İsviçre'nin Montrö kentinde yapılan Cenevre 2 konferansının daha ilk gününde ciddi bir meşruiyet kaygısı ortaya çıkardı. Sert tartışmaların yaşandığı konferansta, taraflar birbirlerini suçladı. Geçiş hükümet kurma fikri vücut bulmadı. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve Rus mevkidaşı bu konferansın sürecin başlangıcı olduğunu kabul etti. Günlerce sürecek müzakerelerin bir "ateşkes" ile sınırlı kalacağı en iyimser beklenti olarak duruyor.
Batılı ülkeler, yanlarındaki dağınık ve bölünmüş Suriye Ulusal Koalisyonu ile birlikte Cenevre 2 konferansında bir geçiş hükümeti üzerinde anlaşma sağlamayı umuyordu. ABD, Fransa ve İngiltere, bu konferansın 30 Haziran 2012'de yapılan ilk Cenevre konferansının sonuç bildirgesi esas alınarak yapılmasını istedi. Cenevre 1, Şam yönetimi ve muhalefetin katılımı ile bir geçiş hükümeti kurulmasını öngörüyordu.
22 Ocak'ta Leman Gölü kıyısında yapılan Cenevre 2 konferansında taraflar aynı salonda bir araya gelmesine rağmen, birbirlerine sert suçlamalar yöneltti. Suriye delegasyonu, karşısındaki muhalefet lideri Ahmet Cerba'yı "hain" ve "ajan" olmakla suçladı. Heyet, Suriye Devlet Başkanı Başar El Esad'ın gitmeyeceğini de söyledi. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon başta Suriyeli iki delegasyon olmak üzere katılımcıları ölçülü dil kullanmaya ve Devlet adamları gibi davranmaya çağırdı.
LAVROV: SURİYE'YE DIŞARIDAN MODEL DAYATILIYOR
ABD ile birlikte konferansa öncülük eden Rusya'nın Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, oyuna girdiğinde "Önemli olan süreci başlatmaktır" dedi. Lavrov, kuru ve keskin bir dille Suriye muhalefeti ve Batılı hamilerini eleştirdi. Başar El Esad rejiminin ihlallerini kınayan herhangi bir ifade kullanmaktan kaçınan Lavrov, açık bir dille silahlı grupların temel sponsoru olan Körfez ülkeleri ile ABD'yi "Suriye'ye kendi modellerini dışarıdan dayatmaya çalışanlar" olarak eleştirdi.
Lavrov, Suriye muhalefetinin meşruiyetini de açık bir şekilde tartışmaya açarak, muhalefetin bazı gruplarının burada temsil edilmediğini hatırlattı. Lavrov, "Umarım temsil edilecekler" diye ekledi. Lavrov daha sonra konferansın resmi gündemine geçerek, bugün acil olanın Suriye'nin "uluslararası terörizmin arka üssü" olmasını engellemek olduğunu belirtti.
KERRY: UZUN VE ZORLU BİR SÜRECİN BAŞLANGICI
Lavrov'un ardından söz alan Kerry de tersine muhalefeti savundu ve rejimi eleştirdi. Kerry, Suriye Ulusal Koalisyon'un konferansa katılarak gösterdiği "cesareti" selamlarken, konferansın temel çerçevesini yeniden çizdi: Başar El Esad'ın gidişi. Kerry, "Kendi halkı üzerinde sert bir baskı yürüten bir kişinin yeniden yönetmen meşruiyetini kazanabilmesi öngörülemez. Bir ülkeyi yönetme hakkı işkence, varil bombaları ve Scud füzeleri ile gelmez. Halkın rızası ile gelir" dedi.
Diğer bir çok konuşmacının aksine Kerry, bu toplantında n hızlı sonuçlar beklemenin yanılsama olduğunu ifade ederek, "Bu toplantı uzun ve zorlu bir sürecin başlangıcıdır" diye vurguladı.
MUALLİM: KÖRFEZ ÜLKELERİ ORTAÇAĞ UYGULAMALARI İLE DERS VEREMEZ!
Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, muhalefetin sponsorları olan Batılı ülkeler ile Arap ülkelerine sert eleştirilerde bulunarak, "terörizmi ihraç etmek" ve "ellerinde Suriyelilerin kanı olmakla" suçladı. Petro-doların uluslararası medyayı yalan haberler için beslediği ve Suriye'ye paralı askerler gönderdiği tepkisinde bulunan Muallim, Arap-Fars Körfezi monarşilerinin "Ortaçağ uygulamaları ve cehaletleri ile demokrasi dersi veremeyeceğini" söyledi. Muallim, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a da ağır suçlamalar yönelterek, "teröristlerin" bu hükümet tarafından Suriye'ye gönderildiğini söyledi. Konuşma süresini aştığı için BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon tarafından müdahale edilen Muallim, bu talebe uymayarak "Siz New York'ta, ben Suriye'de ikamet ediyorum. İstediğim gibi konuşma hakkım vardır" dedi ve 20 dakika daha süre istedi. Muallim, konuşmasını Batılı ülkelerden "terörizme karşı" mücadele için yardım istedi.
Ardından konuşan Suriye Ulusal Koalisyonu Başkanı Ahmed Cerba, Suriye rejiminin suçlarından bahsederek, cezaevlerini "Nazi toplama kamplarına" benzetti. Cerba, rejimi El Kaideli grupların işinin kolaylaştırmakla da suçlarken, konferansın resmi gündemi olan tam yetkili bir geçiş hükümetinin kurulmasını istedi. Cerba, böyle bir hükümette de Esad'ın oynayacağı bir rol olmadığını söyledi.
Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, Montreux'deki konferansta somut tedbirler alınması çağrısında bulunarak, bir veya birden fazla ateşkesler yapılmasını ve insani bir koridor açılmasını istedi. Fabius, bu toplantının Suriye üzerine genel bir tartışma yürütme amacında olmadığını, bir geçiş hükümeti ile sonuçlanacak siyasi bir anlaşma arayışı olduğunu ifade etti.
DOĞRUDAN GÖRÜŞMELER BAŞLIYOR
Tarafların bir araya geldiği toplantının basına açık ilk gününde bir geçiş hükümeti talebi bir niyet olarak kaldı. BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon esas zorlu çalışmanın Cuma günü başlayacağını söyledi. 24 Ocak'ta taraflar müzakere masalarında bir araya gelecekler. Doğrudan görüşmelerin yaklaşık bir hafta sürmesi bekleniyor. Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bir mola ardından, müzakerelerde ikinci aşamanın başlayacağını söyledi.
KONFERANSIN BAŞARISI BİR ATEŞKESLE SINIRLI KALABİLİR
Doğrudan görüşmelerin bir ateşkesle sonuçlanması beklentisi var. Siyasi gözlemciler uluslararası konferansın "başarısı"nın da bir ateşkesle sınırlı kalacağını düşünüyor. Ancak bu ateşkesin de alanda ne kadar etkili olacağı soru işaretler taşıyor. Zira, silahlı grupların büyük bölümü siyasi muhalefete göre hareket etmiyor. Bununla birlikte El Kaideli grupların varlığı sözkonusu.
KONFERANSIN TEMSİLİYET VE MEŞUİYET SORUNU
Suriye muhalefetinin uluslararası desteğe rağmen Suriye'deki halkları ve silahlı grupları temsil gücü gösterememesi, gerçek bir meşruiyet sorunu ortaya çıkarıyor. Kürtlerin konferansa davet edilmemesi, en büyük eksiklik olarak öne çıkıyor. Bu durum konferansı bir bütün olarak gerçek bir çözümden uzaklaştırıyor ve konferansın niyetleri konusunda da şüphe uyandırıyor.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.