Anayasa değişikliği paketine ilişkin BDP'nin tavrı netleşmedi. Kesin olan bir şey var ki CHP-MHP çizgisinde olmadıkları..
Ak Parti-BDP 'Pazarlığı' sessiz ve derinden ilerliyor.. Radikal yazarı Cengiz Çandar BDP'nin tepesindeki isimlerle konuştu ve izlenimlerini köşesinde yazdı.. BDP lideri Selahattin Demirtaş'ın kendisine söylediği ‘5 ilde birinci gelen parti barajı aşmış sayılır’ formülünü gündeme getirdi.
NE EVET NE HAYIR
(...)Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş ve partinin hukukçu genel başkan yardımcılarından biriyle uzun uzun konuştuktan sonra, BDP’nin ‘ne hayır’ ve ‘ne de evet cephesinde’ durmadığını, kendi durduğu, durması gereken yerde durduğu kanaatini edindim.
Peki BDP ne istiyor? AK Parti bu isteklere karşı nasıl bir tavır alıyor? İki parti arasındaki ince siyasete ilişkin pazarlıkların ayrıntılarını Cengiz Çandar böyle dile getiriyor:
DEMİRTAŞ'IN ARA FORMÜLÜ
(...)BDP yetkilileri, ‘seçim barajının düşürülmesi, Hazine yardımlarının eşit dağıtılması ve Türk Ceza Kanunu ile Terörle Mücadele Kanunu’nun bazı maddelerinin değiştirileceğine’ ilişkin taleplerinin ‘yerine getirileceğine’ dair Ak Parti’nin kamuoyuna açıklaması yapmasını ‘değişiklik taslağı’na BDP’nin ‘desteği’ için ‘yeterli’ olacağını açıkladılar.
Bunun için bir süre de biçtiler; ‘referandum tarihine kadar’.
Bu gayet esnek ve sorumlu bir siyasi pozisyon sayılmalıdır. BDP böyle devam ederse, ‘siyasi rüştü’nü ispat etmeye başlamış demektir.
Öyle ki, seçim barajının yüzde 3’e düşürülmesini savunuyor olmalarına rağmen, Tayyip Erdoğan’ın ‘düşürülmeyeceği’ açıklamasını da göz önüne alarak bir ‘ara formül’ geliştirdiler. Selahattin Demirtaş’ın daha önce bana aktardığı bir formül ‘5 ilde birinci gelen parti barajı aşmış sayılır’ ibaresinin Seçim Yasası’na eklenmesini yeterli sayıyor.
Yüzde 10, hiçbir demokratik ülkede görülmemiş yükseklikte bir baraj. ‘Yönetimde istikrar’ uğruna ‘temsilde adalet’i sakatlıyor. Dengeyi bulmak çok kolay değil. Böyle bir ‘ara formül’ olabilir.
Bu ‘ara formül’, BDP’nin kendi hesabına, TBMM’ye daha kalabalık girme amacına uymuyor mu?
Ta kendisi. Ama siz ‘Kürt siyaseti’nin dağlarda silahla siyaset yapması yerine, TBMM’de Türkiye’nin tüm gündem maddeleriyle ilgilenerek, ‘Türkiye’ye entegre olarak’ varolmasını istiyorsanız, bunu BDP’nin zorlamasına gerek bırakmadan, yolları kapıları açmalısınız.
Hazine yardımından yararlanmak da, o demek. TBMM endeksli bir Kürt siyaseti ve Kürt temsilini ‘ülkenin bütünlüğü’ için elzem görmek ve buna ‘fon ayırmak’ demek. Aksi halde, Kürtleri ‘dışlayıcı’ biçimde yaklaşıyor, Kürtler’e ‘ayrımcılık’ yapıyor olursunuz, buna karşı
koyuş da, ona göre olur.
Ak Parti’nin BDP ile ‘düzenli, sürekli ve verimli’ bir diyaloga oturmasının zamanı gelmiştir, geçiyor. AK Parti böyle yaparsa, MHP’ye seçmen kaybetmez mi? Onu kaybetmeyeyim derken, ‘referandum’u ve giderek ‘iktidarı’nı tümden kaybedebilir.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.