Amerikalıların elindeki bulgulara göre, Başşar Esad rejiminin Şam civarında 21 Ağustos’ta giriştiği kimyasal silah saldırısında hayatını kaybetmiş olanların sayısı 1429. Bu rakamın 426’sı çocuk. Bu bulgular olmasa Obama’nın Suriye’de parmağını oynatmaya niyeti yoktu.
Tam bir yıl önce 21 Ağustos’ta Suriye’de ‘kimyasal silah kullanımı’nı ‘kırmızı çizgi’ ilan etmiş olan ABD Başkanı Obama açısından gelinen nokta, ‘cevapsız bırakılamaz’ bir gelişmedir ve ABD, tek başına da kalsa –ki, İngiliz parlamentosundaki oylamadan sonra, Fransa’dan başka ABD’nin yanında yer alacak bir ‘operasyonel güç’ gözükmüyor- Suriye rejimine ‘vuracaktır.’ Şimdilik, görünen bu.
426’sı çocuk, 1429 kişinin ölümüyle sonuçlanmış bir ‘kimyasal silah kullanımı’nda ABD’nin ‘hiçbir şey yapmaması’ ve gelişmeyi kuru bir ‘kınamayla geçiştirmesi’ gibi bir seçenek olamaz. Uluslararası ilişkiler adı verilen disiplinde, dünyanın ‘tek süperdevleti’nin kendi ‘kırmızı çizgisi’nin böylesine çiğnenmesi karşısında, başında Obama gibi Ortadoğu’da Amerikan askeri harekâtlarına gönülsüz bir başkan bulunsa bile, ipe un sermesi gibi seçenek söz konusu değildir.
Obama, ‘sınırlı ve dar’ bir tepki üzerinde çalıştığını ifade etti. Bu, ayrı bir dert. Başkan’ın en hararetli destekçileri bile, ‘sınırlı’ da olsa müdahalenin sonuçlarının ‘sınırlı’ tutulabileceği konusunda kuşku duyuyorlar. Bir dizi ‘arzu edilmeyen sonucu’ (unintended consequences) önleyecek yeterli bir plan var mı? Başşar, ya ‘sınırlı’ müdahale üzerine, sırf ABD’yi ve müttefiklerini madara etmek için, tekrar kimyasal silah kullanır ya da çatışma bir sefer başladığında, İsrail ve Lübnan’ı da içine alacak şekilde yayılırsa, ABD ne yapacaktır?
Devamı için
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.