Selahattin Demirtaş, çözüm sürecini destekleyen mesajlar verdi, halen kaldırılmayan engelleri anlattı. Demirtaş gelinen noktayı Öcalan'ın da kazanım olarak gördüğünü hatırlattı.
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Başbakan Tayyip Erdoğan ’ın süreci yeniden ayağa kaldırma çabalarını olumlu karşıladıklarını, ancak hükümetin BDP’nin siyaset alanını daraltan adımlar atmayı sürdürdüğünü söyledi. Mevcut çatışmasızlığın hiçbir şekilde bozulmaması gerektiğini vurgulayan Demirtaş, Öcalan’ın da son görüşmede sürecin geldiği noktayı ‘kazanım’ olarak tanımladığını anımsattı.
Diyarbakır buluşması
Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin koordinasyonundaki toplantı vesilesiyle 1 Aralık Pazar günü Diyarbakır’da Demirtaş’ın yanı sıra Diyarbakır’daki sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle bir araya geldik. Demirtaş, katılımcılarla interaktif bir şekilde yapılan toplantıda AK Parti hükümetinin demokratik çözüm anlayışına uygun davranmadığını, ancak taban tabana da zıt olmadığını vurguladı. Demirtaş, AK Parti için “En azından Kemalist bir yaklaşımla olayı ele almıyor” yorumunu yaptı.
Abdullah Öcalan’ın 21 Mart 2013 günü Diyarbakır’da okunan bildirisiyle ilgili yapılan “Sanki Başbakan Tayyip Erdoğan yazmış” eleştirilerine yanıt veren Demirtaş, “O mektup, bir mutabakat neticesinde ortak bir aklı yansıtabilmenin maksimum mutabakatı olarak Newroz bildirisi ilan edilmiştir. Açık söylenmese de oradaki her cümlenin ve her sözcüğün mümkün olduğunca ortak mutabakatı yakalama adına kaleme alındığını herkesin bilmesi lazım” dedi. Demirtaş, İmralı’da katıldığı en son toplantıda, Öcalan’ın gelinen noktayı nasıl gördüğünü yine Öcalan’ın cümleleriyle anlattı: “Her şeyden önce ölümleri durdurduk, gençlerin kanı akmıyor. Bu çok önemli bir kazanımdır. Bir yıl içerisinde birbirimizi tanımaya çalıştık, güven oluşturmaya, birbirimizi anlamaya çalıştık ve birbirimizi tanıdık. Meseleyi müzakere edecek aşamaya geldik. Elbetteki daha kazanımlı bir yıl daha olabilirdi.”
‘Öcalan’ın boş havuzda yüzmesini beklemeyin’
Diyaloğun kopmaması için ellerinden geleni yaptıklarını anlatan Demirtaş, “Biz asla silahlara dönülmesin diyoruz. Bütün sıkıntılara rağmen barış yolunu kaybetmemek için çalışıyoruz. Konuşulup mesafe kat edildikçe çözüm konusunda yol açık olur” dedi. Bir adada ve görüşebildiği kişi sayısı sınırlı bir muhatap olan Öcalan’la tek başına müzakere yürütülmesinin zor olduğunu savunan Demirtaş, Öcalan’ın gazeteci, siyasetçi, yazar, akil insanlar ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileriyle görüşmesi gereğine işaret etti ve “Boş bir havuzda, Öcalan’dan kimsenin yüzme beklememesi gerekir” ifadesini kullandı.
Ayrılma, fedarasyon, özerklik gibi seçeneklerin de olduğunu belirten Demirtaş, Öcalan’ın bildirisinde “Birlikte yaşayacağız” mesajı verildiğini, HDP’nin birlikte yaşamanın formülü olduğunu savundu.
‘Çözümümüz birlikte yaşamaktır’
Demirtaş, “O halde birlikte yaşamanın hukukunu oluşturmalıyız. Birlikte yaşayabileceğimiz, birbirimize düşman olmadan, kan dökmeden, eşitliği, özgürlüğü sağlayabileceğimiz modeldir. Özerkliği bu nedenle öneriyoruz” dedi. Devletin geri çekilme ile ilgili kendilerine ve Öcalan’a ‘yasa çıkarma’ sözü verdiğini anlatan Demirtaş, buna rağmen çekilmenin başlaması ile birlikte bu sözün yerine getirilmediğini iddia ederek şöyle konuştu:
“Sayın Öcalan çok hızlı bir çekilme ve hemen müzakerelere başlamak istiyordu. Hükümet çalışma yaptı ama takvim başlayınca ‘Yasa olmaz’ dedi. Bu da yetmiyormuş gibi bu çekilmeler yaşanırken, devlet ayrıca dağlara hızlı bir şekilde askeri amaçlı barajlar, yollar ve kalekollar yapıyor. Gerilla inerken neden bu dağlara karakol yapılıyor?”
‘PKK Türkiye sınırlarında toplanabilirdi’
Demirtaş bir de ilginç bilgi verdi. Buna göre, görüşmelerin başında PKK’lıların çekileceği yerler belirlenirken Türkiye sınırları da dikkate alındı. Çekilecek PKK’lıların Cilo, Cudi dağlarına ya da İran-Irak Türkiye üçgenindeki dağlık bölgeye çekilebileceği de konuşuldu. Demirtaş, bunun gerekçesini de “Yakında toplanacaklar ki dağdan iniş hızlı bir şekilde olsun. Hükümet daha cesur ve kararlı olsa üçüncü aşamada olacaktık. Ama ikinci aşamaya başlayamadık. Bunu yapamadık. Bunda PKK’nın ve Öcalan’ın ne günahı var?” sözleriyle anlattı.
Çözüm sürecinde yaşanan sorunlar
Demirtaş, süreçle ilgili gördüğü olumsuzluklara şu örnekleri verdi:
Avukat görüşmelerinde tutulan ve sadece üç dört kişinin görebildiği gizli kayıtlarda bile halen Öcalan için “teröristbaşı” yazıyorlar.
Devlet Kürtlerde acıyla, travmayla bir öfke yaratmış. Hükümet müzakere sürecinde Kürtlerde öfke yaratan bam teline çok dokundu. Kürt’ün acısıyla oynamayın.
İçerde ölmekte olan tutuklular var. Bu meselelerde ilerleme sağlarsanız bizler de daha güçlü oluruz.
Şu anda bile devletin yargı, bürokrasi, mahalle ve siyasi baskısı vardır. TRT AK Parti’ye yüzde 85, BDP’ye yüzde 1 zaman ayırıyor. Orada bile iktidar 85 katımız.
Toplantılarımız devlet tarafından yasadışı şekilde dinleniyor. Böceklerle, bina dışındaki teknik araçlarla... Gittiğimiz her yerde beş ayrı kamerayla insanları kaydediyorlar. Bizimle çay içen tedirgin olsun diye...
Öcalan’la görüşmeye kim gidecek, kim kalacak? Hâlâ devletin iki dudağı arasında.
Geçmişteki hakikatlerle yüzleşilmeli, anayasal, yasal ve idari değişiklikler yapılmalı, silahsızlanma komisyonu kurulmalı.
Hükümetin önünde, sunduğumuz bir yol haritası var. Öcalan da kendini ilgilendiren bölümlere ilişkin 8 maddelik bir yol haritası sundu. Ancak hükümetle aramızda takvim uyuşmazlığımız var. Hükümet yavaş gitmek istiyor. (Deniz Zeyrek-Radikal)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.