Zaman yazarı Hüseyin Gülerce'nin "Ergenekon güç toplarken..." başlıklı yazısı...
Ergenekon güç toplarken...
Vesayet rejimini ve onun darbeler için kaos hazırlayıcı yapılanması Ergenekon'u hafife alanlar fena yanılırlar.
Şu anda Ergenekon, üç cephede birden güç toplama hamlesi başlattı. Hrant Dink davası kararına tepki, Sivas katliamı davası kararına tepki ve Nedim Şener ile Ahmet Şık'ın tahliyeleri üzerlerinden kamuoyu oluşturma... Ergenekon'un ne olduğunu, mahkemelerce kabul edilen iddianameden hatırlatalım:
"Ergenekon silahlı terör örgütünün yönetici kadrolarının, toplumda ve devlet kademelerinde önemli görev ve mevkilerde bulunmuş kişilerden oluştuğu, amaçlarına ulaşmak için gerekli silah ve mühimmatı ve diğer malzemeleri kolaylıkla temin edebildikleri, devletin çok gizli belgelerini kolaylıkla ele geçirdikleri... Danıştay suikastını gerçekleştirdiği... Toplumda saygınlığı olan kanaat önderleri ve dinî liderlere yönelik suikast planları ve silahlarla birlikte yakalandıkları... Medyayı kullanarak örgüt kararları doğrultusunda kamuoyu oluşturdukları, nihai olarak TSK içerisinde kendilerine destek vereceklerini umdukları kişilerin yardımları ile yürütme ve yasama organlarını ortadan kaldırmaya teşebbüs ettikleri, 2003-2004'te hazırladıkları darbe planlarını uygulamaya koydukları anlaşılmıştır..."
Ergenekon denilen derin yapılanmanın, bugün en büyük numarası, kamuoyunu etkilemektir. Kontrollerindeki medya vasıtasıyla gerçeklerin tersyüz edilmesi, hukuksuzlukların üzerine şal örtülmesi ve hakikatlerin perdelenmesi için büyük çaba sarf ediliyor. Bu numarayı Susurluk'ta başarı ile gerçekleştirdiler. Derin devlet Susurluk'taki kazada, yakayı çok fena ele vermişti. Üzerine biraz gidilince, vesayetin yönlendirdiği sivil toplum örgütleri ve medya devreye girdi. Devletteki kirlenmişliğine karşı başlatılan kampanya, bir anda "şeriat" tehlikesini ve irtica tehdidini hedef alan bir laiklik gösterisine dönüşüverdi. Fatura Erbakan'ın başında olduğu hükümete kesildi ve 28 Şubat sürecine, iyi bir malzeme haline getirildi.
Aynı abra kadabra numarası ile şimdi Ergenekon davaları itibarsızlaştırılmaya ve Dink cinayetinin, Sivas katliamının faturası AK Parti hükümetine kesilmeye çalışılıyor.
Hatırlayınız, şaşırtıcı ilk gösteri Hrant Dink cinayetiyle ilgili "örgüt var ama delil yok" diyen mahkeme kararının protesto gösterileri sırasında yapıldı. Ergenekoncu bilinen gazeteciler ve yazarlar, kalabalığın içinde boy gösterdiler. Katilleri Ergenekon'da aranan Hrant'ın cenazesinde bunların ne işi vardı? Cevabı Dink'in en yakın arkadaşı Etyen Mahçupyan verdi. (Hrant'ın Arkadaşları, 2 Şubat 2012 ve Hrant'ın Parazitleri 5 Şubat 2012 Zaman.)
"Hrant, Ergenekon sürecini her boyutuyla iliklerinde hissediyordu. Hrant'ın sahiplenilmesi, hükümet karşıtı marazi laikliğin 'sol' kisvesi altında yeniden üretilmesine vesile oldu. Hrant'ın öldürülmesi, onu kendisi olmaktan çıkararak kullanılabilir bir malzeme haline getirdi. İkinci aşamada ise devlet, bugünkü hükümetle yer değiştiriyor ve özgürlük mücadelesinin ekseni, AKP karşıtlığı olarak kurgulanırken, devlet de Ergenekon davalarının itibarsızlaştırılması sayesinde ihya edilmeye çalışılıyor..."
Beş sanık için Sivas davasının zaman aşımına uğramasındaki protestolar da böyleydi. Sol gösteri, bazı Alevi derneklerinin de desteğiyle, Sivas katliamının özünü, Ergenekon'dan kaçırma numarasına dönüşüverdi. Madımak Oteli'nde 37 kişi göz göre göre yakıldı. 7 saat boyunca hiçbir güvenlik müdahalesi yapılmadı. En başta dönemin valisi, 6 bin askeri bekleten tugay komutanı, Genelkurmay, başbakan, başbakan yardımcısı, ihmal ve görev kusurundan sorumludur. Bu sorumluluk, Maraş olayları, Çorum olayları, Gazi Mahallesi olayları için de geçerlidir.
Sivas katliamı için yeniden bir dava açılması gerekirken, faturayı AK Parti'ye kesmeye çalışmak, düpedüz Ergenekon perdelemesi yapmaktır. Demokratikleşme cephesini birbirine düşürme oyunlarına paralel giden bu numaralara karşı aman dikkat...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.