İşimiz 'devlet aklı'nı izlemek değil. Zira 'devlet aklı', ona hükmedenler ve savunanların kimliğine bakarak değişmez.
Türkiye, dünkü yazımda altını çizdiğim gibi, adeta doludizgin ve büyük bir iyimserlikle, geleceğe dönük umutlarla 21 Mart’a yani ‘Newroz’a yol alıyor. İstanbul’da dünkü coşkulu kutlamalar, 21 Mart’ta Diyarbakır’da nasıl bir ‘barış ve birlik festivali’ yaşanacağının ön habercisi gibiydi.
Tabii, bu yılın ‘Newroz’una eşlik edecek ve ‘barış umutları’nı yeşerten dramatik gelişme, Abdullah Öcalan’dan beklenen deklarasyon. Daha doğrusu, bu deklarasyonun, ‘ateşkesten ötede’ bir ‘çatışmasızlık’ ilanını; yani ‘sürekli bir ateşkesi’ ve Türk kamuoyunun asıl beklentisi olarak PKK’nın ‘sınır dışına çekilmesi’ni içermesi bekleniyor.
Eyüp Can, bugüne dek kendisini hiç yanıltmamış kaynaklarından aktararak, Öcalan’ın ‘geri çekilme sınırı’ olarak 16 Haziran tarihini belirteceğine dünkü yazısında yer verdi. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ise Ankara’da bir grup basın mensubuyla söyleşisinde 16 Haziran tarihini doğrulamayarak şu sözleri sarf etti:
“... 16 Haziran tarihiyle ilgili kesinlikle yanlış olduğunu söyleyebilirim. Bu işin mantığı yok. Nasıl çıkacaklar? Koşarak mı çıkacaklar? Ta Erzurum’da olan var. Hakkâri’de olan var. 16 Haziran’da çıkamayan ne olacak, kalacak mı? 17 Haziran’da kalmış mı olacak? Mutlaka bir takvim vardır ama bir gün koymak mantıklı değil.”
Can Dündar ise bu konuda “Öcalan’ın PKK’ya 16 Haziran’a kadar sınır dışına çekileceği haberleri üzerine görüştüğüm, Kürt hareketinin önde gelen bir ismi, temkinli konuştu” diye yazdı ve konuyu şöyle açtı:
Devamı için
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.