Hastalıkların koruyucu sağlık hizmetlerinin gerilediği bir dönemde hortlaması, aile hekimliği uygulaması ile ilgili soruları da yeniden gündeme getirdi.
Bir süredir İstanbul’da, kızamık salgını olup olmadığı tartışılıyor. Yılbaşından bu yana 25 vakanın görüldüğü İstanbul’da İl Sağlık Müdürlüğü, doktorları ve halkı uyarırken, Sağlık Bakanlığı, “salgın yok” dedi. Ülkemizde yılda ortalama 3-4 kızamık vakası görülürken sadece bir buçuk aylık bir dönemde 25 vaka görülmesi, “kızamık hortladı mı” sorusunu gündeme getirdi.
Kızamık hortladı mı?
Dün basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ilk vakanın, turistlere hizmet veren kuyumcuda çalışan bir kişi olduğunu söyledi. Hastaların tümünün yurtdışı kaynaklı virüsten etkilendiğini ifade eden Akdağ, daha önce "Türkiye'de kızamığın elimine edildiği, Avrupa'dan bulaşma olur diye korkuyoruz" açıklaması yaptığını hatırlattı. Hastalığın 1975 ile 1990 doğumlular arasında görüldüğünü, 1990 sonrasında doğanlarda vakaya rastlanmadığını söyleyen Akdağ, "Gerekirse 1975 ile 1990 arasında doğanları aşılayabiliriz" dedi.
Kızamık aşısının ilk dozunun bebekler 12 aylık olunca yapıldığını anımsatan Akdağ, bu yaş altındaki bebekler için risk oluşmaması amacıyla bölgelerde aile hekimlerinin uyarıldığını, gerekirse bu yerlerde 12. ayın altındaki bebeklere ilk doz aşının yapılabileceğini söyledi.
Önceki gün İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü 9-12 ay arası bebeklere tek doz aşısı uygulaması başlattı. Ancak aile hekimliğine geçilmesi ile birlikte on binlerce bebeğin tarama dışı kaldığı biliniyor.
Hastalığın çok hızlı bulaştığını açıklayan İl Sağlık Müdürlüğü, kızamığın kaynağıyla ilgili olarak, “Türkiye'de görülmeyen, yurt dışı kaynaklı virüs” tanımlamasını yaptı.
Kuş palazı bitmemiş miydi?
Kızamığın yanı sıra bir süre önce difterinin de ortaya çıkması, aşılamada sorun olabileceği yönünde kuşku yarattı. Ankara Tabip Odası’nın yaptığı basın açıklamasına göre Ankara - Etlik İhtisas Hastanesi’nde kardiomiyopati tanısı ile yatırılan ve tedavi gören Sevgi Yılmaz adlı 33 yaşındaki hasta, difteri (kuş palazı) nedeniyle 31 Ocak 2011’tarihinde öldü. Odadan yapılan açıklamaya göre; Sevgi Yılmaz’ın Hıfzıssıhha Enstitüsü’nde yapılan tetkiklerinde Türkiye’de 30-40 yıldır görülmeyen kuşpalazı( difteri) mikrobu tespit edildi. Yılmaz, difteri mikrobunun zehirinin (toksinlerinin) kalbini tutması nedeniyle yaşamını yitirdi.
Verem de mi hortladı?
Türkiye’de bir süredir hortladığı söylenen bir diğer hastalık da verem. Özellikle insanların beslenme koşullarındaki kötüleşme ve veremle savaşan kurumların birer ikişer kapatılmasının sorucu tekrar artan vakalar endişe veriyor. Elazığ Verem Savaş Dispanseri Başhekimi Dr. Kaan Bulut, Elazığ'da, 2007 yılında 140, 2008 yılında 119, 2009 yılında 129 hasta bulunurken 2010 yılında büyük bir değişme meydana gelerek hasta sayısının 230'a yükseldiğini belirtti. 2010 yılında Bursa’da 263 bin 942 kişinin verem hastalığı açısından tarandığını belirten Bursa İl Sağlık Müdürü Özkan Akan, yapılan taramalarda 657 yeni vaka tespit edildiğini, bu vakaların 546’sının doğrudan müşahede tedavisi altına alındığını anlattı.
Koruyucu sağlık hizmetine ne oldu?
İstanbul Tabip Odası (İTO) önceki gün düzenlediği basın toplantısı ile İstanbul’da Aile Hekimliği’ne geçilen 3 ayı değerlendirdi. İstanbul’da üç aydır devam eden Aile Hekimliği uygulamasının sonucunda 200 hekim, 50 hemşire istifa etti, Esenler’de 15, Bağcılar’da 28, Sultangazi’de 54 mahalle hekimsiz, sağlık ocaklarına 227 bin bebek kayıtlı iken, yeni sisteme kayıtlı bebek sayısı 70 bine düştü. Bu rakamlar özellikle koruyucu hekimlik konusunda zaten kötü olan tablonun daha da kötüleşmekte olduğunu ortaya koydu.
On binlerce insanı kapsamayan bir sağlık sistemi
İTO Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu ise Aile Hekimliği uygulamasının üçüncü ayına girildiği İstanbul’da kızamık salgını ile karşı karşıya kalınmasının dikkat çekici olduğunu belirtti. Bu salgının aile hekimliği ile doğrudan bir ilişkisini kurmadıklarını söyleyen Çerkezoğlu şunları kaydetti:
“Ancak son kızamık vakaları da göstermektedir ki 1. basamak şakaya gelmez. Koruyucu hekimlik şakaya gelmez. Burada yapacağınız sistem değişiklikleri, buraya yapacağınız müdahaleler toplum sağlığını öncelemeli, burada çalışanların iş güvencesini, motivasyonunu, ekip hizmetinin sürekliliğini önemsemeli.
Bu nedenle mevcut tabloda 3 ay sonrasında tek tek de olsa tam rakamları açıklanmamakla birlikte 6 yıl sonra İstanbul’da kızamık vakası rastladığımız, hekimlerden 200’e yakının istifa ettiği, hemşirelerin emekliliği geldiğinde gününde emekli olduğu, toplum sağlığı merkezindekilerin sürekli rotasyon, geçeci görev korkusuyla yaşadığı, bütün Aile sağlığı merkezlerinde gelecek kaygısının, kira derdini, su faturası, eleman çalıştırma kaygısının hat safhaya vardığı bir sistemden bahsediyoruz. Bu nedenle daha 3. ayında İstanbul’u kapsayamayan on binlerce nüfusu kapsayamayan bir sistem Aile Hekimliği."
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.