE GÖRE DAHA SAMİMİ'

Rusya'nın IŞİD hedeflerini açık bir şekilde vurmasını olumlu gördüklerini, Rusya'nın yaklaşımının ABD'ye göre daha samimi olduğunu ifade eden Irmak, şöyle devam etti:

"PYD heyetinin de Rusya'nın konferans davetini kabul etmesi ve buradaki temaslara katılması bu nedenledir, Rusya'nın tutumunun açık, etkin ve sonuç alıcı olmasından kaynaklanmaktadır. PYD, Rusya'nın yaklaşımını daha samimi bulmuştur. Açık ve net görmüştür. Rusya'nın tutumunu ABD'ye göre daha net biçiminde algılamıştır PYD heyeti. Bu konferansta ben de DTK eş başkanı olarak bir sunum yaptım. Demokratik Toplum Kongresi'nin anlamını biraz açmaya çalıştım. Demokratik Toplum Kongresi ve yapılanması şu anda Türkiye'deki Kürt illerinde ‘özerk parlamento' görevini görmektedir fiili anlamda. Resmi değil, fiili bir meclis görevi görmektedir. Ve DTK içinde yer alan 501 delegenin önemli bir kısmı azınlıkların, farklı inançların temsilcilerinden oluşur. Bu parlamentoda Süryanilerin kotası ve sandalyesi vardır. Ermenilerin, Ezidilerin, Arapların kotaları vardır. Alevilerin, Hristiyanların, solcuların ve muhafazakârların kotaları vardır. Yani bu topraklar üzerinde yaşayan inançlar haklar ve farklı görüşler temsilini DTK'da bulur. Yine farklı siyasi partiler, HDP, DBP, ÖSP ve EMEP kongrede temsil edilmektedir."

 ‘DTK, FİİLİ ÖZERKLİĞİ UYGULUYOR'

Rusya'da DTK'nın çalışma sistemini anlattıkları bilgisini de veren Irmak, şöyle devam etti:

"DTK'da hem siyasi partiler hem de farklı inançlar temsil edilir. Şu anda PYD'nin yapılanmasına benzer kanton yapısı ve sistemi neyse fiili olarak onların da meclisi eş başkanlık sistemine dayanır. Yüzde 50 kadın temsiliyeti vardır. Haklar ve inançlar kotası vardır. Kararlar ortak alınır, merkeziyetçilik yoktur. Biz de Türkiye heyeti olarak Rusya'ya bunu ifade etmek istedik. Türkiye Kürtleri için çözüm önerimiz de Suriye için önerilen çözümün benzeridir. Konferansta Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Anlı da belediye sistemiyle ilgili bir sunum yaptı. Konferansta mülteciler ve sınırlar da konularımız arasındaydı. Şu anda IŞİD'in ele geçirdiği ve PYD'nin elinde güvenliği sağlanan sınırlar konusunda bilgi verdim. Belediyelerimizin mültecilerle ilgili yaptıkları ve halka hizmette esas aldıkları sitemi ve düşünce biçimini ortaya koyduk. Devletin belediyeler üzerindeki baskı ve engellemelerini de anlattı arkadaşlarımız."

‘RUSYA GEZİMİZ HER ANLAMDA OLUMLU GEÇTİ'

Moskova'da Ortadoğu Enstitüsü'yle görüşmelerinin detaylarına dair bilgiler paylaşan DTK Eşbaşkanı, Kürdoloji bölümüne Rusya'da daha fazla önem verilmesi yönünde talepleri olduğunu, sosyal demokrat Adil Rusya Partisi'yle olumlu bir diyalog yakaladıklarını da belirtti:

"Bizim heyetimizin çağrılması bilinçliydi. Enformasyon almak için çağırdılar bizi, bu çerçevede ifade ettik mevcut durumu. Konferans sonrası Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkiliyle görüştük. Yine Ortadoğu Enstitüsü'yle görüştük ve şunu söyledik: Ortadoğu enstitüsünde Kürdoloji bölümü var fakat ne yazık ki Kürdolog yok. Bu yönde bir çalışma yok. Artık Kürtler ve Kürdoloji esas alınması gereken, üzerine araştırılma yapılması gereken bir bilim alanına dönüşmüştür. Ve burada bir iki kişi dışında neredeyse hiç akademisyen yok. İran, Irak ve birçok ülkeden akademisyen var. Türkistan'dan çalışma yapan Türkolog var ama Kürdolog yok. Kürtlere yönelik bir zayıflık var. Örneğin Kürtleri sadece Barzani'den ibaret biliyorlar ve öyle tanıyorlar. Evet, Barzani de bir parti lideri ama sadece bir partiyi ve yapıyı ifade ediyor, bütün Kürtleri temsil etmiyor. Kürtleri anlatmak için sadece Barzani'yi anlatmak yetmiyor. Bunun görüşmelerini yaptık onlar da sıcak karşıladılar. Bundan sonra Kürdolog alacaklarını ve çalışmalarını bu konuda yoğunlaştıracaklarını ifade ettiler. Onları Türkiye'ye davet ettik Kürtleri daha yakından tanımaları için. Diyarbakır'da kendilerini misafir edebileceğimizi söyledik. Bunu memnuniyetle karşıladılar. Adil Rusya Partisi'yle görüşme yaptık, çok sıcak karşıladılar bizi. Özellikle partimizin kadınlar nezdinde göstermiş olduğu başarıyı takdir ettiler. Bu anlamda partimizin demokratik bir yön taşıdığını söylediler. Ve böylelikle kadınlar nezdinde dünyaya yön verebileceğimi söylediler. Kürtleri biraz daha yakından tanımak istediklerini fark ettik. Rusya gezimizin her anlamda olumlu geçtiğini söyleyebilirim. PYD heyeti Rusya'da temsilcilik açmayı düşünüyor. Onunla ilgili de görüşmeler yapıldı."

‘KOBANİ VE SURUÇ BİRBİRİNDEN KOPARILAMAZ'

Bütün yaptıkları görüşmelerde, bölgedeki Kürt sorununun birbiriyle ilintili olduğunu dile getirdiklerini söyleyen Irmak'a göre Kobani ve Suruç birbirinden koparılamaz olduğunu anlattıklarını dile getirdi:

"Bugün Suriye'deki Kürt sorunuyla Türkiye'deki Kürt sorunu artık birbiriyle bağlantılıdır. Birbirinden koparılamaz. Birbirini direkt etkileyen noktadadır. Çünkü aramızda suni bir sınır var. Yani Kobani ile Suruç aslında aynı şehirdir. Ve aynı şeyleri yaşıyoruz. Kobani'ye saldırı olduğunda biz burada izleyici kalamayız. Kobani'ye saldırı olduğunda Türkiye'den Kobani'ye yüzlerce kişi gitti ve orada IŞİD'e karşı savaşta şehit düştü. İnsanlar Tayyip Erdoğan ‘Kobani düştü düşecek' deyince 6-7 Ekim olaylarını çıkardılar. Ve Türkiye 2-3 gün gerçekten isyan alanına dönüştü. 52 insan o kalkışmada hayatını kaybetti. Neden? Kobani'nin düşmesini biz kabullenmiyoruz ve Türkiye'nin Suriye politikasını, IŞİD'i desteklemesini protesto ediyoruz. Dünyanın sessiz kalmasını protesto ediyoruz demekti amaç. Yine bizim burada 7 Haziran seçimlerinde yüzde 13.1 oy almamız barajı aşmamız Kobani ve Rojava'ya büyük bir moral vermiştir ve bu moralle Tel Abyad, IŞİD'den alınmıştır. Birbirimizle bu kadar etki içerisindeyiz. Birbirimizden bağımsız değiliz. Bu sınırlar Kürtlerin eline geçtiği zaman güvenlik sağlanmıştır. Ama hâlâ Cerablus kapısı açıktır ve IŞİD kapıdan girerek Suruç'ta katliam yapmıştır. Ankara saldırısı ve birçok saldırıda partilimiz hayatını kaybetmiştir."

‘IŞİD ORTAK DÜŞMANIMIZ'

DTK Eşbaşkanı, IŞİD'in Suriye ve Türkiye Kürtleri için ortak düşman olduğunu da vurguladı:

"IŞİD bizim de Rojava'nın da ortak düşmanıdır. Türkiye'nin Suriye politikası tabii ki Kürtlere de yansımaktadır. Rojava'ya dönük negatif tutum Türkiye'deki Kürtlere negatif tutum olarak görülüyor. Demek istediğim artık iki parçanın çok yakın olduğudur. Çözüm de çözümsüzlük de tüm tarafları etkilemektedir. Birileri Suriye Kürdistanı'na yönelik negatif bit tutum takındığında bilsin ki bu Türkiye'deki Kürtleri de etkileyecektir. Ya da Türkiye'deki Kürtler bir gelişme kaydettiğinde bu gelişme Rojava Kürtlerini de etkileyecektir. Bunun da altını çizmek isterim. Demek istediğim biz Rojava'yla hem kardeşiz hem akrabayız. İç içeyiz. O yüzden çözümlerimiz de birbiriyle bağlantılı pozisyondadır. Yani bununda dünyanın görmesi gerekiyor."

‘PYD HEYETİ ESAD İLE GÖRÜŞMEDİ'

PYD heyetinin Rusya'daki temaslarının, zamanlama açısından Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın Rusya ziyaretine denk gelmesini de değerlendiren Irmak, "PYD heyeti Esad'la görüştü mü?" sorusuna ise şöyle yanıt verdi:

"Hayır, bir görüşme olmadı. Biz Rusya'da olduğumuz sürede sürekli PYD heyetiyle beraberdik herhangi bir görüşme olmadı. Esad'ın Rusya'ya yaptığı ziyareti biz de basından öğrendik. Zira haber çıktığı gün Esad gelip görüşmesini yapıp geri dönmüştü. Esad Suriye'ye döndükten sonra biz Esad'ın Rusya'yı ziyaret ettiği haberini aldık. Zaten Esad çok gizli geldi ve gizli de geri döndü. PYD heyetiyle Rusya'da asla bir görüşme gerçekleştirmedi. Zira PYD heyeti Putin'le de bir görüşme yapmadı. Daha çok Dışişleri Bakanlığı ve hükümet sözcüleri nezdinde görüşmeler yapıldı. Yani, Putin'e dolaylı mesajlar ulaştırıldı direkt ulaştırılmadı."

 ‘PYD'NİN RUSYA'DA OFİS AÇMASI OLUMLUDUR'

"PYD Moskova, Berlin ve daha pek çok kentte ofis açacak. Bunlar son derece olumlu. Siyasetin alanının açılması tabii çok güzeldir. Krimalize bir çizgiden daha siyasi bir çizgiye gelinmesi açısından ve çözümün siyasi yollarla diplomatik kanallarla çözümünün gelişmesi açısından bu tür ofislerin açılması tabii ki çok olumludur ve anlamlıdır. Temas ve diyalog silah ve şiddet kullanılarak çözülmek zorunda bırakılan bir sorunu hızla siyasi kanala çeker ve daha az can kaybıyla sorunlar çözülebilir. PYD'nin şu anki çabası da biraz böyledir. Hatta biz isterdik ki Türkiye Cumhuriyeti müsaade etsin PYD Türkiye'de de bir ofis açsın. Belki ilk önce ofis açılması gereken yer Türkiye'ydi. Çünkü en yakın komşusu Türkiye'dir. Burada IŞİD'in kapılarının kapanması ve IŞİD'in bu bölgeden defedilmesi belki de en fazla Türkiye'ye yarar ve katkı sağlayacaktır. Bugüne kadar IŞİD'in yapmış olduğu saldırılar belki de engellenecekti. Şimdi savaş uçakları kalkıyor YPG mevzileri Türkiye tarafından bombalanıyor. Dolaysıyla böyle olunca silaha silahla karşılık vermek zorunda kalınıyor. Yani bu olmasaydı biz belki daha huzurlu günler geçirecektik. Sorunlarımızı siyasi yollarla çözme imkânı bulacaktık."

‘DAVUTOĞLU'NA ÖNERİDE BULUNDUK, OLUMLU YANIT ALAMADIK'

Türkiye'nin PYD'yle temas kurmama tutumunu da eleştiren Selma Irmak, Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu'na daha önce Salih Müslim ve Asya Abdullah'la görüşmelerde bulunmasını önerdiklerini ancak bu konuda olumlu bir yanıt alamadıklarını savundu:

"Ne yazık ki Türkiye'nin Kürtlerin kazanımlarının kaybolması üzerinden yürüttüğü kötü ve yanlış dış politika pozitif politikalara engel oluyor. Biz bu konuları defalarca Türk yetkililerle görüştük. Bizzat benim de HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'la katıldığım bir görüşmede Başbakan Ahmet Davutoğlu'na çok açık söyledik. ‘PYD Eş Başkanı Salih Müslim ve Asya Abdullah ile görüşürseniz Türkiye bambaşka bir noktaya gelir. Türkiye IŞİD'i destekleyen bir ülke konumundan çıkar tam tersine demokrasinin hamisi bir pozisyona gelir. ‘Siz Kürtlerin yanında yer alın başkası Kürtleri sahiplenmesin' dedik ama bunu anlatamadık. Sayın Davutoğlu önerimize ‘Ben görüşmem' diye yanıt verdi. Kendisine, hükümetin başındaki isim olarak görüşmesi gerekmediğini, diplomatik kanallarla konunun çözülebileceğini söyledik. Müsteşarın görüşebileceğini belirttik. Bizim söylemek istediğimiz bir temasın kurulmasıydı. Ama mantalite Kürtlerle uzlaşmak ve Kürtlerle hareket etmek olmadığı için sonuç alamadık. Bugüne kadar Türkiye hep bu mantaliteyle hareket etti. Yani onların bunu anlaması ve bu konuda adım atması sanıyorum daha zaman alacak. Ama adım attıklarında da ne kadar kazançlı olduklarını Kürtlerin aslında onların dostu olduğu ve düşmanı olmadığı anlayacaklardır. Fakat umut ederim o zaman çok geç olmaz." (Sputnik)

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89