Yıkılan bentlerin, standartlara uygun olduğunu belirten DSİ'den yapılan açıklamada, kurumun yetki ve sorumluluk sahasına girmeyen bir sorun nedeniyle haksız yere suçlandığı ifade edildi.
DSİ'den yapılan yazılı açıklamada, Artvin'in Şavşat ilçesinin ortasından geçen Tigrat deresinin 15 Temmuz 2009 tarihinde saat 15.30 sıralarında başlayan sağanak yağış sonucu taştığı hatırlatıldı.
Açıklamada, dün itibariyle can ve mal kayıplarına neden olan sel felaketinin yazılı ve görsel basının yoğun ilgisini topladığına işaret edilerek, "haberlerde, felaketin bütün sorumluluğunun DSİ üzerinde olduğu iddialarının ifade edildiği" kaydedildi.
"Yaşanan elim olayın acısı bu kadar taze iken kurumun ilk düşüncesinin felaket bölgesindeki vatandaşların acılarını hafifletebilmek ve mağduriyetlerini giderebilmek olduğu" belirtilen açıklamada, bu yönde yoğun çalışmaların ve mesainin devam ettiği bildirildi.
"Ancak basında yer alan iddialara cevap vermenin de gelecekte yaşanabilecek bu tip felaketlerin önlenebilmesi ve gerçek sorumluların belirlenerek, sorumluluklarının gereğini yapmaları açısından büyük önem taşıdığı" ifade edilen açıklamada, "dolayısıyla, haberlerde geçen iddiaların cevaplanmasının gereklilik arz ettiği" kaydedildi.
"Koruma tesisleri şartnameye uygun"
"DSİ tarafından yapılan Tigrat deresi taşkın koruma tesislerinin, Türk Standartları Enstitüsü'nün bütün standartlarına, Bayındırlık İşleri Şartnamesine uygun olarak yapıldığı ve tamamlanma aşamasına getirildiği" belirtilen açıklamada, şöyle devam edildi:
"İş esnasında betondan sürekli karotlar ve numuneler alınarak, laboratuvarlarda test edilmiştir. Basında yer alan haberlerde ise taşkın bentlerinin 'kum gibi dağıldığı' yönünde tespitlere yer verilmektedir. Ancak bu tespitler gerçek gözlemlere dayanmamaktadır. Zira idaremiz tarafından yapılan incelemelerde beton blokların dağılmadan yekpare olarak devrildiği tespit edilmiştir.
Dolayısıyla betonun kalitesinde sorun bulunmamaktadır. Haber bültenleri, betonun demirsiz olması, bir eksiğin olduğu ya da DSİ tarafından müteahhit firmanın yeterli şekilde kontrol edilmediği için eksik malzeme kullanıldığı yönünde bir izlenim uyandırmaktadır. Oysa kullanılan beton, projesi gereği zaten demirsizdir. Söz konusu taşkın yapıları projelendirilirken, beton ağırlık yapısı olarak tasarlanmış olup, bu sebeple demir kullanılmamıştır. Bentlerin bu şekilde tasarlanması genel bir uygulama olup, genel müdürlüğümüzün birçok taşkın önleme tesisinde bu uygulama yoluna gidilmiştir."
Açıklamada, basında müteahhit firmanın ihalede yüzde 50'den fazla tenzilata gittiği yönünde iddiaların yer aldığına işaret edilerek, "Bu yanlı bir bilgi olup, ihale tenzilatı yüzde 37'dir. Söz konusu oran, bu gibi ihalelerde normal karşılanmaktadır. Tüm ihale prosedürü 4734 ve 4735 sayılı kanunlar çerçevesinde yapılmış ve Kamu İhale Kurumu tarafından onaylanmıştır" ifadesine yer verildi.
"Yıkımın boyutunun, bentler tarafından tutulan suyun birikmesi ve bentlerin yıkılması ile arttığı ifadelerinin de gerçeği yansıtmadığı" belirtilen açıklamada, "zira, yıkılan 7 bendin sadece yanaklarının koptuğu, bazılarının da üst kademesinin zarar gördüğü"ne işaret edildi.
Açıklamada, "yukarı havzadaki orman kesiminden gelen ağaç kütükleri ve artıklarının, feyezanla beraber kopan kaya bloklarıyla taşkın koruma duvarları ve bentlerin zarar görmesinde büyük rol oynadığı" ifade edilerek, "bentlerin sel sularının kanalize olmasını sağladığı ve eğimi düşürdüğü için suyun şiddetini azalttığı" bildirildi.
"Felaketin sebebi..."
"DSİ'nin, bütün projelerinde olduğu gibi, işini ciddiyetle ve hiçbir ihmale meydan vermeyecek şekilde yaptığı ve yapmaya da devam edeceği" bildirilen açıklamada, "Afet, adı üzerinde, olağanüstü halleri anlatmaktadır. Afetlerde her zaman can ve mal kaybı olması ihtimali mevcuttur. Kurumumuz, bu ihtimali asgariye indirmek maksadıyla çalışmaktadır" denildi.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Sel felaketinin sebebi, beklenmeyen miktardaki aşırı yağışlar ve gelen debinin 500 yıllık taşkın tekerrür debisinin üstünde meydana gelmesi olarak görülmektedir. Yukarı havzalarda yapılan ağaç kesimleri, yaz mevsimi olması sebebiyle zeminin kuru olması ve bundan dolayı gelen şiddetli yağışın toprak tarafından emilmeden direkt yüzey akışına geçmesi selin afete dönüşmesine sebep olmuştur. Sel felaketinde yaşanan can ve mal kayıplarının diğer önemli bir sebebi 9 Eylül 2009 tarihli Başbakanlık genelgesine rağmen dere yataklarına ve kıyılarına ev yapılmasının önüne geçilememesidir. Taşkın esnasında bu yerleşimlerde büyük hasar meydana gelmiş, can ve mal kayıpları bu yerlerde yaşanmıştır. Dolayısıyla yaşanan bu felaket neticesinde ortaya çıkan kayıpların asıl sebebi plansız ve çarpık yerleşimdir. Hal böyleyken, kurumumuzun yetki ve sorumluluk sahasına girmeyen, dolayısıyla müdahale edemediği bir sorun sebebiyle haksız yere suçlanması bu açıklamayı gerekli kılmıştır."
Açıklamada, sel felaketi nedeniyle hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı, yaralananlara acil şifalar dileğinde bulunuldu. Yorum Yaz | Yorumları Oku
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.