Dersim Katliamı’na tanıklık edenlerden 1937-1938’de yaşanan vahşeti dinliyoruz. Ancak bu trajedinin bir de sessiz tanıkları var. O günleri yaşayanların söylediği gibi “Binlerce Dersimlinin fare gibi doldurulup öldürüldüğü” mağaralar, süngülenip atıldığı uçurumlar, ölümden ve tecavüzden kurtulmak isteyenlerin kendisini derin sularına attığı Munzur’dur bu gizli tanıklar.
Gözlerini 70 küsür yıl öncesinin acılarına çevirenler, “Ah dile gelseler de anlatsalar o vahşeti, zulmü” diyerek başlarlar sessiz tanıklarla ilgili sözlerine.
Taraf günlerce Dersim Katliamı’nı yaşayan tanıkların anlatımlarını aktardı. Katliama çocuk denecek yaşlarda tanık olanlar, aileleri, komşuları, arkadaşları gözlerinin önünde öldürülenler anlattılar o vahşeti. Hepsinin sözlerinde o vahşetin acısı, sonrasında yaşanan sürgünlerin getirdiği üzüntüler, parçalanmış aileler öne çıktı. Katliamların gerçekleştiği yerlerden söz ederken ise mağaraları, uçurumları, yatağında su yerine kan akan Munzur Nehri’ni işaret ettiler. “Ah oğul. Bizim anlattıklarımız ne ki? O mağaraların, uçurumların, Munzur’un dili olsa, dile gelse de oraları, bir anlatsalar size. O acıyı, o katliamı bulursunuz o mağaraların duvarlarında, uçurumların diplerinde, Munzur’un sularında” sözleri döküldü ağızlarından.
Köpek havlayınca öldürüldüler
Dersim Katliamı’nın “sessiz tanıklarının” izini sürüyoruz. Dersim’de özellikle 80 yaşını aşmış herkesin söylediği o mağaralara, uçurumlara, Munzur’a gidiyoruz. Bu mağaralardan biri Sale Sodiki, Türkçe adıyla Düz Kaya. Anlatılanlara göre hepsi de silahsız olan yaşlılar, çocuklar, kadınlar saklanmış bu mağaraya. Ormana kaçacak dermanları bile olmadığından bu kaya oyuğuna sığınmışlar. Çevrede arama yapan askerler, Sale Sodiki’de korkudan tir tir titreyerek tehlikenin uzaklaşmasını bekleyen savunmasız insanları önce fark etmemiş. Tam oradan uzaklaşmak üzereymişler ki, içerideki küçük köpek havlayıp sahiplerini ele vermiş. Mağaranın insan dolu olduğunu anlayan askerler, makineli tüfeklerle taramışlar orayı. Kaçmak için dışarıya çıkmaya çalışanlar ise mağaranın önünde ya süngülenerek ya da kurşunlanarak öldürülmüş. Askerler, içeride canlı birilerinin kalma ihtimaline karşı mayın döşeyip mağarayı patlatmışlar. İddialara göre mayın, dinamit düzeneklerinde kullanılan kablolar 1980 yıllarına kadar durmuş o bölgede.
Su değil kan akıyor
Aliboğazı Mevkii’ndeki mağaralar da binlerce Dersimliye mezar oldu. Hani katliamı anlatırken ‘Fareler gibi mağaralara doldurulup öldürdüler” denir ya sık sık, işte o mağaraların bir çoğunun bulunduğu yerdir Aliboğazı. Kayış Yolu Yarması denen uçurumdan süngüyle Aliboğazı’na atılır insanlar. Öyle ki, hâlâ burada insan kemikleri olduğunu söylerler. Dersim’in sembolü, bereketin adı Munzur Nehri de tanıktır yaşanan acılara. Katliam sırasında yatağından su yerine kan aktı dedikleri ırmakta cesetler yüzüyormuş o yıllarda.
1937-38’de yaşanan Dersim Katliamı’nı anlamak, o acıyı biraz olsun paylaşabilmek için görülmesi gereken yerler arasında ilk sırada Munzur Nehri var.
Rektör: Dersim anıtı yapılsın
Tunceli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Durmuş Boztuğ, Dersim Katliamı tartışmalarına ilginç bir öneriyle katıldı. Boztuğ, “Buraya bir katliam anıtı dikilip altına, ‘1937-1938’in yaz aylarında Dersim’de olanlardan dolayı özür diliyoruz. Dersimli kardeşlerimizi bağrımıza basıyoruz’ cümleleri yazıldıktan sonra Tuncelililer arasında bir referandum yapılıp kente Dersim adı geri verilebilir” dedi.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Boztuğ, son günlerdeki Dersim Katliamı tartışmalarını büyük bir mutlulukla değerlendirdiğini ifade etti. Boztuğ, “Özellikle Cumhuriyetimizin kuruluşu sırasında, ulus devlet yaratma sürecinde yaşadığımız bazı sıkıntılar var. Bunların en önemlilerinden biri de Dersim Katliamı’dır. Bunlarla yüzleşmeye başlandı. Bu çok mutluluk verici bir şey” dedi. Bozkurt, TBMM’de kurulacak bir araştırma komisyonu vasıtasıyla konunun bütün hatları ile ortaya çıkarılabileceğini ifade etti. (Remzi Budancir - Taraf)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.