• BIST 9356.69
  • Altın 3931.948
  • Dolar 38.0546
  • Euro 43.2864
  • İstanbul 8 °C
  • Diyarbakır 13 °C
  • Ankara 2 °C
  • İzmir 14 °C
  • Berlin 11 °C

Burkay: PKK’nin silah bırakmasını öteden beri istedik

Burkay: PKK’nin silah bırakmasını öteden beri istedik
'Hem federal, hem de otonom biçimler, dil, kültür, etnik yapı bakımından çok renkli olan ülkelerde bir arada yaşama biçimleridir.'

HAK-PAR Genel Başkanı Kemal Burkay, 6 Haziran perşembe günü, İstanbul-Şişli’de Mülkiyeliler Birliği Lokali’nde Çözüm süreci ve Federalizm üzerine bir konferans verdi.  

Burkay, konuşmasının başında konukları selamlayarak şöyle dedi: “Son günlerde gündem hızla değişti ve kamuoyu bazı yeni konularla, özellikle de Taksim Gezi Parkı sorununun yarattığı olaylarla meşgul. Gezi Parkı’ndaki yeni düzenlemeye yönelik tepkiler, ülke çapında günlerdir süren gösterilere dönüştü. ‘Federal çözüm’ konulu bu toplantımız ise önceden düzenlenmişti. Bu nedenle bugün güncel olan son olayları değil, çözüm sürecini ve bununla ilgili olarak federalizmi konuşacağız.” 

Burkay daha sonra, 30 yıllık çatışma ortamının bir an önce sona ermesini, bu kapsamda silahların susmasını ve PKK’nin silah bırakmasını öteden beri istediklerini, ama salt bunun çözümü ve barışı sağlamaya yetmeyeceğini söyleyerek şöyle devam etti: Kürt sorunu PKK ile ve onun silahları ile başlamadı. Bu, daha 19 Yüzyıl başında gündeme giren ve çözüm bulamadığı için büyüyerek bugüne kadar gelen eski bir sorun. Silahların susması elbet önemlidir. Ama asıl gerekli olan Kürt sorununa adil bir çözüm bulmaktır. Bu da ancak Kürt halkının tüm temel haklarını tanıyarak, eşitlik temelinde yeni bir siyasi ve idari yapılanmayla mümkün olur. 

“Kürt sorunu etnik, bundan da öte ulusal bir sorundur. Böyle bir sorunla karşılaşan ilk ülke Türkiye değil. Bu tür sorunların çözümü ile ilgili olarak dünyada yüzlerce örnek var. Onlara bakıp kendi ülkemizin koşullarına, halkın taleplerine uygun bir çözüm bulmamız gerek. Bizce bu federalizmdir. 

“Federalizm veya otonomi dendiği zaman bu ülkede birtakım siyasiler ve aydınlar da içinde, bunu ‘bölünme’, ya da ‘ayrılma’ diye anlıyorlar. Oysa hem federal, hem de otonom biçimler, dil, kültür, etnik yapı bakımından çok renkli olan ülkelerde bir arada yaşamanın biçimleridir. Dünyada bu türden onlarca örnek var.” 

Burkay, federalizmin hem etnik bakımdan farklı bölgelere kendi kendini yönetim olanağı sağlayarak etnik sorunları barışçı biçimde çözdüğünü, hem de ekonomi, kültür, eğitim, sağlık, yerel güvenlik gibi birçok işi yerel plandaki yönetim organlarına aktararak devleti hantallıktan kurtardığını ve ülkeyi demokratikleştirdiğini, yerel planda yurttaşları söz ve karar sahibi yaptığını anlattı. 

Burkay, daha sonra Batı’dan, Avrupa, Amerika ve Asya ülkelerinden örnekler verdi. İsviçre, Belçika, Federal Almanya, Rusya Federasyonu, ABD, Kanada, Çin ve Hindistan’daki federal yapılanmaya değindi . İsviçre’nin 26 kantondan oluştuğunu ve üç resmi dili (Fransızca, Almanca, İtalyanca) bulunduğunu söyledi. Belçika’nın üç federe cumhuriyetten (Valon Bölgesi, Flaman Bölgesi ve başkent Brüksel), Rusya’nın 83 bölgeden (Eşit haklara sahip, yerel dilin de resmi dil olduğu 21 federe cumhuriyet, 46 otonom bölge vb…) oluştuğunu anlattı. Burkay daha sonra bu ülkelerde federal biçim ve uygulamaların birbirinin tıpkısı olmadığını belirterek şöyle dedi: 

“Elbet Federal sistemi seçmiş pek çok ülkede siyasi ve idari yapılanma bir birinin tıpkısı değil. Ama ortak özellikleri şudur: Yasama, yürütme ve yargı yetkileri üst plandaki federal organlarla, yerel yönetim organları arasında, anayasaya uygun biçimde bölüşülmüştür. Hem ülkenin tümünü kapsayan ve ülke geneli için yasalar çıkaran bir federal parlamento, yürütme işini yapan hükümet ve yargı organları var, hem de yerel birimler planında benzer görevleri yapan seçimle gelmiş bir parlamento, hükümet ve yargı organları var. Yerel dil aynı zamanda eğitim dili ve resmi dil.” 

Burkay bunların yanı sıra, üstelik doğrudan Kürt sorununun çözümüne somut bir örnek teşkil eden Irak örneğini verdi, 2005’te kabul edilen Irak Anayasa’nın bazı maddelerini okuyarak bu ülkede Kürdistan Federe Bölgesi’nin statüsünü anlattı. 

Burkay, Dünyadaki bunca uygulamaya rağmen Türkiye’de federalizm ve otonomi (özerk) yönetim biçimleri konusunda duyulan korku ve kaygının şaşırtıcı olduğunu belirterek şöyle dedi: “Türkiye’nin siyaset adamları bunu bilmezler mi? Bilmemeleri olanaksız. Öyleyse neden böylesi gerçekçi bir çözüme, demokratikleşmeye karşı bunca direniyorlar? Bu tutuculuktan, değişime karşı çıkmaktan başka bir şey değil. 19. Yüzyılda ve 20. Yüzyılın başlarında Osmanlı’daki yenilenme ve reform çabalarına karşı çıkanlar “Din elden gidiyor” diye fetva verir, sokağa dökülürlerdi. Şimdi ise bazıları, Kürt halkının haklarının tanınmasına ve diğer özgürleşme ve demokratikleşme adımlarına, bu türden önerilere karşı, “Türklük elden gidiyor!” diye haykırıp, bayraklarını kapıp sokağa dökülüyorlar. Sonuçta aynı durum, yani değişime karşı çıkma, kendi kabuğundan çıkamama söz konusu. Oysa Kürtlerin haklarının tanınmasıyla Türkler bir şey kaybedecek değil. Tam tersine toplum, geçmişten kalan gereksiz korkularından ve ayak bağlarından kurtulacak, her bakımdan demokratikleşecek, önü açılacak.” 

Burkay bu konularda, ön saflardaki politikacıların, iktidar ve muhalefet olarak görevlerini yapmadıklarını belirterek şöyle dedi: “Sorumlu mevkideki politikacılar bu konuda ne yazık ki halkın ilerisinde değiller, tersine gerisindeler ve korku pompalıyorlar. Şu anda yeni ve çağdaş bir anayasanın yapılması gündemde. Gerek iktidara, gerek ana muhalefete düşen gerçekten demokratik bir anayasa için çaba göstermeleridir. Herkesi kucaklayacak yeni bir vatandaşlık tanımı, anadilde eğitim ve ademi merkeziyetçi bir yapılanma yeni anayasanın demokratik olmasının olmazsa olmazları arasındadır. Kürt sorununun çözümü ise federal bir yapılanmayla mümkündür.” 

Burkay daha sonra izleyicilerden gelen soruları cevaplandırdı. Alevi derneklerinden gelen konukların bir sorusu üzerine, Alevi kitlesinin haklı taleplerinin karşılanması gerektiğini söyledi ve partisinin bu konudaki görüş ve önerilerini anlattı, gerçek bir laikliği savunduklarını söyledi. Son olarak 3. Köprüye Yavuz Selim’in adının konmasını yanlış bulduklarını ekledi. 

Başka bir izleyicinin Gezi Parkı konusundaki sorusuna da, bu konuda hükümetin tutumunu, çevreci grupların barışçı gösterilerine karşı şiddet kullanılmasını yanlış bulduklarını ve bunun olayların büyüyüp yayılmasına, yer yer çığırından çıkmasına yol açtığını söyledi.

  • Yorumlar 7
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • Sabri Ayçiçek09 Haziran 2013 Pazar 13:25Adem-i merkeziyetçilik şart...

      Ülkemizdeki hantal idari yapının düzeltilmesi ve seçen ile seçilen arasında "yatay" bir ilişkinin kurulması-Bir tür yönetişimdir bu.-için "adem-i merkeziyetçilik" şarttır lakin her merkezin yokluğu da federasyon değildir. Sayın Burkay, Türkiye'yi "okumakta" yanılmakta ve belli "etnik" yapıların sanki bir coğrafya ya da alanda toplandığını düşünmektedir. Oysa bu demografik olarak doğru olmayıp,"federasyon" gerçekçi durmamaktadır. İstanbul'un en çok Kürt nüfusuna sahip şehir olması, "federasyon" talebiyle açıklanacak/değerlendirmesi yapılacak durum değildir.

      Yanıtla (0) (0)
    • zapata09 Haziran 2013 Pazar 18:32hergün kemal beyi görmek isteriz

      kemal bey olmasa vay ülkemizin haline zira hak-parli gencleri zaptetmek zorlasmakta ve illa en az federasyon olmasa sosyalist kurdistan talep etmekteler. akp bu taleplere daha ne kadar kulak tikayacak bilemiyoruz. kemal bey sen gizli pkklimisin ney aylayamadik. pkkyi ne yapacaksin sen kendinden bahset taleplerini akp`ye söyle. site yetkililerindede istegimiz her gün kemal beyin demeclerinde bir tutam yayinlarsaniz seviniriz.

      Yanıtla (0) (0)
    • Özgür Devrim09 Haziran 2013 Pazar 23:38merak ediyorum

      Kemal Burkayi cok uzun zamandir taniyorum.Ama bir konu hakkinda tüm bellegimi ve hafizami gözden gecirip, acaba Burkay bunca Zaman icinde devlete karsi her hangi bir elestiri, öneri, yapilan pollitikalari Kabul etmeme gibi bir yaklasimi oldumu diye düsündüm. Cevap hayir oldu. Kemal Burkay bugüne Kadar hic bir sekilde devlete en Kücük bir elestiri dahi yapmis bir Adam degil. Ama sura PKK ve BDP ye gelince o yasli haliyle bir pantere dönüsüp en agir sözler sarfedebiliyor

      Yanıtla (0) (0)
    • mamoste10 Haziran 2013 Pazartesi 00:55ilke haber e

      sn ilke haber neden se Öcalanın haberini verdiğinde altında yorum vermiyor, bu taraflı bir tutum değilmi, Burkay ın haberlerini verirken bazı pkk liler in herzamanki gibi saygısızca ve de cahilce ,saldıracağı belli. Öcalanın yazılarının altına da yorum alacak yüreğiniz olsun. çünkü öcalan pkk lideri. kürtlerin değil...


      Yanıtla (0) (0)
    • rengwano10 Haziran 2013 Pazartesi 01:00gerçekçi olanı sen söyle...

      diğer halklar gibi kürtlerinde hakları pazarlık konusu edilemez , ne bir eksigini istiyoruz ne bir fazlasını ne de başkasının haklarında gözümüz var biz bizim olanı istiyoruz kürtlerde diğer haklar gibi kendi kendilerini yönetmelidirler doğru olanda sağlıklı olanda budur. bu da demokratik özerklik değildir. kürt sorunu ulusal bir sorundur. sorunumuz idari yapılanma da degildir bir halkı var eden değerler neyse o dur avrupada 200 bin nüfustan az onlarca ülke var nüfusu 1 milyon olmayan bizim nüfusumuz 50 milyondan fazlakürdistan koşullarında en gerçekçi çözüm de federal kürdistandır . tşk burkay

      Yanıtla (0) (0)
    • Hasan Ay10 Haziran 2013 Pazartesi 16:08"El insaf yani!" -

      Sn. Kemal BURKAY´in hukumete hic elestiri getirmedigine cevap olarak, sn.BURKAY´in, www.dengekurdistan.nu´da ki "Reyhanli, Icki yasagi, Geszi Park ve Yavuz Selim..." baslikli yazisini okumalarini tavsiye ederim. Gormek, duymak istemeye elbette fazla soylenecek laf´da olmaz. Sn. BURKAY´in deyisiyle "El insaf yani!.

      Yanıtla (0) (0)
    • Özgür Devrim10 Haziran 2013 Pazartesi 19:05güldürükcü

      Sayin Kemal Burkay, eski Babil mitolojisindeki ana tanrica Tiamata benziyor. Tanrica Tiamatda yillarca uyudugu uykudan uyanip, bazi gürültülerden rahatsiz oldugunu söylemis ve esinden bu gürültüye müdahale etmesini istemisti. Sayin Kemal Burkayda yaklasik 30 yillik bir avrupa uykusundan uyanip "Kürdistana federasyon istiyoruz"diyor. 20 yasindaki gencecik delikanlilar memleket sevdasi icin can verirken Burkayin sesi cikmiyordu. Bugün Sayin Burkayin özgürce "federasyon istiyoruz"diyebilmesi icin acaba kac tane PKK li gerillanin can veridigini biliyor mu?

      Yanıtla (0) (0)
Diğer Haberler
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89