• BIST 9388.51
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • İstanbul 11 °C
  • Diyarbakır 10 °C
  • Ankara 14 °C
  • İzmir 18 °C
  • Berlin 2 °C

Davutoğlu: HDP bukalemun gibi...

Davutoğlu: HDP bukalemun gibi...
Başbakan Ahmet Davutoğlu, NTV’de milletvekili aday listesi ve seçime yönelik soruları yanıtladı.

Oğuz Haksever'in moderatörlüğündeki programda Davutoğlu; Mustafa Karaalioğlu, İsmet Berkan ve Seda Öğretir'in sorularını yanıtladı.

Aday listesi nasıl hazırlandı? Cumhurbaşkanının bir dahli oldu mu?

Sanki yıllardır ayrı ekiplerde çalışıyorduk da, ayrı ekipler yarıştı, kime yakın olduğu konusunda ağırlık hesabı yapıldı. Bu çok yanlış bir algı. Benim ekibim onun ekibi, onun ekibi benim ekibimdi. 'Cumhurbaşkanlığında kiminle çalışmak istersiniz?' diye sorduk, Başbakanlıkta bazı arkadaşlar kaldı, bazı arkadaşlar Cumhurbaşkanlığına gitti. Davutoğlu’nun ekibi yada Cumhurbaşkanının ekibi ayrımı yapmak sunidir. İnsanların yüreklerindeki sevgiyi nasıl parçalayabilirsiniz? Hatta MYK’da da arkadaşlara dışarıya farklı görüntü vermek isteyenlere işareten söyledim, ‘cumhurbaşkanımızın yanında olmayan benim de yanımda olmasın’ dedim.

CUMHURBAŞKANININ DA BAŞBAKANIN DA YERİ BELLİDİR

Bu şu demek değil, ekip olarak, arkadaşlık olarak Cumhurbaşkanının ekibi, Başbakanın ekibi gibi bir ayrım olmaz. Ama devletin kurumsal işleyişi konusunda Cumhurbaşkanının da Başbakanın da yeri bellidir. Cumhurbaşkanı siyaset üstü tarafsız bir konumdadır. Listelere müdahil olma gibi bir durum söz konusu değil. Cumhurbaşkanına yakın denilen isimlerin çoğu benim yıllarca beraber olduğum arkadaşlar.

55399

Ben herhalde Cumhurbaşkanımızla 12 yıl birlikte çalışmış biri olarak, bunun için Cumhurbaşkanımızla saatlerce görüşmeye gerek yok. Bazen konuşmadan da anlaşılan sadece bakışlarla da meselelerin çözülebileceği bir şeyden bahsediyoruz. Böyle bir kategorizasyon söz konusu değil. Aday belirleme sürecinde belli kriterler oldu. Projelere aidiyet, AK Parti’nin vizyonunu benimseme, nerede nasıl katkı yapabileceği… Bana kimler yakın diye bir kriter söz konusu olmadı.

- Geçmiş döneme oranla yıldız isimlerin olmadığı göze çarpıyor. Bunun nedeni olumsuz etkisinden mi kaynaklanıyor yoksa partililik ve güvenilirlik kıstasları yüzünden mi böyle?

Biz bir konsere çıkmıyoruz, futbol maçına çıkmıyoruz. Ama bu adaylar içinde sanatkarlar da var, yazarlar, entelektüeller de var. Burada nihayet bir yıldız ekip gibi bir görüntü ortaya koymaktansa, Eflatunun çok sevdiğim prensibi vardır; 'Adalet her şeyin hakkını vermek ve olması gerken yere koymaktır.' Sadece popülerlik üzerinden adaylığa başladığınızda, onları popülerlikle kaybedebilirsiniz. Flaş isimler, yıldız isimlerin ötesinde, bir AK Parti’nin omurgası var, iki bu geleneği yenileyecek entelektüel sosyal birikime sahip unsurlar, bunların bir kısmı şimdi bilinmiyor. Şu anda sıradan gibi görünen belki de iki yıl sonra isimler en popüler siyasetçi haline dönüşecek.

Ben başdanışmanlık görevini yaparken, genel yayın yönetmenleri toplantısında, Başbakanımız Abdullah Gül’dü, o toplantıda olanların çok azı beni tanıyordu, bir kısmı da beni gazeteciler arasında zannetti. Ki akademik dünyada herkes beni bilirdi. Ama bazı kesimlerde bilinmeyebilir. Şöhret siyasette en büyük afet. Ben şuna baktım, bu geleneğin sürekliliğini kimlerle devam ettirebilirim, yenileyebilirim. Üçüncü bir unsur da bu geleneği kimlerle çeşitlendirebileceğim.

2007-2011’de kimleri kast ediyorsunuz? Eğer hakan şükür gibi bir isim bunlar ise kast edilen, Hakan’ı zikretmen bizden ayrılmış dolayısıyla değil popülarite için söylüyorum. Şu anda listeye baktığınız zaman Orhan Miroğlu’ndan Markar Esayan’a… Bunlar bilinir, şöhret oldukları için değil.

Genel başkan olduğunuz kurumsallaşma demiştiniz. Seçtiğiniz listeyle önümüzdeki dört yılda seçimsiz bir dönem var. Bunu taşıyabilecek bir mimari gözettiniz mi? İstediğiniz gibi bir liste oluşturabildiniz mi? 'Keşke şunlar da olsaydı' diyebileceğiniz isimler var mı?

Diğer partilere göre AK Parti çok ciddi bir aday zenginliğiyle bu sürece girdi. 6 bin 230 aday. Bu havuzun içinde de çok nitelikli, bir çok alanda ciddi şekilde zorlandık. 116 saat çalıştık. Bir keresinde 19 saat aralıksız toplandık. Mimari oluşturmak şurada başlar, önce gözlem. Genel Başkanlık görevini aldıktan sonra kongreleri başlattık. Sebeplerinden birisi, yurtdışında olmak teşkilat tabanıyla ilişkimizin kısıtlı olduğu dönem vardı. Ben yeni bir işe başlarken de yeni öğrenme heyecanı, dün dedim ‘oldum diyen öldüm demiştir’ Her şey yeni bir süreç. Kongreler de bir kere 50’yi aşkın ile gittim, tek tek resmini çektim. Bu bir birikim oluşturdu. 

ADAY SEÇİMİNDE KRİTERLERİMİZ ŞUNLAR OLDU

Sonra yerelin ve vilayetin resmini çekme imkanı buldum. Hemen arkasından temayül yoklaması yaptık. Geniş katılımlı, her ilde. O yoklamalar özel bilgi olarak önüme geldi. Gözlemle onları yanyana koydum. Arkasından grup başkan vekillerimizden rapor istedim, Meclis performansı, katılım vesaire. İlk defa bu sene, iki yeni uygulama başlattık. Birisi genel başkan olarak il başkanlarının tümünü, tek tek dinledim. Resmin belli şeyleri puzzle olarak zihnimde yerleşmeye başladı. İkinci bir uygulama yaptık, STK’lar. Bize oy versin vermesin, yakın olsun olmasın. Bütün STK’lara temayül yaptık. Kimi görmek istiyorsunuz? Hiç listede olmayan bir ismi gündeme getirebilirdi. Üst kurula oturduğumuzda tek tek, 6230 kişiyle mülakat yaptılar. Ara komitenin değerlendirmesi geldi. Mimari önce zihinde canlanır. Bu kanaat dışında X ilini açtığımızda diyelim, belli isimler üzerinde yoğunlaşıyorsunuz. Eğer aynı kalitede üç isim varsa, hemen alanda kamuoyu anketi yaptırdık. Biz yapmadık, kamuoyu şirketi gitti, kim en fazla bilinir, istenir, sevilir. Hemen o gün.

GOOGLE'DEN ADAYLARA BAKTIK

Çarpıcı bir şey söyleyeyim. Bir an geldi, kaliteli iki aday. Özellikle az bilinen isimlerde. Ama resim bir yaşayan bir şey olmadığı için, Google’a girin son konuşmasını çıkartın dedim. Birkaç ilde konuşmalarını dinledik adayların. Üslubu, edebi, hitabeti, bedensel dili nasıl. Birkaç ilde böyle karar verdik. Doğal haliyle onları izledik, onun için saatlerce sürdü.

Bazı illerimizde aday bakımından, hem yerel hem ulusal ölçekte dedik ki daha iyisini arayalım. Hadi dedim zihninizden isimler çıkarın. Herkes yeni isimler ortaya çıkardı. Listede olmadığı halde aday yaptığımız isimler var.

ÖRNEĞİN MEHMET ŞİMŞEK

Ha mükemmel mi? En iyiye ulaşmaya çalışıyoruz. Bir de sizin listede görmek istediğiniz isimler var. Diyelim, Mehmet Şimşek, 2007’de bir çok kişi tanımıyordu. Ama şimdi Mehmet Şimşek adı hangi ile koysanız temayülde… Dolayısıyla zihninizdeki insan dokusuyla, toplumdaki talep arasında bir optimizasyon yapıyorsunuz. Tabi açık söyleyeyim, bu bir satranç, rakiplerinize bakıyorsunuz. Ön seçim yapıldı CHP’de, nerede kimin olabileceğini biliyorsunuz. Son gün dahi, şu hamleye karşı şunu yapsak daha doğru olur diye, iller arasında kaydırmalar yaptık.

Eve gittiğimde şunu söyledim, ben elimdeki tüm verilerimi, kabiliyetimi buraya döktüm. Bundan sonrası artık yola çıkılır ve devam edilir. Mutlaka üzülen olmuştur. Onlar da bizim dava arkadaşlarımızdır, onlarla yollarımız bir çok yerde kesişecek.

SEÇİMDE BENİM ÜST LİMİTİM YOK, MİLLETTEN NE KADAR OY VERİRSE...

7 Haziran tahmininiz nedir?

Ben hiçbir zaman doğrudan bir seçim takvimi yapmadım. Kılıçdaroğlu’nun yüzde 35'i gibi… Benim üst limitim yok, milletten ne kadar alabilirsem o kadar. Bana düşman, eleştiri dili kullananlar dahil bütün vatandaşlarımızın kalbine girebileceğimizi zannediyorum. Oy verirse genel başkan olarak, oy vermezse işte o zaman bir dahaki sefer oy ver diye çağrıda bulunuyorum. Alt limit diye bir şey koymaz kendine.

Selefiniz oran vermezdi. Bir başka meydan okuma tarzı vardı. Siz bir şey diyecek misiniz?

İktidar olmazsak, birinci parti olmazsak, bana verilen emanetin hakkını veremediğimi düşünürüm. Biz bu koltuklara ne büyük heveslerle geldik, ne de kendimizi mıhlamış durumdayım. Ben makamın peşinde koşmadım, makam neredeyse beni kovaladı. Başarılı olabileceğini düşündüğüm bir arkadaşa emaneti devretmek, benim için büyük bir görev olur.

Bakalım benim bu kullandığım rahatlıkla, kılıçdaroğlu, Demirtaş, bahçeli bunu kullanabilecekler mi?

HDP BUKALEMUN GİBİ

HDP’nin bazı anketlerde barajı geçtiği söyleniyor. Size gelen araştırmalar var mı, HDP’nin oy oranına ilişkin?

Bir kere bu demokratik bir yarış. Geçerlerse tebrik ederiz, hep beraber çalışırız. Ama şimdiden HDP’ye söyleyecek bir çift sözüm var. Geçmezlerse bunu bir meşruiyet haline dönüştürmemeleri lazım. Tutup da yarışa gireceksiniz, kuralları belli bir yarış. Bu yarışın sonuçları gayri meşru olarak nitelendirmesinler. Şimdi HDP meydanlarda, ben memnuniyet duyuyorum. Rengarenk de… Bukalemun tabirini kullanayım. Bazı yerlerde sol marjinal ateist gruplar, bazı yerlerde muhafazakar adaylar. Bazı yerde eski ulusalcılar… Bence HDP herhalde bir proje olarak Syriza şeyinden hareket ederek, kendini başka alana taşımak istiyor. Protest bir parti olmaya yöneliyor. Ama protest hareketler, başta cazibe oluşturur, sonra merkez kaç güçleriyle uğraşmakta zorlanırsınız. Bende ilgiyle izliyorum. Ama bir proje olmasınlar, ona dikkat etsinler.

Ben dediğim gibi takip ediyorum. Ama kimse kendi yokluğuyla milleti tehdit etmesin. Bizim hedefimiz başkasının başarısızlığı üzerine siyaset yürütmüyor. Şu şu şu başarısız olsun biz aradan çıkalım..

Biz özneyiz, onlar nesne. Biz ne olduğumuzu ortaya koyuyoruz. Onlar bazen anti AK Parti, bazen anti Erdoğan… Ne olmadığı yönünden siyaset yürütüyorlar. HDP, balayı havasındalar ekip olarak. O balayı nikahtan sonra değişirse, nikahı bozmaya kalkmasınlar. Eğer kazanırlarsa, girerlerse, başımızın üzerinde yerleri vardır.

HDP'Yİ ÖZELEŞTİRİYE ZORLAYACAĞIZ, GÜVENLİK REFORMUNUN NEDENİ 6-7 EKİM OLAYLARI

Doğal vaatleriniz var, tamamlanmayı bekleyen sözleriniz var. Çözüm süreci HDP bağlamında önemli. Aktör olarak HDP’nin bulunduğu süreçti bu. Son zamanlarda bu güvenlik-özgürlük dengesinde ibrenin güvenlikten yana kaydığı, Güneydoğu’da da HDP’nin avantajı olacağı analizi var. Güneydoğu illerinde bir risk bekliyor musunuz?

Özgürlük güvenlik dengesinde bir sapma kayma olmadı. Ama ne oldu? Burada HDP’yi, kendisini bir özeleştiriye zorlayacağız. Burada bir anda barış güvercinleri gibi kendilerini takdim edenler, aynı kadro 6-7 ekimde hayatı zehir ettiler. Şimdi biz güvenlikle ilgili bir tedbir almak zorunda kaldıysak, bunun müsebbibi tweetleri atan Demirtaş’tır. O olmamış olsaydı, benim Başbakan olarak 1 eylülde okuduğum hükümet reformunda, güvenlik reformu gördünüz mü hayır.

KAMU AK PARTİ'DİR, CHP'DİR, ATEİSTTİR

Türkiye’nin özgürlükleri muhkem kılabilmesi için, güvenlik-kamu düzeni. Kamu düzeni dedim, devlet otoritesi sözü çıkmadı ağzımdan. Kamu HDP’dir, kamu AK Parti’dir, kamu CHP’dir, kamu Alevidir, kamu sünnidir, kamu Müslümandır, Hristiyandır, ateisttir.

Eğer AK Parti’nin bir tanımı yapılacak olsa özgürlükçü niteliğidir. Türkiye’de kimse 8 Haziran günü istenilmeyen bir sonuç doğarsa, asker müdahale eder diye bir şey taşıyor mu? 1996’da taşıyordu. 4 Kasımda ne olacak diye insanlar kaygı duyuyordu. Sayın Demirel'in, Başbakanlık koridorlarında Menderes’in ruhu dolaşıyordu diye ifade ettiği söylenir. Kazanırsam görevime devam edeceğim, kazanmazsam ki düşük ihtimal, kim kazanmışsa ona devredeceğim. Kitaplarımı yazacağım, sonra belki yine yarışırız.

Bugün HDP, doğuda, Güneydoğu’da Kürtçe propaganda yapabiliyorsa bunu AK Parti sağladı. AK Parti’nin özgürlükçü siyaseti olmasaydı bir kısmı dağdaydı, bir kısmı hapisteydi. Belediyelerde bizim de eleştirdiğimiz bazı uygulamalar dahil, özgürlük ortamında bu değişimler yaşanacak.

HDP ÖZGÜRLÜK ŞARKILARI OKUYAMAZ

Ama aynı HDP ve arkasındaki örgütsel yapı, köy köy insanları tehdit ederlerse, bana çıkmazsa size gösteririz diye savunurlarsa, özgürlük şarkıları okuyamazlar. Gidip orada bir takım önemli şahsiyetlere, ki elimizde veriler var, sizin aşiretten şu yönde bir oy çıkmazsa sonra hesaplaşırız gibi bir şey söyledikten sonra izmir’e gelip barış türküleri okuyamazlar. Bu anlamda özgürlükçü bir ortamda seçime gidiyorsak AK Parti’nin yoğurduğu maya var.

Seçim beyannamesinde başkanlık sistemini bir kez anlattınız. Nihai halini de yazdınız öyle mi?

Hükümet işi devam ediyor. Evvelsi gece vekil adaylarının listeleri tamamlandığında, daha erken saatte eve geldik. Ama ertesi sabah 7 saatlik ticaret ve sanayi şurasını yaptık. Akşam 7’de de Bakanlar Kurulu'nu topladım, bittiğinde gece ikiydi. Önümüzdeki birkaç gün, hafta sonu da tamamiyle seçim beyannamesini, taslağını kaleme almıştım, ona bir ince işçilik yapacağım. Başkanlık sistemi de dahil yeni anayasayla ilgili şeyleri ele alacağız. Yarın öğleden sonra seçim strateji komisyonunu toplayacağız. Önümüzdeki hafta tamamlayıp, büyük aday tanıtımıyla birlikte kamuoyuyla paylaşacağız.

TÜRKİYE'DE PARLAMENTER SİSTEM YOK

Yapacağımız şey, esas itibariyle anayasanın özgürlükçü karakteri ve insan haklarına dayalı temelidir. Form nihayet şekillendirilebilir, ama özde bir sakatlık varsa form yürümüyor. Parlamenter sistem, 27 Mayıs’tan itibaren yok Türkiye’de. Olsaydı parlamenter sistem bu kadar darbe olmazdı. Cumhurbaşkanlığı makamı güçle mücehhez kılınmazdı, sembolik olurdu. (Radikal)

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89