Dersimliler, Dersim katliamını, insanlığa karşı işlenmiş suçlarla soykırım suçlarına bakan Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) taşıyor. Avukat Eren Keskin, “Dersim’de yaşananların çok açık bir soykırım olduğunu ve devam ettiğini düşünüyoruz. Bununla ilgili olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvuracağız” dedi.
Konuyla ilgili çalışma yürüten avukatlardan Erdal Doğan ise başvurunun kültürel soykırım başlığı altında yapılacağını belirterek, UCM’nin 1982’den sonra yaşanmış olaylara baktığını, Dersimlilerin 1937 yıkımıyla başlayıp halen süren mağduriyetlerini şöyle sıraladı: “İnanç sistemine saygı yok; anadilde eğitim yok; 800’ün üzerinde köy boşaltılmış ve bu köylere geri dönüş yok; ormanlar güvenlik nedeniyle yakılıyor.”
Özür ve tazminat
Doğan ayrıca bölgede hidroelektrik santralı (HES) yapımının kültürel soykırımın önemli bir parçası olduğunu belirterek, “1870’lerde planlanan, cumhuriyetin kuruluşunda da hedeflenen baraj sistemi bugün HES’lerle uygulanmaya devam ediliyor. Doğa katliamı, köylerin boşaltılması, bölgenin insansızlaştırılması, insanların birbiriyle iletişimini kopartmak soykırımın araçları arasındaydı, bu ısrarla devam ettiriliyor. HES’lerin bir başka yönü de Dersimli Alevi inancına sahip halkın kutsal mekanlarının sular altında kalması... Tüm bunlar soykırım başlığı altında başvurumuza gerekçe oluşturuyor.”
Doğan talepleri arasında soykırımın kabul edilerek özür dilenip ve maddi ve manevi tazminat ödenmesinin yanı sıra, anadilde eğitim, zorunlu din dersinin kaldırılması, zorunlu göç ettirilen insanların köye dönüşlerinin sağlanması, HES’lerin yapımının durdurulması olduğunu söyledi. 1938’de yaşananlarla ilgili delil sorunu olmadığını, devlet kayıtlarının ortaya çıkmış olduğunu belirten Doğan bunlara Başbakan Recep Tayyip Erdoağan’ın “Dersim’de yaşananları “katliam” olarak nitelediği sözlerinin ve CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sabri Çağlayangil’le yaptığı, katliamın ayrıntılarının anlatıldığı röportajın da dosyaya konacağını söyledi. Doğan halen süren kültürel soykırıma dair bilgilerin altyapısını oluşturma çalışmalarının devam ettiğini bu amaçla Alevi Akademisi adında bir komisyon oluşturulduğunu söyledi.
Amerikalı soykırım uzmanı
Türkiye’nin UCM’yi tanımamasıyla ilgili olarak ise Doğan 2005’de Türk Ceza Kanunu’ndaki değişiklikler sırasında yapılan soykırım ve insanlığa karşı işlenmiş suçlarla ilgili düzenlemenin Roma statüsüne dayandırıldığına dikkat çekti. Doğan “UCM çok şekli bir yargı mahkemesi değil, durum ve olaylarla ilgili kendisinin önüne gelen vakaları değerlendiriyor” dedi.
Eren Keskin ise bu başvuruyla hem yaşanmış bir soykırımın hem de Türkiye’nin Uluslararası Ceza Mahkemesini tanıması meselesinin kamuoyunda tartışılır hale gelmesini hedeflediklerini söyledi. Soykırım davaları konusunda uzman avukat Amerikalı Barry Fisher’in üzerinde çalıştığı başvuru dosyası UCM’ye önümüzdeki aylarda sunulacak.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.