Sayın divan, saygıdeğer delegeler,
Halkların Demokratik Partisi’nin çok kıymetli üyeleri, yöneticileri, milletvekili ve belediye başkanı arkadaşlarım,
Değerli dostlar, yurt içinden ve yurt dışından kongremizi onurlandıran siz değerli konuklar,
Elçiliklerin saygın temsilcileri,
Siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin, sendika ve meslek odalarının saygıdeğer temsilcileri,
Değerli anneler, kadın arkadaşlarım, genç yoldaşlar,
Ve basının değerli emekçileri, temsilcileri,
Kongremize göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı her birinizi ayrı ayrı sevgiyle, saygıyla selamlıyor, hoş geldiniz, onur verdiniz diyorum.
Değerli kardeşlerim,
Uzun yıllardır neredeyse her toplantımızı tarihsel bir misyonla, tarihsel bir sorumlulukla gerçekleştirdik.
İşte bir kez daha, benzer bir tarihi süreç içerisinde yine aynı sorumluluk ve ciddiyet çerçevesinde bir kongre daha başarıyla pratikleşiyor.
Ülkemizin etrafının kan ve barut kokusu içerisinde inim inim inlediği bir dönemde, bütün Ortadoğu coğrafyasının alt üst oluşlarla çalkalandığı, içeride de otoriter karakteri ile vatandaşlarımıza korku salan bir hükümetin iş başında olduğu bir süreçte, sudan çıkmış balık misali çaresizce çırpınan bir muhalefetin hazin durumunun yarattığı umutsuzluk ortamında, gerçek umudun adresi olarak kongremizi gerçekleştiriyoruz.
Saygıdeğer dostlar, değerli konuklar,
Acılarla dolu bir geçmişe, kahramanlıklar ama aynı zamanda trajedilerle dolu bir tarihe sahip olan coğrafyamızda, kronikleşmiş ve çözüm bekleyen sorunlar yumağı içerisinde, Halkların Demokratik Partisi artık değişimin, özgür geleceğin, barışın, hakkın ve adaletin gerçek temsilini var edecek tek umut haline gelmiştir.
Öyle ki;
Pir Sultan’ın da Şeyh Bedreddin’in de yoldaşlarının gözü artık bizdedir.
Ahmedê Xanî’nin, Şems-i Tebrizi’nin arkadaşları bizimle yan yanalar.
Şêx Saîd’in, Seyit Rıza’nın torunları el ele tutuşup ön saflarda yerlerini aldılar.
Deniz’in, Mahir’in, Ulaş’ın, İbo’nun, Mazlum’un can yoldaşlarıyla birlikte yürüyoruz.
Nazım Hikmet’in, Hrant Dink’in, Orhan Doğan’ın kardeşleriyle can olduk candaş olduk.
Uğur’un, Ceylan’ın, Berkin’in ağabeyleriyle, ablalarıyla tek yüreğiz artık.
Ali İsmail’in de Medeni Yıldırım’ın da emanetleri bizdedir.
“Hak Muhammed Ali” diyenin de, “Dünyanın bütün emekçileri birleşin” diyenin de, “La ilahe illallah” deyip dualarını bizden esirgemeyenlerin de, “Êdî bese, ez ji li virim” diyenlerin de gönlü bizdedir.
Yanı başımızda mezheplerinden dolayı insanların birbirini kestiği, boğazladığı bir coğrafyada bütün farklılıklarımızla birlikte, bir arada durmak, gerçek kardeşliğin ve eşit yurttaşlığın sesi, soluğu olmak bizim için de çok kıymetlidir, çok anlamlıdır.
Ancak bu büyük onurun büyük sorumlulukları da vardır elbette.
Mademki fabrikada, madende terleyen işçinin sesi olacağız, madem ki tarlada kavrulan ırgatın nefesi olacağız o halde en az onlar kadar çok çalışacağız, onlar kadar çok yorulacağız.
Zihni örtülüyle değil ama başı örtülüyle el ele olacağız.
Gözü açıkla değil ama gönlü açıkla omuz omuza yürüyeceğiz.
Çalanla çırpanla değil, paraları sıfırlayanla değil, helal kazanıp helal yiyenle yoldaş olacağız.
Değerli arkadaşlarım,
Belki birçoğunuzun bildiği bir kıssayı hatırlatmak isterim.
Vakti zamanında yüklerin hamallar tarafından taşındığı dönemlerde, hamalın biri ağır yükün altında iki büklüm yolda giderken, süslü bir kadın hamalı durdurur ve “hamal hamal saat kaç” diye sorar. Hamal da güçlükle kadına bakar ve “saat 35” der. Kadın, “Hamal, hamal, hiç sat 35 olur mu?” der. Hamal da öfkeyle kadına bakar ve “Kadın kadın hiç hamalın saati olur mu?” der.
İşte biz halden hamaldan anlamayanlardan, 700 bin dolarlık saat takanlardan olmayacağız. Saati olmayan hamalın yükünü paylaşacağız.
Bugünkü genel kurulumuz bu güne kadar Türkiye’de yapılan bütün parti kongrelerinden farklı bir ruhla, böylesine farklı bir anlayışla gerçekleşiyor. HDP ve HDK çatısı altında bu güne kadar büyük emeklerle çaba sarf eden bütün arkadaşlarıma, bu görkemli projeyi bu aşamaya getirdikleri için sonsuz teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Gerçek birlik ve özgür gelecek projesi olan HDP çalışmalarına daha ilk aşamadan bu yana destek olan Sayın Öcalan’a teşekkür etmek istiyorum.
Irkçılığın ve faşizmin tuzaklarına düşmeden, mezhepçiliğin ve dinciliğin dayattığı hatalara pirim vermeden ortak vatanı özgürlükler cenneti yapmak için daha fazla dayanışma ve bir birimize sahip çıkma zamanıdır.
100 yıl önce bölgemizde sınırları yeniden çizen egemenlerin şimdi bir kez daha kaderimize el atmalarını engellemek istiyorsak birlik olmak dışında çıkış yoktur, kurtuluş yoktur.
Tekçi kimlikler üzerine inşa edilmiş ulus devletlerden bize hayır yoktur, ezilene fayda yoktur. Bunun en yakın ve en sıcak örneği Rojava başarısıdır. Bütün kimliklerin ve inançların, bütün mezheplerin eşit olduğu, eşit muamele gördüğü ve eşitçe yönetime katılarak egemenliği paylaştığı modeller Ortadoğu ve Türkiye için en gerçekçi modellerdir. Bizler bu anlayışla komşu halk ve devletlerle ilişki geliştirirken her halkın ve kültürün yaşam hakkını savunacağız, dostluk ve eşitlik temelinde kardeşlik ilişkisi geliştireceğiz. Rojava ve Kürdistan Federe Bölgesi başta olmak üzere Türkiye-Kürdistan ilişkilerinin güçlenerek gelişmesini ve bu ilişkinin bölge barışına katkı sunmasını destekleyeceğiz.
İşçinin emeğinin acımasızca sömürülmediği, köylünün üretimden kopmadan insan gibi yaşadığı, Müslüman’ın Müslüman gibi, Yahudi’nin Yahudi gibi özgürce nefes aldığı, kadınların, gençlerin kendi kimlikleriyle yaşamın her alanında var olduğu, çevrenin-doğanın korunduğu bir gelecek istiyorsak işte bunun yolu da birlikte yaşam-birlikte yönetim modellerinin inşasından geçer.
Çok dilli, çok inançlı bir ülkede tek dil-tek millet dayatması ile faşizmi demokrasi adı altında yutturmaya çalışanlar yolun sonuna geldiğini bilmeliler.
Tek tek diyerek tekleyen zihniyete karşı demokratik birliği savunacak, ortak vatanda demokratik ulusu inşa edeceğiz.
Türkiye Cumhuriyetinin her yurttaşı, her Türk, her Kürt, her Ermeni, her Arap, her Çerkes, her Süryani, her Hrıstiyan, her Alevi bu devletin gerçek sahibi oluncaya kadar, bu toplumun onurlu bir ferdi olarak özgür oluncaya dek ilkelerimizden taviz vermeden mücadele etmeye devam edeceğiz.
Yer altı ve yer üstü zenginlikleriyle bir hazinenin üstünde yaşadıkları halde Yoksulluğu, açlığı kader gibi nesilden nesle yaşayanların kaderini hep birlikte değiştireceğiz. Bütün bunları yapacak güç bizzat kendi ellerimizdedir.
Sırtımızı batının pozitif değerlerine çevirmeden kendi öz değerlerimizle bütün Ortadoğu’ya kalıcı barışı getirecek örnek bir model olarak Halkların Demokratik Partisi’nin iktidarını gerçekleştireceğiz.
İşte bu anlayış çerçevesinde bizler de Halkların Demokratik Partisi olarak hakiki bir cumhurbaşkanı adayı ile ortaya çıkacağız. Devletin iki adayına karşı halkın tek adayıyla cumhuriyet tarihinde ilk defa Çankaya’ya halk çıkacak inşallah.
Değerli arkadaşlar, değerli delegeler
Önümüzde bizleri bekleyen zorlu dönemler olacak, her şeyden önce Halkların Demokratik Partisi’ni Türkiye’nin 81 ilinde yeniden örgütleyerek tabana yayılmış en geniş kitle partisini ilk genel seçimlere hazır hale getirmek zorundayız.
Artık AKP iktidarına karşı gerçek bir alternatifi halklarımızın hizmetine sunma zamanı gelmiştir. Halkımızın çaresizlikten ve sonradan bin pişman olarak AKP ve CHP’ye vermek zorunda kaldığı desteği gerçek adresinde, yani HDP’de birleştirmek için önümüzde hiçbir engel yoktur.
Bu dönemde yönetim kademelerinde görev alacak her arkadaşımızın işte bu tarihi misyona denk bir ciddiyetle çalışmalara katılacağına yürekten inanıyorum. Göreve gelecek arkadaşlarımıza şimdiden başarılar diliyorum.
Görev talep edip de yönetim kademelerinde yer bulamayan arkadaşlarımıza da ilgilerinden ve duyarlılıklarından dolayı çok teşekkür ediyor, HDP’nin herhangi bir kademesinde bu tarihi yürüyüşe dahil olmak için göreve davet ediyorum.
Bir kez daha katkı ve katılımınızdan dolayı bütün arkadaşlarımıza, siz değerli halkımıza minnet ve şükranlarımızı sunuyorum.
Yurt dışından ve Kürdistan’ın diğer parçalarından gelerek bizleri onurlandıran değerli misafirlerimize özellikle teşekkür etmek istiyorum.
Partimizin kurucu başkanlığını yapan Eş Genel Başkanlarımız Sayın Fatma Gök ve Sayın Yavuz Önen ile, hali hazırda Eş Başkanlığımızı yürüten Sayın Sebahat Tuncel ve Sayın Ertuğrul Kürkçü’ye, bütün yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere sonsuz teşekkürlerimizi sunuyorum.
Bu kongrenin hazırlığı boyunca emeğini katık yapan bütün komisyon çalışanlarımıza teşekkür ediyorum.
Ve son olarak dün itibarıyla Eş Genel Başkanlığından ayrıldığım beni ben yapan, bizi biz yapan Barış ve Demokrasi Partisi’nin şehitleri başta olmak üzere bütün üyelerine, çalışanlarına binlerce kez vefa duygularımı ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Kongremizin bütün halklarımız adına hayırlı olmasını yürekten diliyor, her birinizi bir kez daha selamlıyor, iradeniz önünde saygıyla eğiliyorum.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.