Kürt keman virtüözü Dilşad Saîd, 31 müzisyenin yer aldığı Sinfonetta Classica Linz ile birlikte 27 Mayıs-02 Haziran tarihleri arasında İstanbul, Amed (Diyarbakır), Mersin, İzmir ve Ankara’da gerçekleştirilecek konserler dizisi için Türkiye’de. Akademisyen, kompozitör ve müzisyen kimliğiyle Kürt müziğine önemli katkılarda bulunan Saîd, “Kürt müziği kendini dünyaya daha fazla göstermelidir. Müzik yoluyla ve kültürel ifadelerle birbirimizi daha fazla tanıyabilir ve tanıtabiliriz” diyor. Saîd, müzikle yapmak istediğinin klasik olanla folklorik olanı birleştirip kendi ülkesinin müziklerini diğer toplumlara paylaşmak olduğunu ifada etti. Türkiye ve Bölge’de gerçekleştireceği proje ile ilgili düşüncelerini gazetemize değerlendiren Said, Kürt müziğine ilişkin de önemli noktalara değindi.
Daha önce de festival ve konferanslar için Bölge’ye gelmiştiniz. Bu sefer de daha özgün bir projeyle sevenlerin karşısına çıkacaksınız. Bize projeden bahsedebilir miniz?
- Benim için özgün bir proje oldu. İlk defa Türkiyeli dinleyicilerim tarafından konser vermem için talep geldi. Özellikle İstanbul, İzmir, Mersin, Ankara gibi kentlerde bir turne biçiminde gerçekleşecek bir proje. Yine başlangıçta projede Amed konseri net değildi, daha sonra Amed’i de projeye dahil ettik. Projede benimle birlikte 30 müzisyen daha yer alıyor, oldukça geniş bir orkestra. Aslında bu proje beklemediğim bir öneriydi. Çünkü biliyorsunuz, ben Kürt müziği icra ediyorum ve bugüne kadar ağırlıklı olarak Kürtler beni farklı organizasyonlara davet etmişlerdi. Bu organizasyon ise yaptığım müziğin Türkiyeli dinleyicilere de ulaşmasını sağlayacak. Bu açıdan oldukça memnunum. Aslında çok yoğun çalışmalarım da vardı bu öneri geliştiğinde, fakat bu projeyle kültürel bir dille beraber yaşadığımız halklara da bir şeyler sunmak istedim. Yine barışçıl kültürün geliştirilmesi açısından da bu projeyi önemsedim. İlk günden beri düşündüğüm şu oldu, bizler müzik yoluyla, kültürel ifadelerle birbirimizi daha tanıyabiliriz.
Proje, Kürt müziğinin geldiği düzeyi de gösteriyor..
- Yani insanların bu müziği sevdiklerini, Kürt müziğinin ulaştığı bir düzey olduğunu düşünmeseydim bu çalışma olmazdı. Fakat bu gerçeği ben kendi müziğim için kendim ifade etmek istemiyorum. Yalnız toplumun bilmesi gerekir ki, Kürt müziği dünya müziğinden daha geri bir noktada değildir; eğer doğru ve iyi işlenirse. Kürt müziğinin özüne ağırlık verilirse ki biz kendi kültürümüze ve müziğimize ihtiyaç duymaktayız, çok güçlü yaratımlar gelişebilir. Yine bir yol yürüyoruz ve kültürel haklarımızı talep ediyoruz, bu haklar da kültürel ve dil çalışmalarıyla mümkün olacaktır. Kürt müziği artık yalnızca Türkiye’de değil, Avrupa ve dünya müziği içerisinde bir yer ediniyor. Ben kendim konserler veriyorum ve genellikle olumlu tepkiler alıyorum, yani Kürt müziği bu gücü taşıyor.
Kürt müziğinin güncel durumu ve dünya müziği ile ilişkisine dair neler söyleyebilirsiniz?
- Daha önce de farklı zamanlarda ifade etmiştim,ben Kürt müziğinin folklorik araştırmalarına başladığımda, o zamanlar sanırım 14-15 yaşlarındaydım, bu müziği tanıyıp bunu farklı yollarla ifade etmeyi düşünüyordum. Fakat, Kürt müziğini tanıdıkça, bildiğimizden daha derin ve uzak kaynaklarının olduğunu görüyoruz. Şöyle bir durum var, biz Kürtler kendi kendimize Kürt müziğine gerekli önemi vermiyoruz. Şimdi diyoruz ki Kürt müziğini dünya müziğine ulaştırmak gerekir, bunun için ne lazım, bizden başlaması gerekiyor. Eğitimin bizde başlaması gerekir, yeterli önemi bu kültüre ve müziğe vermemiz gerekir ki yavaş yavaş yeni yollar geliştirerek farklı toplumlara da ulaşabilelim. Benim gittiğim hiçbir konserde kimse senin müziğin veya Kürt müziği hoş değil demedi. Bu yüzden diyorum, bizim gerekli ağırlığı göstermemiz gerekiyor, tabi bunun bilimsel yol ve yöntemlerle olması lazım. Yani bu çalışmalar için de yeterli imkan ve koşulları sağlamak gerekir. Gerçekten oldukça zengin kaynaklarımız var, biz ne yapıyoruz, işin aslı biz kendi taklidimizin taklidini yapıyoruz.
Son yıllarda ulusal kültür-sanat politikalarını geliştirmeye dönük tartışmalar var, Amed’de Ulusal Kültür-Sanat Konferansı gerçekleşmişti. Bu tartışmalar neleri başardı?
- Yapılan tüm bu çalışmalar oldukça önemliydi, fakat yapılması gerekenler düşünüldüğünde oldukça zayıf aslında. Kürt müziğinin gelişimine büyük bir gözle bakarsak oldukça eksik. Yapılan etkinlikler kötüdür demiyorum ama eksikler, bugüne kadar yapılan işler de yapılması gerekenlerin yanında oldukça eksik. Bizim hepimizin, tüm alanlarda yapması gereken çok fazla iş var. Şunu belirteyim, Kürt kültürü ve müziğine ilişkin yapılan her toplantı, konferansın kendisi önemli bir adımdır. Bu organizasyonlara birçok Kürt sanatçı, aydın ve yazar katılıyor. Yani bu bir araya gelişler birer adımdır ve ben bunu kutluyorum. Yalnız temel eksikliği nedir, siz bu tür tartışmalar yürüttüğünüz de ve kararlar aldığınızda bunları gerçekleştirmelisiniz. Yani bu çalışmaların sonuçlarını devam ettirmek gerekiyor. Çünkü devamlılık olmazsa, tartışmalar başladıkları yere dönerler. Tabi bu konferansların yapılması oldukça önemli ve gerekli fakat devamlılık sağlamak gerekir. Örneğin Amed konferansında 2.Konferansın Hewlêr’de yapılması kararı vardı, umuyorum ki bu gerçekleşir. Yani Hewlêr olur, Mahabad olur, bu çalışmalar devam eder ve tartışılanlar gerçekleştirilirse sonuç alınır.
Avrupa klasik müziğinin önemli bir merkezinde çalışma yürütüyorsunuz, fakat üretimleriniz kaynağı folklorik, bunu nasıl yorumluyorsunuz?
- Bu önemli bir soru, ben 14-15 yaşlarımda müzik eğitimi alırken , aslında daha da geriye gitmek gerekir ki daha iyi anlaşılsın. Ben çocukken babam otantik Kürt müziğini çok yoğun dinlerdi, o dönemin etkileri bende fazlasıyla var, o dönem ve etkileri olmasaydı sanırım ben bugünkü Dilşad olamazdım. O zamandan beri görüyordum aslında,tabi okuyordum. Aslında bu tür çalışmalar yapan, kompozisyonlar geliştiren birçok isim var, yani ben bu işleri gerçekleştiren ilk kişi değilim, yani klasik formla folklorik olanı beraber işleyerek kendi ülkesinin müziklerini diğer toplumlara ulaştıran önemli kompozitörler olmuştur. Örneğin Bartok, Grieg, Ruslan, Smetana gibi kompozitörler bunlardan birkaçıdır. Bizim için de, Kürt duygusu olanların klasik ve folklorik olanı beraber işleyebilmesi gerekir. Tabi burda önemli bir şey var, bu şarkılar modernleştirilirken kendi öz duygusunu, Kürt ruhunu, cevherini kaybetmemeli.
Kürt müziğinde son dönemlerde arabesk ve pop müzikal eğilimlerin geliştiğine dönük tartışmalar var, bu konuda neler düşünüyorsunuz?
- Bu iyi bir soru ve bu konuda yanlış da anlaşılmak istemiyorum. Ben farklı renklere karşı değilim, yani pop, rock veya farklı müzikal formlara karşıtlığım yok. Fakat bizim bir amacımız var, yaptığımız tüm işlerde neyi hedefliyoruz, kültürel haklarımızın korunması ve geliştirilmesini. Biz böyle bir dönemdeyiz. Ağırlığın kesinlikle Kürt kültürü ve müziğinin esas kaynaklarına dönük olması gerekir. Taklit etmeden önce bunu gerçekleştirmek lazım. Yani taklit etmeyen kimse yoktur belki, ben de dahil, fakat bu etkilenmenin öyle olması gerekir ki senin kimliğini ortadan kaldırmasın, yok etmesin, seni kendine dahil etmesin. Yani ben kendi müziğimi yaptığımda herkesin şunu bilmesi, hissetmesi gerekir; bu müzik Kürtçe’dir ve Dilşad’ındır. Yani yaptığın müziğin Kürt ve sana ait olması gerekir. Bununla birlikte farklı müzikal deneyimler olur, etkilenmeler olur fakat ağırlığın Kürt kültür kaynakları olması gerekir. Açıkçası bunu kaybedersek yaptığımız tüm işlerin fazla bir anlamı kalmaz.
Gündeminizde olan akademik ve müzikal çalışmalarınız, planlamalarınız nelerdir?
- Klasik müzik için yürüttüğüm akademik çalışmalar, verdiğim dersler keman ile ilgilenmeme çok fırsat vermiyor. Yine konserler ve kompozisyon çalışmaları, yani tüm bu işler kemandan götürüyor. Tabi klasik müzik çalışmaları,kompozisyonlar kolay işler değil, oldukça zaman alıyor. Zamanımın büyük bir kısmını bunlara ayırıyorum ve yeterince keman çalışamıyorum. Önümüzdeki dönem için tek hayalim Kürdistan’da bir müzik akademisi açmaktır. Tabi bu büyük bir proje, burada önemli olan nokta bu çalışmanın gerçekten bilimsel eksenli ele alınmasıdır. Yani bu çalışmalarda da hem Kürt hem de Avrupalı eğitmenlerin yer alması gerekir. En büyük projem bu, bu konuda bazı adımlar atıldı fakat daha tam olgunlaşmış değil. Yakın dönem için de, tam kesin olmasa da, Danimarka Ana Orkestrasıyla, 3-4 Kürtçe müziği kompoze etmek istiyorum ve bu şarkıları bu orkestrayla beraber kaydetmek istiyorum.
Yeni bir albüm çalışmanız var mı?
- Akademik çalışmalara paralel aynı zamanda doktora yapıyorum ki bu da Kürt müziğine ilişkin bir araştırmadır. Bu çalışmaları Salzburg Üniversitesinde yürütüyorum. Bahsettiğim tüm bu çalışmalardan dolayı albüm çalışmam hep erteleniyor, albümün genel hazırlıkları tamam aslında, uygun bir zamanda kayda girmem gerekiyor. Umarım çok zaman almayacak. (Önder Elaldı - Özgür Gündem)
-------------
Ayrıca Keman Virtüozü Dilşad Said İMC televizyonuna da konuk oldu. İşte o video...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.