İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:
- Saldırının amacı bizi birbirimize düşürmektir. Toplum içindeki fay hatlarını derinleştirme amacı güdenler her fırsatı kullanmaktan geri durmuyor.
- Kaçmak namertlerin işidir. Bizim milletimiz mert olmuştur. Bugün Türkiye yeni bir istiklal mücadelesi içindedir. Bu mücadeleyi kazanırsak, 2023 hedeflerimize de ulaşacağız, 2053 ve 2071 vizyonlarımızı da şekillendireceğiz. Kaybedersek, 100 yıl önce başarılamayan bir Sevr tezgahı yeniden önümüze getirilecek. Tüm vatandaşlarımızın, sorumluluk sahibi herkesin bu bilinçle meseleye yaklaşması, üslubunu, tavrını, sözünü ona göre belirlemesi gerekiyor.
- Türkiye'nin kendi güvenliği için bölgesinde yürüttüğü mücadeleyi 'başka devletlerin içişlerine karışmak' olarak gören bir kafa, olup bitenlerden hiçbir şey anlamıyor demektir. DEAŞ'a karşı en etkili mücadeleyi veren bir ülkeyi, hala 'bu alçak örgüte destek sağlıyor' imasıyla suçlamak, tam da terör örgütleri üzerinden Türkiye'ye saldıranların istedikleri türden bir söylemdir.
- Türkiye teröre teslim oldu demek, teröristle, terör örgütleriyle aynı safta yer almaktır. Çünkü terör örgütlerinin tüm amacı birilerine işte bu sözü söyletmektir. Bu sözü ifade eden kişi siyaset yapmıyor sadece, kendi ülkesinin karşısında oluşturulan şer ittifakının değirmenine de su taşımış oluyor.
- Türkiye'de etnik kimlik üzerinden siyaset yapılmasına benim kadar karşı olan yok. Tüm siyasi hayatım bununla mücadele ile geçmiştir.
- Mezhepçilik üzerinden kendine alan açmak isteyenlerin dertlerinin de bu vatandaşlarımız olmadığı ortaya çıkıyor.
- DEAŞ’ın Gaziantep’te bir kına töreninde yaptığı ve yarıdan fazlası çocuk 56 vatandaşımızın katlettiği canlı bomba saldırısıyla, her yönüyle profesyonel olduğu belli olan Ortaköy saldırısı arasında Allah aşkına ne fark var? Ortaköy hakkında yazanlar, Gaziantep’teki o 56 kişiyle ilgili ne yazdılar, ne söylediler, soruyorum. O da büyük bir vahşet katliam değil miydi, orada niye sustunuz? Orada niye konuşmadınız? İşte bizim farklılığımız burası.
- Bizi Gaziantep’teki olay da canımızı yakar, Ortaköy’deki, Beşiktaş’taki, Kayseri’deki olay da canımızı yakar.Bunların hepsi terör eylemidir. Gaziantep saldırısına gösterilmeyen bu türden tepkiler, yapılmayan değerlendirmeler, Ortaköy saldırısına yapılınca, oraya soru işaretini koymamız gerekiyor. Bunu yaşam biçimine kaydırmanın hiçbir anlamı yok. Bunlar ülkemizi bölme operasyonundan zihin karıştırmaktan başka bir şey değil.
- En iğrenç istismar, Ortaköy saldırısında olduğu gibi, ölü bedenler üzerinden yapılmaya çalışılan istismardır. Bir kez daha söylüyorum, Türkiye'de kimsenin hayat biçimi, sistematik bir tehdit altında değildir. Buna asla müsaade etmeyiz. Buna 14 yıllık iktidarımız döneminde fırsat vermedik. Aksini iddia eden varsa, somut örnekleriyle bunu ortaya koymak mecburiyetindedir.
- Bölücü örgüte, dinimizi istismar eden FETÖ, DEAŞ gibi örgütlere fiili, yazılı, sözlü destek verenlere ne yapılıyorsa, mezhep ayrımcılığı veya hayat tarzı üzerinden milletimizin bir kesimini istiskal etmeye çalışanlara da aynı muamele yapılacaktır, bu böyle bilinmeli.
- Kimin yediğine içtiğine karışılmıştır soruyorum. Herkes gibi ben de tasvip etmediğim görüntüleri, ifadeleri eleştirmişimdir. Bunları da bireysel ifade özgürlüğümün sınırları dahilinde söylemişimdir ama asla temsil ettiğim kamu gücünü kullanarak, kimsenin hayat tarzına müdahale sayılabilecek bir yola başvurmadım. Bu yönde bir uygulamaya asla tevessül etmedim. Kurucusu olduğum siyasi partinin de bu yönde girişimi, adımı hiçbir zaman bu noktada olmamıştır.
- Hayatı, Türkiye'yi bir kesimin diğerleri üzerinde tahakküm kurduğu bir ülke haline getirmek isteyenlere karşı mücadeleyle geçmiş şahsımdan başka, farklı bir davranış bekleyenler daha çok beklerler. Çünkü biliyorum ki dünyadaki ve ülkemizdeki herkesin aynı hayat biçimine sahip olma mecburiyeti yoktur.
- Ezan okunmasına tahammül edemeyenlerin müezzinlerin üzerine yürümesi ne kadar yanlışsa, namaz kılmayanlara da baskı aynı şekilde yanlıştır.
- Türkiye bir hukuk devletidir. Hesap sormayı yaptırıma dönüştürecek tek merci hukutur. Kimse sokakta bunu kendi başına yapma hakkına sahip değildir.
- Suriye'de El Bab operasyonunu inşallah kısa sürede bitirecek şekilde yeni bir tertiplenmeye gidildi. İnşallah bu çok yakın bir zamanda hallolacak. Ardından Münbiç başta olmak üzere, terör örgütlerinin yuvalandığı diğer bölgeleri de temizlemekte kararlıyız.
- Rusya ile birlikte yürüttüğümüz Suriye'de kalıcı bir ateşkesin sağlanması ve ardından anlaşmazlıklara görüşmeler yoluyla siyasi çözüm aranması çalışmalarında umut verici gelişmeler var. Bu sürecin başarıyla neticelenip Suriyeli kardeşlerimizin yaşadıkları acıların ve uğradıkları mağduriyetlerin bir an önce sona ermesi en büyük temennimizdir.
- İçinden geçtiğimiz günler, 'döviz alınacak' değil 'döviz satılacak' günlerdir, bunu özellikle söylemek istiyorum. Hiçbir kriz sürdürülebilir değildir. Ülkemize yönelik saldırılar da aynı şekilde ilanihaye devam edecek değildir.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.