Abdullah Öcalan'ın mektubunu, çözüm süreci kapsamında Kandil'e götüren heyetteki isimlerden BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Ankara'ya dönüşünün ardından önemli açıklamalarda bulundu. İşte Demirtaş'ın açıklamaları...
ANKARA'YI ARADIK
TÜRKİYE'DE havalimanındayken, Kandil'in bombalandığını duyduk. Erbil temsilciliğimize sorduk; doğruladı. Kısa bir açıklama yaptık ve 'Bu koşullarda çalışmaları yürütmemiz zor' dedik. Federal Kürdistan'a indiğimizde bombalama devam ediyordu. Bu sırada Kandil haber gönderip, 'Heyetin güvenliği için görüşmeyi iptal ettik' dedi. Bu gelişme üzerine Federal Kürdistan'dan Ankara'yı aradık. Hükümet'e ulaşamadık ama haber gönderip bombalamanın durmasını istedik. Bu koşullarda görüşme yapmamızın mümkün olmadığını söyledik.
HEDEF KCK'LİLER Mİ?
BOMBALAMA durduktan saatler sonra Kandil, görüşmeyi yeniden kabul etti. Bir gün sonra da görüşme gerçekleşti. Dağa gittiğimizde, bombalanan yerlerin bizim Kandil ile buluşacağımız muhtemel alanlar olduğunu söylediler. Hedef biz değildik. Çünkü bizim henüz Süleymaniye'de olduğumuz biliniyordu. Bu durumda insanın aklına, 'Acaba bizimle buluşmaya gelecek üst düzey KCK yöneticileri imha mı edilmek istendi' sorusu geliyor. Kandil'dekiler de böyle yorumladı.
ÖCALAN'A DESTEK
KANDİL, gelişmeleri çok dikkatli izliyor. Hem kaygılı hem de güvensizler. Bu güvensizliğin nasıl aşılacağı konusunda ise çok fazla fikir sahibi değiller. Ama tümüyle Öcalan'ın arkasındalar. 'Ateşkes', 'geri çekilme', 'silahsızlanma' gibi konularda doğrudan temas isteniyor. Bunu birebir bize de söylediler. Kandil'in Öcalan'ın mektubuna yanıtı önümüzdeki hafta gelecek. Ama kesin tarih henüz belli değil. BDP'den bir heyet gidip alacak ve İmralı'ya götürecek. İmralı'ya gidişimiz Hükümet'in takdirine bağlı. Artık Öcalan'la Kandil arasında birebir görüşme aşamasına geçilmelidir. Kandil bu konuda, 'İmralı ile aramızda doğrudan bir temas olmazsa, örgütü ikna etmekte zorlanırız' dedi
REHİNELERİ HABUR'A BİZ GETİRECEĞİZ
* PKK'nın elindeki kişiler en geç haftaya çarşamba günü bırakılmış olacak. Bu konudaki teknik hazırlıklarımız ve temaslarımız sürüyor. Onları Habur'a kadar getirip teslim edeceğiz. Ondan sonrası devletin işi. Habur'a kadar gelişte güvenlik konusunda Kürdistan Federe Bölgesi'nden destek istedik.
* 'MUHABİR ÇALDI' DİYEMEYİZ: Biz, İmralı tutanaklarının 'sızdırılma' ifadesine katılmıyoruz. Gazetecinin kendisini suçlamak, 'muhabir çaldı' demek de ağır itham olur. Ancak, bizim özelimizden alınıp, irademiz dışında muhabire verilmiş olabilir. Belgedeki bir kısım şeyler de tahrif edilmiş, eklemeler çıkarmalar yapılarak, yayınlanmıştır. Parti içi soruşturmamız sürüyor.
* KIYAMET KOPMADI: Yayınlanan belgede, subjektif algılamalara yol açabilecek şeyler var, sıkıntımız bu. Ama kamuoyunda da bir kıyamet kopmadı. Tabii burada hükümetin de sürecin arkasında durmasının payı var.
* ULUDERE KAPANIR: Bu vahşi durumun sorumlusu hükümettir, devlettir. Ama bu trajik durumla, Uludere Komisyonu'nun raporu arasında dağlar kadar fark var. Komisyon raporuna göre en fazla 'görevi ihmal' yargılaması yapılıp olay kapanır. Ama savcı da aynı görüşte mi onu bilmiyoruz. (Akşam)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.