Demirtaş, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, açlık grevlerinin ölüm olmadan sonuçlanmasının sevindirici olduğunu ifade ederek, eylemcilerin taleplerini savunan kesimlere, eyleme destek veren milletvekillerine ve sorunun çözümüne katkı verdiği için Abdullah Öcalan'a teşekkür etti.
Açlık grevinin, Kürt meselesinin çözümü için fırsat yarattığını ve bu konuda herkese görev düştüğünü dile getiren Demirtaş, eylemin, taleplerin takipçisi olmak şartıyla bitirildiğini söyledi. Demirtaş, ''İmralı'da tecrit sürüyor. Umarım önümüzdeki günlerde bu tecrit son bulacak'' dedi.
Açlık grevlerinin sonlandırılmasına kazanan-kaybeden, taviz veren-alan açısından bakılmaması gerektiğini ifade eden Demirtaş, ''Hak ve özgürlüklere yaklaşım bu şekilde olamaz. Türkiye'de demokrasinin gelişmesi kimseye kaybettirmez. Hükümetin bu konularda yapacağı pozitif düzenlemeler ileri adım olarak algılanır'' dedi.
''Demokratik ülkelerde açlık grevi olmaz'' diye eylemin eleştirildiğini anlatan Demirtaş, Türkiye'de demokratik kanalların açık olmadığını savundu. Türkiye'de demokratik parlamenter sistemin işlemediğini öne süren Demirtaş, şöyle konuştu: ''Türkiye'de tek partili sistem var hala. Geri kalan partiler, sahnenin dekorudur, 'demokrasicilik' oyununun figüranlarıdır. İktidar gerçek bir demokrasi istiyorsa bütün tıkalı kanalları açmak durumundadır. Bu kanallar açılırsa silahları susturmak kolay olur. AK Parti'nin tek parti hegemonyasına karşı, parlamentoda parmak kaldır, indir seremonisini kim aşabilir? Ancak kamuoyu oluşursa, özgür basın olursa bu sorunlar çözülebilir. Kurumsallaşmış demokrasiye doğru gidişin gerçekleşmesi lazım. Bunlar gerçekleşirse bütün Türkiye'nin yararına olur, hepimiz kazanırız. Bütün sorunlarımızı çözmek daha kolay olur, parlamento çözümün merkezi haline gelir. Çözümü başka yerde arayanlara da hep birlikte çok daha rahat çağrılar yapabiliriz.''
Demirtaş, ülkenin sorunlarının devam ettiğini belirterek, 12 Eylül Anayasası'nın kurum ve kuruluşlarıyla değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun çalışmalarını devam ettirdiğini anlatan Demirtaş, açlık grevi nedeniyle askıya aldıkları Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na katılımı dünden itibaren tekrar başlattıklarını kaydetti. Demirtaş, yeni bir anayasa yapılacağına dair toplumda istek olduğunu, ancak umut olmadığını ileri sürdü.
'Suriye'de tüm kesimler desteklenmeli'
Türkiye'nin Suriye politikasını da eleştiren Demirtaş, hükümetin Sünni eksenli yaklaşımının kabul edilemez olduğunu söyledi. Türkiye uluslararası ve iç hukuku çiğneyerek, Suriye'deki çeteleri desteklediğini öne süren Demirtaş, ''Özgür Suriye Ordusu denilen 40 yamalı bohçanın içinden kopmuş olanlar, ayrılmış olanlar, amacı ne olduğu beli olmayan çeteler Türkiye tarafından desteklenir hale gelmiş'' iddiasında bulundu. Suriye'deki Kürt ve Aleviler'in de olduğu bütün kesimlerin Türkiye tarafından desteklenmesi gerektiğini ifade eden Demirtaş, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun PYD'nin de içinde yer aldığı Kürt Yüksek Konseyi ile resmi görüşme yapmasını istedi ve bu konuda arabuluculuk yapmaya hazır olduklarını söyledi. Demirtaş, Suriye'deki Kürtler'in tepkisini çekmenin doğru olmadığını savunarak, ''Suriye'de yaşananlar tek başına ele alınamaz, Türkiye'deki Kürt sorunundan, Alevi sorunundan bağımsız ele alınamaz'' diye konuştu.
İsrail'e kınama
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına da değinen Demirtaş, saldırıları sadece İsrail'deki seçime bağlamanın hata olacağını belirtti. İsrail'in saldırılarını kınadıklarını açıklayan Demirtaş, Başbakan Erdoğan'ın iki taraflı ateşkes çağrısının anlamlı olduğunu kaydetti. Demirtaş, Filistin halkının da çözüm için birlik olması gerektiğini vurgulayarak, ''Hamas ve Fetih hareketleri başta bütün Filistin toplumunun tek vücut olması gerekir. Birlik olmadıkları müddetçe özgür Filistin'i yaratmak mümkün olmayacaktır'' dedi. Filistin'in haklı özgürlük mücadelesinin yanında olduklarını belirten Demirtaş, hükümetin bu konudaki çabalarını destekleyeceklerini ifade etti.
Demirtaş, Türkiye'nin Hamas'ı desteklemesi nedeniyle Başbakan Erdoğan'ın ateşkes çağrısının etkili olmadığını öne sürerek, ''Türkiye, Mavi Marmara ile Filistin'de katledilen çocukların hesabını sormalıdır. Ama İsrail Başbakanı Netanyahu dönüp de size, 'Roboski'nin hesabını vermeyen bir Başbakan bize niye bu çağrıyı yapıyor' dese ne cevap vereceksiniz? Siz, içeride güçlendikçe dışarıda güçlü olursunuz. Bu eleştirileri sizi zayıflatmak için değil, güçlendirmek için yapıyoruz'' diye konuştu.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.