Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Halep koridorunun yeniden açılması için Türkiye kendisi bir şey yapacak mı?" sorusuna "Önümüzdeki günleri bekleyin, cevabını göreceksiniz" yanıtını verdi.
Hollanda ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Suriye'de rejime bağlı güçlerin Türkiye-Halep koridorunun kapatmasıyla yaşanan son gelişmeler ve PYD'nin silahlı kanadı YPG ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Davutoğlu, "Halep koridorunun yeniden açılması için Türkiye kendisi bir şey yapacak mı?" sorusuna "Önümüzdeki günleri bekleyin, cevabını göreceksiniz" yanıtını verdi. Davutoğlu, Halep konusunda şunları söyledi:
"Türkiye ve Avrupa Birliği ve Almanya birlikte Suriye’de Rusya’yı durdurmak için diplomatik girişimler yapıyor, işte Birleşmiş Milletler’e başvuruldu en son. Almanya Başbakanı Merkel geldiğinde ona, “Avrupa’ya mülteci akımını durdurmak için önce Türkiye’ye akımı durdurmak lazım” dedim, ‘Bunun için de önce Rusya’yı durdurmak lazım.’ Pazartesi günkü toplantıda Bakanlar Kurulu’na Genelkurmay Başkanımızın, MİT Müsteşarımızın sunduğu yeni durum, yani Türkiye ile Halep arasındaki koridorun kesilmiş olmasının doğurduğu muhtemel senaryoları ele aldık. Dün de güvenlik zirvesinde bu çerçevede yaptığımız çalışmaları Sayın Cumhurbaşkanımızla da değerlendirdik..."
"mukabele bağlamında bir fark olmaz"
Davutoğlu, YPG ile ilgili olarak da "Eğer Türkiye'yi rahatsız edecek şekilde faaliyetler yoğunlaşır ve bu bizim güvenliğimizi tehdit ederse mukabele bağlamında bir fark olmaz" dedi.
"Biliyorsunuz, Irak’ın Kuzeyindeki Kürt bölgesi ile Suriye’nin Kuzeyinde PYD denetimindeki Kürt bölgesi arasında bir koridor var. Bu geçişkenlikten Barzani de biz de rahatsızız. YPG’nin PKK bağlantısı dediğim gibi aşikar. Eğer Türkiye'yi rahatsız edecek şekilde faaliyetler yoğunlaşır ve bu bizim güvenliğimizi tehdit ederse mukabele bağlamında bir fark olmaz."
"Zaten dikkat edin, Irak ve Suriye coğrafyasını yatay olarak kullanan iki örgüt var. Biri DAEŞ, diğeri PKK... Coğrafyanın iki tarafında da faaliyetteler. PKK bir ara Irak’ta Şengal’de de hâkimiyet kurmaya kalktı ama Barzani izin vermedi ona. Bu iki terör örgütü de Türkiye sınırında Türkiye’yi rahatsız edecek faaliyetler yaptığında bizim için aralarında bir fark kalmaz. Birinin diğerine karşı savaşta olması onu meşru kılmaz. Nitekim Nusra’yı düşünün. Bu örgüt de Kaide’nin uzantısı ve DAEŞ’le çarpışıyor ama DAEŞ’le savaşmaları onları meşru yapmaz. Aynı şekilde PKK da bir meşruiyet edinemez."
"Çözüm süreci devam etseydi..."
Davutoğlu, bir gazetecinin "Eskiden PYD’yle görüşüyordunuz eleştirileri var" sözü üzerine, "Çözüm süreci devam ediyor olsaydı, PYD ile ilişkimiz de farklı olurdu bugün. Nitekim geçmişte de farklıydı, çünkü çözüm süreci devam ediyordu, PKK yurtiçinde saldırmıyordu, ülkeyi terk etmeleri beklentisi vardı. Bugün öyle değil" ifadelerini kullandı.
"Joe Biden'la 5 saat harita üzerinde paylaştık"
"Bizim hassasiyetlerimizi müttefiklerimizin gözetmesini bekliyoruz. Biz onların hassasiyetlerini gözetiyoruz. DEAŞ bize zarar veriyor hepimize. ‘DEAŞ’la mücadele edelim’ dedikten sonra ve bunda anlaştıktan sonra, ‘PKK Suriye’de bana zarar vermiyor, dolayısıyla size zarar vermeye devam etsin’ demenin mantığı yok. Sayın Joe Biden geldiğinde 5 saate yakın harita üzerinde her şeyi paylaştık. Hangi yollardan YPG’nin Türkiye’ye silah soktuğundan tutun da neler yaşanmakta olduğuna kadar her şeyi paylaştık. Bizim beklediğimiz bir hassasiyet var. DEAŞ’a karşı mücadele ediyor diye YPG’yi meşru göremeyiz."
"Ben bir gün size ‘O gün geldi’ diyeceğim"
"6-7-8 Ekim kalkışması sonrası yaptığımız güvenlik toplantılarında, kafamın bir yerinde bunların çözüm sürecini bitirecekleri ihtimali güçlü biçimde belirdiği için, askerimize polisimize talimat verdim, ‘Çözüm sürecinin bitmesi ihtimaline hazırlıklı olun, dedim. Ben bir gün size ‘O gün geldi’ diyeceğim, o güne bütün hazırlıklarımız tamam olmalı. Bütün eksiklerinizi tamamlayın’ dedim."
"23 Temmuz’da Cumhurbaşkanımız yurtdışındaydı, o gün Genelkurmay Başkanımızla haftalık görüşmemi yaparken askerimizin şehit düştüğü haberi geldi. Görüşme sırasında kararlaştırdık, güvenlik zirvesi topladık. Herkes hazırdı. Mükemmel bir koordinasyonla aynı gün PKK, DAEŞ ve DHKP-C’ye kapsamlı operasyon yapıldı. Bizim kararımızdı."
"Diyorlar ki, savaşı 1 Kasımı kazanmak için AK Parti çıkardı, hem Ak Parti’yi devlet ele geçirdi. Hangisi? Bütün güvenlik bürokrasisi hükümetin emrindedir ve uyum içindedir."
Gül-Erdoğan görüşmesi
"Birbirleriyle 30 yıldan fazla zamandır arkadaş olan, dava arkadaşı olan insanların birbirleriyle görüşmesine ‘Ne oluyor’ diye yaklaşmak ne demek? Birbirimizle görüşmemizden daha normal ne olabilir? Her zaman görüşüyoruz, daha da görüşeceğiz..." (Hürriyet, Sabah, Habertürk)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.