Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Hrant Dink'le ilgili verdiği tazminat kararı yeni bir tartışmayı gündeme getirdi.
Türk Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre devlet, cezayı tazminata sebep olan kamu görevlisine ödetebiliyor. Bu duruma dikkat çeken hukukçular "Devletin ödediği tazminat, Dink'e mahkumiyet veren Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi ve bu mahkumiyeti onaylayan Yargıtay Ceza Dairesi üyelerine rücu edilmeli." görüşünü savunuyor.
AİHM, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesi sürecinde yaşanan hukuk ihlallerine ilişkin Türkiye'yi 133 bin Euro tazminata mahkum etti. Dışişleri Bakanlığı, karara itiraz edilmeyeceğini ve gereğinin yapılacağını açıkladı. Ancak AİHM kararında tazminat cezası verilmesiyle ilgili bölümün yanında kamu görevlilerinin etkin soruşturulmadığı vurgusu da yapılıyor. Bu konuyu değerlendiren avukat ve köşe yazarı Orhan Kemal Cengiz, mahkumiyet sebeplerinden bir tanesinin jandarma ve polisin etkin bir şekilde soruşturulmaması olduğuna vurgu yapıyor. Soruşturma makamlarının bu soruşturmaları yeniden açması gerektiğini ve Dink ailesi ile avukatlarının bu sürece dahil edilmesi gerektiğini belirten Cengiz, aksi takdirde bu konularda da tekrar AİHM'e başvurma hakkı doğacağını söylüyor. Öte yandan devletin aileye ödeyeceği 133 bin EURO tazminat için Dink hakkında TCK'nın 301'inci maddesine göre 'Türklüğü aşağılamak' suçundan hapis cezası veren ve bunu onaylayan yargı mensuplarına rücu etmesi gerektiğini anlatıyor.
Bunun için CMK'nın 143/2'nci maddesinde 'Devlet, ödediği tazminattan dolayı, koruma tedbiriyle ilgili olarak görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan kamu görevlilerine rücu eder' şeklinde düzenleme olduğunu hatırlatan Cengiz, şu ifadeleri kullanıyor: "Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Dink'e hapis cezası vermiş, Yargıtay üyeleri de bunu onamıştır. Bu öyle bir kötü sonuca neden olmuştur ki, Dink, bu Yargıtay kararından sonra hedef haline getirildi. Kararlarıyla devletin tazminata mahkum edilmesine neden olan Yargıtay üyelerine rücu edilmeli. Aksi takdirde bu yargıçlar bundan sonra başka davalarda da keyfi karar vermeye devam edecektir."
Kemal Kerinçsiz, şikayetçi olmuştu
Hrant Dink, Ermenilerle ilgili bir yazısında "'Türk'ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni'nin Ermenistan'la kuracağı asil damarında mevcuttur." cümlesini kullanmıştı. Bu beyanı nedeniyle Ergenekon davası tutuklu sanığı avukat Kemal Kerinçsiz liderliğindeki Büyük Hukukçular Birliği'nin şikayeti üzerine Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanmış ve bilirkişinin bu sözlerin suç içermediğine ilişkin raporuna rağmen TCK'nın 301'inci maddesine göre hapis cezasına çarptırılmıştı. Daha sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yine yazıda suç olmadığı yönünde görüş bildirmesine karşın Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nce verilen hapis cezası onanmıştı. Şimdi devletin, bu kararı veren dönemin Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi ve mahkumiyeti onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi üyelerine başvurması gündeme gelebilir.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.