Konya’da yaşayan ve daha önce Kürt oldukları için saldırıya uğrayan Dedeoğulları ailesinden 7 kişi öldürüldü.
Diyarbakır Barosu üyesi avukatlar ırkçı saldırıya tepki göstererek, Tahir Elçi Konferans Salonu önünde oturma eylemi başlattı.
Eyleme Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren ve Diyarbakır Barosu Kürtçe Dil Komisyonu Başkanı Elif Birkili ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar da oturma eyleminde yer aldı.
Kürtçe Dil Komisyonu Başkanı Elif Birkili, Dedeoğulları ailesine yönelik ırkçı saldırının çok üzücü bir olay olduğunu ve kabul edilemez olduğunu söyledi.
Saldırıyı kınamak adına oturma eylemi başlattıklarını vurgulayan Birkili, amaçlarının adalet talebi olduğunu kaydetti.
Birkili, daha önce 15 baro olarak Dedeoğulları’na yönelik saldırıyı kınadıklarını da hatırlattı.
Konferans salonu önünde, katledilen Dedeoğulları anısına 7 mum yakıldı.
Lanetliyoruz
Olaya ilişkin Diyarbakır Barosu, ”Lanetliyoruz” başlığıyla bir açıklama yaptı.
Yetkililerin sorumluluğa davet edildiği açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
Türkiye’deki genel ve ayrımcı adli pasifliğin, kasıtlı olmasa dahi, esas olarak “savunmasız bireyleri” etkilediği, yaygın ırkçı nefret söylemleri ile şiddet eylemlerinden anlaşılmaktadır. Süregelen bir şekilde, Kürt kimliğine yönelik nefret söylemi ve yaygınlaşan şiddet eylemlerinin münferit ve adli olaylar olarak görülmemesi gerekir. Şiddet dili ve ayrımcı politikalar, Kürt kimliğine yönelik saldırılar, kolluk güçlerinin güvenlik önlemlerinde yetersiz kalması, etkin yargısal faaliyette bulunulmaması nedeniyle, 12 Mayıs 2021 tarihinde yaşanan ırkçı saldırı serbest bırakılan faillerce tekrarlanmış ve aynı aileden 7 kişi katledilmiştir. Bir ırkçı saldırının sebeplerini ortaya koyabilecek ve suçlu tarafların cezalandırılmalarını sağlayacak, etkili ve bağımsız bir yargı sisteminin ve pratiğinin bulunması gerekir. Katledilen aile fertlerinin 12 Mayıs 2021 tarihli saldırı sonrasında, gerçek ve yakın bir tehlike altında bulunduğunun bilindiği ve tehlikenin bertaraf edilmesi için önlem alınmadığı görülmektedir.
Belirli bir grup üzerinde orantısız bir şekilde hak kaybına neden olan etkilere sahip, genel bir politika ya da önlemin, o grubu özellikle hedeflemesi karşısında, ırkçı nefret içerir bir şiddet eyleminde bulunulduğu açıktır. Şiddet ve kutuplaştırıcı dilin kullanılması, ülkenin süregelen yönetim politikaları ve siyasi erklerin kullandığı şiddet ve ayrımcı dil, bugün yaşanan saldırıya doğrudan tesir etmiştir.
Diyarbakır Barosu olarak, öncelikle katledilen aile fertlerine ilişkin Türkiye halklarına baş sağlığı dileklerimizi iletiyor, bu saldırılara zemin hazırlayan, toplumsal barışı zedeleyen ve çatışmayı körükleyen uygulamaları ve politikaları reddediyoruz!
Irkçı saiklerle nefret suçu kapsamında işlenen suçların, kastı ve ihmali bulunan faillerin tespitiyle birlikte, etkin bir yargısal faaliyet yürütülerek cezalandırılmaları gerektiğini, davanın takipçisi olacağımızı kamuoyunun bilgisine sunarız.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.