Dağdakiler bayramda evlerine dönsün...

Yeni Şafak Gazetesi Yazarı Fehmi Koru, bugünkü köşe yazısında demokratik açılım sürecine değinerek, "Önümüz Kurban Bayramı ve bayramlar ailelerin yakınlarıyla buluşma vesilesidir. Sürecin başarısını isteyenler, bunu, gazetelere mesaj vermenin yanında Mahmur Kampı ile dağları boşaltmaya başlayarak yerine getirebilirler" dedi.

İŞTE FEHMİ KORU'NUN YAZISI:

PKK'nın eski ve yeni dağ kadrosu son zamanlarda mesaj vermek için muahafazakâr gazeteleri tercih etmeye başladı. Gün geçmiyor ki, Yeni Şafak, star ve Türkiye'de, bilinen isimleri şaşırtıcı görüşleriyle karşımızda bulmayalım.

Biri, Türkiye gazetesinden Osman Sağırlı'yla, “Sürecin başarılı olması Türkiye'nin önünü açar” da demiş...

'Demokratik açılım' konusunda görüşleri merak edilenler, belli ki, Ak Parti yönetimine doğrudan seslenmeyi uygun buluyor...

Bir ihtimal de, başka yayın organlarında, mülâkatların içeriğinin boşaltılarak veya dikkatler önemliden önemsize kaydırılarak verilebileceği (veya verildiği) kaygısı olabilir.

Her iki mülâhaza da yanlış değil. Başka iktidarlardan farklı olarak, Ak Parti yönetimi -bir ölçüye dek tabanı da- mesajı kimin ilettiğine de kendisine iletilen mesaj kadar önem veriyor. Medya üzerinde son zamanlarda süregiden tartışmalar hassasiyeti daha da artırdı. Bu bakımdan, iktidara ulaştırılmak istenen mesajların daha doğrudan kanallarla taşınması anlaşılabilir bir tercih...

Mesajların genel havası, dağdan inmelerin daha ilk turda önünün kesilmesini, örgütün, konu üzerinde düşünme fırsatı olarak değerlendirdiğine işaret ediyor. Sürecin bu noktada kesilmesinin maliyetinin hayli yüksek olacağını daha iyi kestiriyor gibiler. Devletin kendilerini muhatap almayacağını anlamış durumdalar. Dersim üzerine tartışmalar da, umudu farklı iktidarlarda aramanın anlamsızlığını yıllardır dağlarda yuvalananlara hatırlatmış olmalı.

Demokratik açılımın tek alternatifi, ilk örneklerinden biri Dersim'de verilmiş olan devletin sopa kullanımı yöntemine geri dönmesidir. Silâhla sonuç almanın mümkün olduğunu düşünerek 25 yıl önce dağa çıkanlar, devletin Ak Parti eliyle dönüştürülmesinin sonucu olan 'demokratik açılım' ile yeni bir çizgiye kendilerini getirmezlerse, daha uzun yıllar dağlarda dolaşmak zorunda kalacaklar...

Örgütle irtibatlı olduğu için Avrupa'ya sığınanlar da, 'demokratik açılım' akamete uğrarsa, bir daha Türkiye'nin (ve tabii ana-babalarıyla kardeşlerinin) yüzünü görememe tercihiyle karşı karşıyalar.

Daha ilk günden bunu anlaması gerekenlerin hiç değilse şimdilerde ayaklarının suya ermesi bile önemli. Bu noktadan sonrası kendilerini yeniden kabul etmeye hazır ülkelerine gelişlerini kolaylaştırmakla ilgilidir.

Anlaşıldığı kadarıyla, örgütün Türkiye içerisinde kan dökmüş ve bu yüzden yargı önüne çıkması mukadder silâhlı takımı 200-250 kişi kadar. Bunların dışında kalanların hiç vakit kaybetmeden Türkiye'ye dönmesinin ve ailelerine kavuşmasının önünde bir engel yok. Mahmur Kampı'nda yaşayan muhacirler için de durum aynı. Mevcut yasal çerçeve her iki grubun yurtlarına dönmelerini sağlayacak genişlikte zaten.

Daha önce Avrupa'ya kaçmış olanlar, ya da dağ kadrosundan kanlı eylemlere katıldığı bilinen 250 kadar kişi için şu aşamada yapılacak fazla bir şey yok; onlar da 'demokratik açılım' beklenen barışçı ortamı oluşturursa, onun sağlayacağı özgüvenden yararlanma imkânını belki bulurlar.

Önümüz Kurban Bayramı ve bayramlar ailelerin yakınlarıyla buluşma vesilesidir. Sürecin başarısını isteyenler, bunu, gazetelere mesaj vermenin yanında Mahmur Kampı ile dağları boşaltmaya başlayarak yerine getirebilirler. Yıllardır birbirinden kopuk aile fertlerinin bayram kucaklaşması yürekleri yumuşatır, umutları artırır.

Türkiye'nin önünü neyin açacağını düşünmeyi biz burada yaşayanlara bıraksınlar; dağdakiler en az zararla topluma dönme imkânını değerlendirsinler, yeter...