HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, abluka altındaki bölgelerde çatışmalar nedeniyle defnedilemeyen cenazelere dikkat çekip, “Cenazeye bile bunu yapanlar, akademisyene ne yapmaz” dedi.
‘Ya biz insan değiliz ya onlar’
DİHA’nın haberine göre partisinin 1’inci Olağan Konferansı’nda konuşan HDP lideri Demirtaş şunları söyledi:
“Durduramadığımız savaşın içinde en azından ahlaki, evrensel genel değerlerin ihlal edilmemesi, ağır ihlallerin yaşanmaması için çağrılar yaptık. Günlerce sokakta bekletilen cenazeler, cenazelere yapılan işkenceler var. Bunlar bir savaş ve çözüm mevzusu değildir. Kürt sorunuyla alakalı bir mesele değildir. Her konuda farklı düşünebiliriz. Sorunların çözümü konusunda HDP ya da AKP hükümetinin fikri başkadır. Fakat bir cenazeyi işkence yapılması konusunda farklı düşünülüyorsa ya biz insan değiliz ya onlar insan değil.”
‘Cenazeye bunu yapan akademisyene ne yapmaz?’
Operasyonların son bulmasını talep eden bildiriyi imzaladıkları için hedef haline gelen akademisyenler için ise Demirtaş, “Akademisyenlere yapılanlar için ‘aklım almıyor’ diyenler var. Nasıl almıyor? Cenazeye bile bunu yapan akademisyene ne yapmaz? Ölüden hesap sormaya kalkan, diriden hesap sormaz mı?” diye sordu.
Demirtaş, sözlerine şöyle devam etti:
“Ancak cenazeler yerdeyken nasıl yeni bir toplumsal sözleşme yapılacak. Böyle bir zihniyet demokratik midir tartışmasının bittiği noktayı ifade ediyor. Aylardır çözülmemiş Türkiye’de bir cenazeye işkence mevzusu var. Cenazeye bunu yapan akademisyene bunu yapmış çok mu? Ölüden hesap sormaya kalkanlar diriden hesap sormuş çok mu? Böyle bir ortamda fikir ve düşünce özgürlüğünden bahsedebilir miyiz?”
HDP Eş Genel Başkanı’nın konuşmasından satır başları şöyle:
Özeleştiri
“Bu dönem, kısa bir süre yaşanıp, olup bitecek bir dönem değil. Özellikle Irak’a emperyalistlerin müdahalesiyle her gün her hafta yeni savaşlarla, kıyımlarla daha büyük bir alt üst oluş süreci devam ediyor. Daha ne kadar sürecek kestiremiyoruz, hiçbir siyasi analiz ön görüde bulunamıyoruz. Partimiz 100 yıl önce şekillenen Mezopotamya ve Anadolu coğrafyasının yeniden dizayn edildiği, yeniden sınırların karşılaştırıldığı bir süreçte, HDP olarak halkın öz gücü ile kendimiz yazmalıyız gerçekliğinden hareketle kuruldu. Bütün Ortadoğu, ezilenleri için başka bir yol mümkündür temel şiarıyla ile yola çıktı.
“Bugün bizler partimizin eksikliklerini ve yanlışlıklarını büyük bir cesaretle tartışacağız. Türkiye’nin devrimci mirasını devraldık ama Türkiye’nin en yeni partisiyiz. Eksiklerimizi, hatalarımızı konferansımızda tartışacağız. Ancak eksikliklerimizle Türkiye’nin en iyi partisiyiz.
“Tarihsel kırılmanın arifesinde hesapları kirli olanların yöntemlerinin de kirli olacağını elbette tahmin etmeliyiz. Yıllardır kendi hazırlığını yapmış güçler, kendi gündemini hayata geçirmek için hesap yapmış bütün odaklar şimdi yanıldılar yanılmaya devam ediyor. Türkiye’de HDP şahsında bu kirli hesaplar frenlendi. Suriye’de Rojava devrimi şahsında bu hesaplar frenlendi.
“AKP rejimi, ısrarla tespit ve tarif konusunda bir çabaya girmemize gerek bırakmadan pratikleriyle kendilerini ortaya koyuyorlar. Savaşı durdurmak birinci önceliğimizdi. Ancak savaşı durduramadık. Fakat durduramadığımız savaşın içinde en azından ahlaki, evrensel genel değerlerin ihlal edilmemesi, ağır ihlallerin yaşanmaması için çağrılar yaptık. Baktık ki karşımızda bunu duyacak insan yüreği yok.
Cenazelere yönelik tutum
“Günlerce sokakta bekletilen cenazeler, cenazelere yapılan işkenceler var. Bunlar bir savaş ve çözüm mevzusu değildir. Kürt sorunuyla alakalı bir mesele değildir. Her konuda farklı düşünebiliriz. Sorunların çözümü konusunda HDP ya da AKP hükümetinin fikri başkadır. Fakat bir cenazeye işkence yapılması konusunda farklı düşünülüyorsa ya biz insan değiliz ya onlar insan değil.
“Akademisyenlere yapılanlar için ‘aklım almıyor’ diyenler var. Nasıl almıyor? Cenazeye bile bunu yapan akademisyene ne yapmaz? Ölüden hesap sormaya kalkan, diriden hesap sormaz mı?
Türkiye Barolar Birliği’ne hatırlatma
“25 bölge meclisi öneriyor. Bölge meclislerinin hepsinin özerk yetkileri olmasını söylüyor. O gün yayınladıklarında buna kimse bölücü, terörist, vatan haini demedi. Bizim önerimizden biraz daha ileri bir öneri. Kendilerine gerçekten teşekkür ediyorum. Kendi söyledikleri ve yazdıklarına da sahip çıkacak kadar cesaret ortaya koymalılar. İki öneri arasındaki fark nedir? Birini Kürtler önerdiği için bölücü, diğerini Türkler önerdiği için demokratik mi oluyor? Eğer öyleyse bölücü olan Kürtler değildir.
Yeni anayasa
“Rejimin demokratik dönüşümüne ihtiyaç var. Ancak cenazeler yerdeyken nasıl yeni bir toplumsal sözleşme yapılacak. Böyle bir zihniyet demokratik midir tartışmanın bittiği noktayı ifade ediyor. Aylardır çözülmemiş Türkiye’de bir cenazeye işkence mevzusu var. Cenazeye bunu yapan akademisyene bunu yapmış çok mu? Ölüden hesap sormaya kalkanlar diriden hesap sormuş çok mu? Böyle bir ortamda fikir ve düşünce özgürlüğünden bahsedebilir miyiz?
“Yeni anayasa ve toplumsal sözleşmeye evet ama oraya doğru giderken yoldaki engelleri ve mayınları da temizlemenin koşuları yaratılmadı” dedi. Demirtaş bunu yaratmanın yolunun da çözüm masasına yeniden dönülmesi olduğunu hatırlattı, “Meclis Başkanı bize davet gönderdi. HDP Anayasa masasında özerklik önerdi diyelim. Ne olacak? Başsavcılık harekete geçtiğinde ne olacak? O başkanlığı dile getirecek ancak bizim fikirlerimizi savunma özgürlüğümüz yok. Bu durumda nasıl toplumsal sözleşme yapacağız.”
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.