Partisinin grup toplantısında konuşan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Roboski katliamı ile ilgili görevsizlik kararına "Roboski bizim namus meselemizdir" diyerek tepki gösterdi. "KCK" ana davasında uygulanan kanunsuzluğa, ESP ve SDP'ye yapılan operasyonlara sert tepki gösteren Demirtaş, Başbakan'ın "polisi güçlendireceğiz" şeklindeki söylemleri başta olmak üzere son dönemde yaptığı tüm konuşmaların yalandan ibaret olduğunu kaydetti. Demirtaş tüm barışseverlere seslenerek, "Hükümet süreci tıkama ile karşı karşıyadır" diyerek herkesi hakikatle yüzleşmeye çağırdı. Demirtaş, Erdoğan'ın Gezi Parkı eylemlerindeki tavrını da eleştirerek "20 gündür konuşuyorsun söylediklerinin yarısı yalan" dedi.
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında konuştu. Roboski katliamı ile ilgili verilen görevsizlik kararına sert tepki gösteren Demirtaş, "18 aydır biz görevsiziz diyorlar. 18 aydır Roboski halkıyla alay ediyorlar. Velev ki görevsizsiniz. Bunun anlamanız için 18 ay beklemeniz mi gerekiyor? 18 aydır devletin savcıları vara vara bu sonucu vardılar. Yasa değişikliğine rağmen kendilerini görevsiz kıldılar ve dosyası askeri savcıya gönderdiler. Bu işi yürüten savcılar, soruşturmayı yürüten kolluk birlikleri, kara kuvvetleri, Başbakan sizin bu katliamdan sorumlu olduğunuzu biliyoruz. Bu halkın vicdanında kesinleşmiş zaten. Roboski'den siz sorumlusuzunz. Başbakan'dan Uludere Komutanı'na kadar. Roboski katliamının üzerine örteceğini zannediyor. Bu nasıl bir aymazlık. Katliam üzerine katliam" dedi.
'18 AYDIR CEZALANDIRILAN SADECE ROBOSKİLİ AİLELERDİR'
Binlerce çocuk ve siyasetçinin tek bir delil olmadan yıllardır tutuklu olduğunu hatırlatan Demirtaş, "34 kişiyi savaş uçaklarıyla katlediyorlar ama görevsizlik veriyorlar. Sizin adaletiniz, hukukunuz ve vicdanınız batsın. 18 aydır sadece cezalandırılan Roboskili ailelerdir. Devletin çocukları parçaladığı yere gidip izinsiz sınır ihlali yapmışlar. Sınır filan yok ki, o taraf Kürdistan bu taraf Kürdistan. Çöz bakalım. Bu halk size bir gün öyle bir ceza kesecek ki feleğiniz şaşacak. Yürütün bakalım bu siyaseti. Bugüne kadar bu halkın bebeğini bile teslim alamadınız. Karşınızda direnen bir halk olacak. Başka da bir şey olmayacak. Hükümetin gündeminde yok bunlar. Soruşturma daha mahkemeye gitmemiş, daha idarenin elinde. Ama hükümetin umurunda değil. Roboski bizim namus meselemizdir. Roboski'nin hesabını sormadan süreç ilerlemez, çözülmez" dedi.
Bu anlayışın sadece Kürtlere karşı olmadığını Gezi Parkı'ndan, Taksim'den, Kızılay'dan, Dikmen'den bakınca Roboski'nin daha iyi anlaşıldığını ifade eden Demirtaş, "Gezi Parkı ile ilgili ortaya çıkan ruhu anlamak yerine halen mikrofonda yalanlar söylenebiliyor. Halen sabahın köründe ESP'ye olduğu gibi siyasi soykırım operasyonları yapabiliyorlar. Gözaltına aldıklarınızın altında faiz lobisi var mı? Faturayı yine devrimcilere çıkarıyorlar. BDP ESP'nin SDP'nin yanındadır. BDP ESP'dir, SDP'dir. Onları sahipsiz sanmayın. Onları tek başına sanmayın. Bütün gücümüzle onların yanında olacağız. Başbakan hala halktaki isyan duygusunun farkında değil" diye konuştu.
Dün "KCK Ana Davası"nın olduğunu hatırlatan Demirtaş, 14 Nisan 2009 yılından bu yana arkadaşlarının kanunsuz bir şekilde tutuklu olduğunu hatırlattı. Demirtaş, "Ceza verseler devlet borçlu çıkacak. Tahliye yok ama. Şimdi Hatip Dicle, Kemal Aktaş, İbrahim Ayhan ve ismini sayamayacağım yüzlerce arkadaşımızın bu rehine politikasına ne zaman son vereceksiniz? Bu insanlar infazını bitirmiş. Hala tahliye edilmiyor. Kanun diyorsunuz. Kanunu uygulayın. Bu da bizim kırmızı çizgimizdir. Bu da bizim açımızdan net bir tutumdur. 'Silahlar sussun siyaset konuşsun' dedin Başbakan. Demokratik siyaset mi istiyorsunuz? Gelecek ay yıl değil. Biz bu hafta tavrınız nedir görmek istiyoruz. Bu nasıl bir anlayıştır ki karşısındakini bu kadar hafife alan, ciddiyetsiz bir anlayış olabilir mi? Yüz elli yıllık bir sorunu çözmekten söz ediyoruz. Demokratik siyaset konuşsun diyoruz tavra bakar mısınız? Cezası bitmiş insanlara karşı böyle bir tavır sergileniyor" dedi.
İKİNCİ AŞAMA HÜKÜMETİN GÖREVİDİR
Buradan bütün barışseverlere seslendiklerini ve çağrı yaptıklarını ifade eden Demirtaş, "Hükümet süreci tıkama ile karşı karşıyadır. Haftalardır bu uyarıyı yapıyoruz. Şimdi ikinci aşama hükümetin görevidir. Demokratik siyasete nefes aldırmayan bir anlayışla yol alamayız. Binlerce arkadaşımız tutukluyken biz yol alamayız. Dün geceye kadar sabırsızlıkla bekledik. 98 kişiden 2 kişiyi lütfedip tahliye ettiler. Bu böyle olmaz. Demokratik siyaset kanalları açılmadan arkadaşlarımız bırakılmadan çözüm var demiyoruz. Türkiye'nin her yerinden özel uçaklarla insanları alanlara taşıyacaksın, senin bu hakkın olacak. Öte yandan Gezi Parkı'nda bir çadır açanlara tank ile tüfek ile saldıracaksın. Senin miting alanlarına doldurduğun insan kadar insanlar cezaevinden geçti. Sandıkta görüşelim. Görüşelim kaldır barajı görüşelim. Partimiz üzerinde terör yaratıyorsun. İfade özgürlüğü olmadan, seçim barajı düşmeden, demokratik siyaset yalandır düzmecedir. Bunların hepsini yapacaksın. Sonra konuşacaksın" ifadesini kullandı.
Siyasetin konuşmadığını ve bunun nedenlerinin sorgulanması gerektiğini söyleyen Demirtaş, "Niye siyaset konuşmuyor? Önce bunun yolunu açacaksın. Gece gündüz gençlere işkence yaparken hangi demokratik haktan bahsediyorsun. Bir tarafta Sayın Öcalan ile müzakere yapacaksın sonra terörist başı diyeceksin. Sormazlar mı sana sen neyin başısın? Bu dil ile süreç ilerler mi? Biz sizin armağanlarınızla bu noktalara gelmedik. Halkın bedelleri ile geldik. Atanmış memur değiliz. Direne direne bu noktalara geldik. İrademizi ciddiye alacaksınız. Asrın Hukuk avukatları, ÇHD avukatları, tutuklu gazeteciler bizim kırmızı çizgimizdir. İçerdeki tüm siyasetçiler, sadece BDP'lilerden bahsetmiyorum, bütün siyasetçiler serbest bırakılmadan siyaset olmaz" ifadesini kullandı.
'FAŞİZAN BİR SİSTEMİ TEMSİL EDİYORSUN'
Demirtaş, halen yaptıkları konuşmalara fezleke geldiğini, davalar açıldığını belirterek, "Peki değişmeyecek mi? Demokratik siyaset hakkı bir tek sana mı olacak? Yıllardır statüko ne ise on yıldır AKP odur. CHP'nin zorla başı kapatılmış halidir. Şimdi bunu halka mal edelim diye bir süreç başlatıyoruz. Girdiği hal ve tavır ise sanki her şey olmuş bitmiş gibi bir tavır takınıyor. Kendisi demokrasinin savunucusu, sokaktaki herkes onun düşmanı! Daha demokrasi oluşmadı ki sen onun temsilcisi olasın. Şu an temsil ettiğin sistem faşizan bir sistemdir. Ya elini taşın altına koyarsın ya da bugüne kadar gelip gidenler gibi sen de gidersin. Demokrasi ruhunun işlemediği bütün liderler bunu anlamak zorundadır. AKP bunu anlamaktan uzak gemisini kurtarmaya çalışan küçük hesapların içinde olan bir konumda" dedi.
KONUŞTUĞUNUN YARISI YALAN
Başbakan'ın son haftalarda Türkiye'de olan olayların arkasında sürekli dış güçlerin olduğunu savunduğunu vurgulayan Demirtaş, "Madem dış güçler var bunların arkasında; mitingini git Newyork'ta Washington'da yap! Sen de çok iyi biliyorsun ki bu bir halk hareketidir. Bakın Türkiye'de bankacılığın, borsanın yüzde 50'si yabancı sermayenin elinde. Faiz sistemini yaratan sensin. Sen de çok iyi biliyorsun ki ortada faiz lobisi yok, halkın isyanıdır. 'Sizin yaşam tarzınız bizim için değerlidir de. Bir yanlış yaptık, bundan sonra yapmayacağız' de. 20 gündür konuşuyor yarısı yalan. Yalanlar üzerinden halk itibarını ortadan kaldırmaya çalışıyor. Pekiyi bu kadar güçlü faiz lobisi var madem, biz seninle Kürt sorununu nasıl çözeceğiz? Demek ki faiz lobisi iradeyi teslim almış. İstedikleri zaman Türkiye'yi karıştırabiliyorlar. Hani güçlü başbakandın! Şimdi kendi kendisiyle çelişkiye düşen bir insana ne denilebilir? Bütün sorunları yalanlarla örtmeye çalışıyor" dedi.
Demirtaş, "Geçmiş iktidarlarda olduğu gibi bu iktidarda yalancılık yapanların bir karşılığı var. Biz yalanın işe yaramadığını biliyoruz. AKP kitlesine seslenen Erdoğan, 'açlık grevindekiler yiyor, Uğur Kaymaz'ı, Ceylan Önkol'u öldürdüler' dedi, inandınız! 'Roboski'yi onlar vurdu' dedi, inandınız! Yalanı besleyenler Başbakan'ın etrafındakiler. Kusura bakmayın, ama Başbakan'ı yalana alıştırdınız. Madem geçmişle yüzleşeceğiz; o zaman bu yalanlarla yüzleşeceğiz. Bugüne kadar Kürtlere, Alevilere, bütün halklara yapılan her şey ile yüzleşeceksiniz. Aleviler Çorum'da katledildi. Sivas'ta yakıldı. Maraş'ta vuruldu. Kürtler yüz yıldır katliam üstüne katliam yaşadı. Bunların hepsi resmi politika ile katledildiler. Bu gerçeklere inanacak mısınız? Bütün bu gerçeklerle yüzleşmek için fırsat. Birbirimiz daha iyi anlamak için fırsat. Kızılay'dan, Taksim'den, Kordon'dan bakmayı bilirsek o zaman Roboski Şırnak daha iyi anlaşılır. Hakikat üzerine bir geleceği birlikte yapacağız" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin artık eski Türkiye olamayacağının altını çizen Demirtaş, "Hakikat neyse onu araştırsın. Onun üzerinde inşa edeceğiz. Biz yıllarca barış için uğraştık. Bugün bu noktaya getirdik. Bütün bu yalanları Türkiye'nin görmesi lazım. Bütün bu suçlara ortak olduklarını görsünler. Oy verdikleri partilerden hesap sorsunlar. Sokaktaki işkencenin hesabını sorsunlar. Halen polisi güçlendireceğiz diyorlar. İki cümle ile bütün bunları bitirmek mümkün. Söylemez, çünkü karizması sarsılacak. Geçen hafta da söyledik; bu kadar kasıntı yapma. Bu dünya Sultan Süleyman'a kalmaz. Sana anlattıkları kadar büyük de değilsin. Nimet değilsin. Kendini fasulyeden sayma. Sen sadece bir Başbakan'sın. Halkı dinle o zaman büyük bir lider olursun. Ama şimdi zorla, copla, panzerle ayakta kalmaya çalışan bir lider görüntüsü içindesin. Sen hoşlanabilirsin, ama Türkiye'nin geleceği için bu iyi değil" diye konuştu. Demokratik muhalefet olduklarının altını çizen Demirtaş, "Bütün bunlar düzelene kadar, haklarımız anayasal güvenceye kavuşturuluncaya kadar, bütün halkların yaşam tarzı üzerindeki baskılar kalkıncaya ve anayasal güvenceye kavuşuncaya kadar bu mücadele sürer. Gördüğünüz gibi halk buna tepkisini koyar" dedi.
Geçen hafta sonu yapılan "Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı"nın tam da bunu anlattığını belirten Demirtaş, "Bunu okuyun, hükümet olarak çözüm sürecinin nereye evrilmesi gerektiğini daha iyi anlarsınız. Çünkü Kürtler temel haklarından asla vazgeçmez. BDP olarak bu kararların takipçisi olmak bizim görevimizdir. Bundan sonra devamının gelmesi ve Ankara'da yapılan Demokrasi ve Barış Konferansı ile buluşması önemlidir" ifadesini kullandı.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.