Başbakan Ahmet Davutoğlu, TRT'de gazetecilerin sorularını yanıtladı. Davutoğlu'nun konuşmasından önemli bazı başlıklar...
Çözüm süreci
Çözüm süreciyle ilgili konuşan Davutoğlu, siyasi istikrarın ülkelerin iç bünyesindeki istikrarla doğrudan irtibatlı olduğu belirtti.
Davutoğlu, 1990'lı yıllarda bunların konuşulamayacağını anlatarak, "90'lı yıllarda bir Türk Başbakanı gidip de 20 büyük ekonomi arasında iddialı bir şekilde şu konuları gündeme getirme cesareti bulamaz ya da 'G20 dönem başkanlığını aldıktan sonra şu hedeflere ulaşmak istiyoruz' demesi çok zor olurdu. Neden? 90'lı yıllarda ekonomik büyüme olmadığı gibi siyasi istikrar da yoktu ve iç barış yoktu, en önemli şey bu. Terörle ve siyasi istikrarsızlıklarla malul olduğunuzda ekonomik politika geliştirmeniz kolay olmaz" diye konuştu. 12 yıllık dönemde, iç barış tahkim edildikçe gelişme sağlandığını bildiren Davutoğlu, bu anlamda çözüm sürecinin sadece siyasal ya da sosyal barışı öngörmediğini, aynı zamanda Türkiye'nin ekonomik kalkınmasının da en önemli araçlarından olduğunu söyledi.
6-7 Ekim olayları
Davutoğlu, hükümetin kurulmasının ardından 3 Eylül'de güvenoyu almadan çözüm süreciyle ilgili yeni bir mekanizma ilan ettiklerini ve süratle bunun üzerine gidileceğinin işaretini verdiklerini söyledi.
"6-7 Ekim olayları maalesef bu konudaki kırılganlığı ortaya çıkardı. Aslında bir anlamda da çözüm sürecinin nasıl provoke edilebileceğini bir kere daha gösterdi. Aslında geçen sene mayıs ayında çekilmesi gereken silahlı unsurların çekilmemesinin sebeplerinden biri de Gezi olayları, arkasından da 17 Aralık'tı. Bu planlamada, 1 yıl 4 aylık gecikme söz konusuydu. Bunun bir an önce giderilmesi için süratle adım atmak gerekiyordu."
Davutoğlu, çözüm süreciyle ilgili haziran ayında çıkarılan yasanın yasal zemin oluşturduğuna da değinerek, 6-7 Ekim'den sonra iki kanatlı bir politikayı devreye soktuklarını ifade etti.
Siyasi özgürlükler için de ekonomik faaliyetler için de kamu düzeninin esas olduğunu vurgulayan Davutoğlu, kamu düzeninin sarsıldığı yerde çözüm sürecinin başarılı olamayacağını söyledi.
"Çözüm sürecini başarıya ulaştırma yönünde kararlıyız"
Davutoğlu, 6-7 Ekim olaylarında Türkiye'de bazı çevrelerin kamu düzenini sarsmak ve kamu düzeni üzerinden ekonomiye darbe vurmak istediklerinin altını çizerek, birçok girişimle hükümetin kararlı tutumunun ortaya konduğunu bildirdi.
"Ne olursa olsun biz çözüm sürecini başarıya ulaştırma yönünde kararlıyız. Bu konuda herhangi bir ispat durumunda değiliz çünkü attığımız her adım kararlı tutumumun göstergesi. Ama karşımızda da tek taraf yok. Çözüm sürecinin tarafı nihayette halkımızdır. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki Kürt vatandaşlarımızdır, oradaki bütün sivil toplum kuruluşlarıdır, bütün partilerdir. Şu ana kadar da çok ciddi mesafeler alınmıştır. 6-7 Ekim olayları, evet, ekonomimize zarar vermiştir. Türkiye'de bir anlamda ciddi bir tepki de görmüştür ama nihai kertede 6-7 Ekim olayları Güneydoğu'da yaşayan vatandaşlarımızın da tepkisini görmüştür aynı zamanda. Bu da çözüm sürecinin toplum olarak bütünüyle sahiplenildiğini ortaya koydu."
Avusturalya'ya gitmeden önce bazı taşların yerine oturması gereği ve çözüm süreciyle ilgili bir toplantı yaptıklarını belirten Davutoğlu, "Eğer HDP kanadından ve değişik taraflardan 6-7 Ekim olayları hala doğru yapılmış gibi ısrar olsaydı, açık söylüyorum, bazı kanalların açılması mümkün olmazdı" dedi.
"Bizim irademiz her zaman açık"
Davutoğlu, hem bazı öz eleştiriler hem verilen mesajlarla çözüm sürecinin bir an önce başarıyla sonuçlanması yönünde bir irade beyanının söz konusu olduğuna değindi.
"Bizim irademiz her zaman açık" ifadesini kullanan Davutoğlu, bunu da "Eşit vatandaşlık ilkeleri etrafında demokratik bir cumhuriyetin inşasıyla herkesin her türlü hakkı kullanabildiği ama kesinlikle ülkenin kamu düzeninin tehdit edilmediği ve başkalarının haklarına müdahil olunmadığı, başka ülkelerde, Irak'ta, Suriye'de görüldüğü gibi Türkiye'de etnik ve mezhep temelli bir çatışma ortamının yaratılmasını imkansız kılacak yeni bir Türkiye'nin inşası" sözleriyle açıkladı.
Davutoğlu, 6-7 Ekim olaylarında bazı taraflar için "bu irade var mı" sorusunun zihninde yer ettiğini dile getirerek, son gelinen noktada, Türkiye'nin daha olumlu bir yerde olduğunu söyledi.
Çözüm sürecinde nehrin yarısının çoktan geçildiğini anlatan Davutoğlu, "Bir an önce karşı tarafa ulaşmak istiyorsak özgürlükler ve temel insan hakları çerçevesinde meseleleri ele almalıyız. Silahla, şiddetle artık Türkiye'de bunların elde edilemeyeceği konusunda herkesin mutabık kalması ve silahların en kısa sürede terk edilmesi icap eder" diye konuştu.
"Bunları ülkeyi bütünleştireceğine inandığımız için yaptık"
"Aslında bu talep ve beklenti açısından bakıldığında, nihayet bir sorun varsa, sorunun çözülmesi için bir çerçeve oluşturulacaksa, bu sorunun tarafı olan veya bu sorundan bir çözüm bekleyenlerin talepleri ve beklentileri ne olurdu? Bu günlerde, 1990'lı yıllarda yazılan bazı raporlar, 1996'da mesela CHP'nin hazırladığı Kürt raporu var. O yıllarda dile getirilen talepleri arka arkaya koyduğumuzda, ne denmiş mesela? 'OHAL kalksın', kalktı. 'Kürtçe rahatlıkla konuşulabilsin, yayın yapılsın', olmuş. 'Hapishanelerde Kürtçe yasağı kalksın', yapılmış. 'Kürtçe konusunda enstitü açılsın', açılmış. 'Kürtçe özel okullarda okutulma imkanı bulunsun', yapılmış. Biz bunları yaparken bir müzakere ederek, 'Şunu yaparsanız biz karşılığında şunu yaparız' diye yapmadık. İnsanların en doğal hakları olan hususlarda zaten siyasal bakışımız evrensel bakış olduğu için AK Parti olarak geldiğimiz andan itibaren hep bu perspektiften baktığımız için, bunları bir müzakere sonucunda yapmadık, doğru olduğuna inandığımız için yaptık. Bu ülkeyi bütünleştireceğine inandığımız için yaptık."
AK Parti'den önce, Türkiye'de iki uç nokta olduğuna işaret eden Davutoğlu, "Bunlardan biri, Kürtlere Kürtçe konuşma hakkı, müzik yapma, propaganda hakkı verilirse ülkenin bölüneceği, diğeri de bunlar verilmezse savaşıp ayrı devlet olacakları savunuldu" dedi.
Davutoğlu, "Öyle bir noktaya geldik ki demokratikleşme süreci içinde bunların hepsi gerçekleşti, ülke bölünmedi. Aslında aidiyet bilinci kuvvetlendi" değerlendirmesinde bulundu.
"Haklar demokrasiyle elde edildi, silahla değil"
Davutoğlu, "eski Türkiye" derken en temel ekonomik aktivitelerin bile sınırlandığı, köylerin boşaldığı karanlık dönemden bahsedildiğini ifade etti.
Başbakan Davutoğlu, AK Parti döneminde her yerin şenlendiğini, boşaltılan yerlerin ihyası, tazminatların gerçekleştiğine de dikkati çekerek, "Bunlar demokrasi içinde yapıldı. Birileri bunları silahla elde etmiş değil. Demokrasi olmasaydı silahın karşısına daha büyük silah çıkardı. Devletin daha büyük silah çıkarma gücü her zaman daha fazladır" diye konuştu.
Davutoğlu, "Şu anda çözüm sürecinin gelmesi gereken yer, 'her türlü talebin rahatlıkla ifade edildiği özgürlük ortamının sağlanması', sağlandı. O zaman talepler barışçıl biçimde ifade edilebiliyorsa kimsenin tekrar şiddet ve silah dili kullanmaması lazım" ifadelerini kullandı. (star)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.