Trump'ın eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'ın kitabı 23 Haziran'da piyasaya çıkacak. Son günlerin gündem konusu olan kitapta Kürtler de yer alıyor.
Rudaw'ın haberine göre kitabın bir kısmında ABD ile Kürdistan Bölgesi, ABD öncülüğündeki IŞİD Karşıtı Uluslararası Koalisyon güçlerinin Rojava Özerk Yönetimiyle olan ilişkiler sayesinde Kürt meselesinin Beyaz Saray başta olmak üzere, Pentagon, Dışişleri Bakanlığı ve CIA’de konuşulmaya başlandığını dikkat çekiliyor.
Bolton kitabında, Donald Trump’ın, ABD güçlerinin Ortadoğu’da özelliklede Suriye’de kalıp kalmaması ve IŞİD ile mücadele konusundaki tutumuna yer veriyor:
“Trump bir Pazartesi günü ‘Kötü savaşlardan (Ortadoğu) çıkmak istiyorum. Bize düşman olan ülkeler için IŞİD milislerini öldürüyoruz’ dedi. Ben de Rusya, İran ve Esad’tan bahsettiğini zannettim. Oysa Trump Suriye’den bahsediyordu. Danışmanların bir kısmı ABD’nin tamamen çekilmesini daha doğru buluyor, bir kısmı bir süre daha kalınmasını istiyordu. Ancak Trump’ın daha farklı bir görüşü vardı; ‘Ben kalmak istemiyorum çünkü Kürtlerden hoşlanmıyorum. Onlar Irak’ta Araplardan, Suriye’de Türklerden kaçıyorlar. Ancak F-18’lerle çevrelerini bombalayarak korumaya aldığımızda kaçmıyorlar’ dedi. Sonra bana ne yapmamız gerektiğini sordu? Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ise Trump’ın hem kendisine hem de John Bolton’a zaman vermesi gerektiğini söyledi. Ancak kısa bir süre sonra Trump’ın ABD güçlerini Suriye’den çekeceği fikri netleşmişti.”
Kitabın diğer bir kısmında Irak ile Kürdistan Bölgesi arasında yaşanan olaylara dikkat çeken Bolton, “Cumartesi günü ayın 8’ydi. İran’ın desteklediği milis güçler ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği’ni Basra’daki Büyükelçiliğimize saldırdılar. İran ayrıca Erbil’de bulunan üslerimize füze saldırısı düzenledi” diye yazıypr.
Geçtiğimiz yıllarda Donald Trump ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan birkaç kez bir araya geldi. Bunlardan bir de 2018 yılında düzenlenen G-20 Zirvesi'ydi. Kitabında Trump-Erdoğan görüşmesine ilişkin bilgilere yer veren Bolton, görüşmede birkaç önemli mesele hakkında konuşulduğunu belirtiyor.
Erdoğan, Kürt savaşçılar ve Rojava Özerk yönetimi hakkında Trump’a şikâyetlerini aktarmıştı.
Bolton konu hakkında şunlara dikkat çekiyor:
“Görüşme, IŞİD’e karşı büyük bir kazanım elde edildiği bir zamanda gerçekleşti ki Beşar Esad da Suriye’nin bir kısmını yeninden kontrol etmeyi başlamıştı. Diğer yandan Avrupa ülkeleri Türkiye’nin ‘Suriye’nin kuzeyine yönelik yani Fırat’ın doğusuna yapacağı olası bir operasyondan kaygılarını dile getirmişti. Bu bölge Türkiye’nin güneyi ve Irak’ın doğusunu kapsayan bir üçgende bulunuyor. Söz konusu bölgeler Suriyeli muhalif güçlerin kontrolünde bulunuyor ve Kürtler savaşçılar muhalif güçlerin çoğunluğunu oluşturuyor. O dönemde IŞİD ile mücadele için binlerce ABD’li asker de yardım gücü olarak faaliyet yürütüyordu.”
John Boltun kitabında şöyle devam ediyor:
“Erdoğan IŞİD’in yok edilmesini istediği bir tutum sergiliyordu ancak onun gerçek düşmanı Kürtlerdi. Erdoğan Kürtlerin PKK’yi desteklediğini düşünüyordu, bunun için de bazı gerekçeler öne sürüyordu. ABD uzun yıllar önce PKK’yi terör örgütleri listesine almıştı. Suriyeli Kürtlerin çoğu IŞİD’e karşı mücadele ediyorlardı. Ancak Tahran’ın dikkati gelecekte yapılacak bir savaştaydı. Yani IŞİD’in ortadan kaldırılmasından sonra. IŞİD’in kontrolündeki bölgelerde hâkimiyet kaybettikçe İran’ın kontrolü arttığı görüldü. Bu durum Amerika’yı bir grup müttefikle kalmasına itti. ABD uzun yıllar boyunca Kürtlerin daha fazla hâkimiyete kavuşmaları ve hata Irak’ta Kürtlerin bağımsızlığını destekledi. Ancak bir Kürt devletinin oluşması mevcut devletlerin sınırlarının değişmesini gerekli kılıyor. Bu karmaşık bir durum. Kürtlerin bize karşı vefasını gözlemlemiş olduk. Kürtler bizimle omuz omuza IŞİD ile savaştı. ABD’nin Kürtlere sırt çevirmesi sadece onlara karşı bir vefasızlık anlamına gelmeyeceği gibi dünya genelinde de tepkilere yol açacaktır. Ayrıca müttefikleri bir çatı altına buşuşturmak durumu zorlaştıracak.”
Bolton, 14 Aralık’ta Erdoğan ile Trump arasındaki telefon görüşmesine ilişkin, “Telefon görüşmesi önce başkan Trump’a önemli bilgiler verdim. O da bana, ‘oradan çıkmamız lazım’ dedi. Bu konunun böyle açıkça Erdoğan’a söylemesinden endişe duyuyordum. Erdoğan ile Trump görüşmede bir çok konu hakkında konuştu, bunlardan biri de Suriye meselesiydi” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Erdoğan, YPG’ye verilen eğitimden endişe duyduğunu aktarmış Trump’ın Suriye meselesindeki askeri ve siyasi tutumlarında farklılık gözlemlendiğini ifade etmişti. Bunlar kafasında soru işareti oluşmasına neden oldu. Erdoğan, ‘Türkiye hem PKK hem de IŞİD’den kurtulmak istiyor’ demişti. PKK derken Kürt savaşçılardan bahsediyordu. Trump ise Türkiye’nin IŞİD’e karşı mücadeleye başlaması halinde Suriye’yi bırakmaya hazır olduklarını söyledi. Trump, ABD güçlerinin Suriye’den çekilebileceğin ve kalan savaşı Türkiye’ye devredebileceğini söyledi. Erdoğan bu konuda söz verdi ancak lojistik desteğe de ihtyaç duydyuklarının altını çizdi. Trump ise Erdoğan’a, ABD’ni Suriye’den çekilmesiyle ilgili bir plan üzerinde çalışacaklarını ve bundan sonra IŞİD savaşını Türkiye’ye devredeceğini söyledi. Erdoğan ise Trump’a teşekkür ederek ‘praktik bir başkan’ diyerek övdü. Bir süre sonra Trump, IŞİD savaşında başarı elde ettiklerini ve Suriye’deki görevlerinin sona erdiğini dolayısıya çekilme zamanı geldiğini belirtecek bir açıklama yayımlanması gerektiğini söyledi. Bu konu hakkında Savunma Bakanı James Mates’i aradım hoşnut olmadığını belirtti.”
John Bolton, ABD güçlerinin Suriye’den çekilmesi kararıyla ilgili şunları belirtiyor:
“Bu benim için ciddi bir sorundu, kanaatimce ABD güçlerinin Suriye’den çekilmesi büyük bir hataydı. Özellikle de küresel tehdit haline gelen IŞİD ve İran’ın tehditlerinin arttığı bir dönemde. Haziran ayında Pompeo ve Mates ile görüşmeler gerçekleştirdik ve ABD’nin Suriye’de inişli çıkışlı politikalarından uzaklaşması gerektiğini vurguladım. Çünkü her seferinde ülkedeki bir kente bakıyorduk, örneğin Minbic ve İdlib. Büyük tabloya bakmamız gerektiğini savunuyordum. IŞİD’in kontrolündeki sınırların çoğu geri alınmıştı ve genel tablo dediğim İran’ı durdurmaktı. ABD Kürtleri desteklemekten vaz geçerse ya Esad ile ittifak yapmaya gidecekler ya da tek başlarına Türkiye’ye karşı savaşacaklar. Böylece Kürtler değirmenin taşları olan Erdoğan ile Esad’ın arasında sıkışıp kalacak. Bu nedenle ne yapacağımızı sorguladık?”
18 Aralık’ta ABD Savunma Bakanı Mates, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford, ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Dan Coats, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü Gina Haspel, Dişişleri Bakanı Mike Pompeo ile Pentagon’da bir araya geldikleri anlatan Bolton, o görüşmeyi ve sonrasında konuşulanları şöyle yazıyor:
“Mates, Dunford, Pompeo ve ben, müttefiklerimize beklenmedik olaylar için hazırlık yapmaları için kendileriyle irtibata geçmemiz gerektiği yönünde anlaşmaya vardık. Ancak hiçbir destek sinyali alamadık. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un danışmanlarından Philippe Etienne, Macron’un Trump’la konuşacağını söyledi. Bu tutum beni şaşırtmıştı. Diğer tepkiler de, Fransa’nın tepkisi de beklenmedikti. Aynı günün öğlen saatlerinde Beyaz Saray’a gittim Macron Başkan Trump’la telefon görüşmesi gerçekleştirdi ve durumdan hoşnut olmadığını dile getirdi. Trump, Macron’a şöyle yanıt verdi, ‘IŞİD ile savaşımız sona ermiş geri kalanlarla Türkiye mücadele edecek’. Macron ise Trump’a, Türkiye’nin amacının Kürtlere saldırmak olduğunu IŞİD ile pazarlığa oturmak istediğini söyledi. Fransa Cumhurbaşkanı Macron, ABD güçlerinin Suriye’den çekilmemesi için ricada bulundu ve kendisine, ‘Yakın bir sürede başaracağız, bu nedenle süreci tamamlamamız gerekiyor’ dedi. Trump bir kez daha danışmanlarıyla görüşmeyi kabul etti. Trump bana Macron’un ekibiyle görüşeceğini, Mates ve Dunford’un da kendi mevkidaşlarıyla görüşmesi gerektiğini söyledi. James Mates, görüştüğü Fransa Savunma Bakanı Florence Parly’nin Trump’ın kararından hoşnut olmadığını aktardı. İsrail’in ABD Büyükelçisi Ron Dermer, Trump yönetiminin en kötü dönemini geçirdiğini söyledi.”
Kongre’nin Cumhuriyetçi üyelerinin Suriye’den çekilme meselesine karşı olduklarını ancak Demokratların bu konuda çekimser olduklarını yazan Bolton devamında şöyle diyor:
“Trump Erdoğan’la konuşmaya ve iki hususu kendisine iletmeye karar verdi. Birincisi hiçbir Amerika askerine Suriye’de saldırmayacağını taahhüt etmesini, ikincisi ise Kürtlere değil de IŞİD’e karşı operasyon düzenlemesi gerektiğinin sözünü aldı. Çünkü çok sayıda Amerikalı Kürtleri seviyor. Kürtler yıllardır omuz omuz bizimle IŞİD’e karşı savaştı. Trump Erdoğan’a Türkiye’nin Kürtlerle birlikte IŞİD’e karşı savaşmaları gerektiğini söyledi. Daha sonra Trump, Türkiye ile daha fazla ticaret bağlantıları kurmaya karar verdi. Erdoğan ise Kürtleri sevdiğini Kürtlerin de kendisini sevdiğini ancak PYD/PKK/YPG’nin Kürtleri kötü kullandıklarını ve Kürtleri temsil etmediklerini söyledi.”
Bolton kitabının 184’üncü sayfasında şunlara dikkat çekiyor:
“General Paul LaCamera şu soruyu sordu: Kürtler korumak için ne yapabiliriz? Ben de kendisine Başkan Trump’ın Kürtlere zarar gelmemesi için Erdoğan’la konuştuğunu söyledim. Çünkü Kürtler Suriye’de ABD’ye destek verdi.
Trump IŞİD’i en yakın zamanda ortadan kaldırmak için kolları sıvamıştı çünkü daha büyük bir amacı vardı o da Suriye’den çekilmek, Kürtleri korumak, Tanaf Askeri Üssü’nün yeniden yapılandırılması, IŞİD tutuklularını cezaevlerinde tutmaya devam etmek ve İran üzerindeki baskıların artırılması.”
Kitabının diğer bölümlerinde Kürtlere daha fazla yer veren Bolton şöyle devam ediyor:
“Erdoğan’ın Kürtler hakkındaki görüşü şu; en iyi Kürt ölü Kürt’tür. General Dunford da Türkiye’nin Kürtleri sınır bölgelerinden uzaklaştırıp Türkiye’deki mültecileri o bölgelere yerleştirmeyi amaçladığını biliyordu.”
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in Suriye’nin geleceğiyle ilgili bir yol haritası hazırladığını ancak söz konusu haritada ne Türkiye’nin hâkimiyetinde ne de Kürtlerin hâkimiyetinde bir bölge önermediğini yazan Bolton şöyle devam ediyor:
“Orgeneral Joseph Dunford, bu öneriyi hiçbir şekilde uygun görmedi. Ben de şunu sordum bizim amacımız Türkleri Fırat’ın doğusunda tutmaktan ibaret olabilir mi? Dunford da ‘evet bu benim de görüşüm’ dedi. Ben de Suriye’nin Kuzey Doğusunda ABD’nin varlığı olmadan bu şekilde kalmasını istediğimi söyledim. Talep ettiğimin kolay olmadığını biliyordum. Ancak bu bizim amacımızın bir parçası olması gerektiğini savunuyordum. Uygulanmayacağını bilmemize rağmen. Bu konuda Orgeneral Joseph Dunford benimle hemfikirdi. Daha sonra yol haritasının taslağında Kürtlerin korunması ve kendilerine iyi davranılması ibaresini ekledik.”
“Erdoğan’ın benimle olan görüşmesini ertelemesini çok da şaşırtıcı bulmadım. Daha sonra ABD’nin tutumuna karşı ve özellikle de benim önerime karşı bir tepki olduğu ortaya çıktı. Erdoğan, Suriye’nin Kuzeydoğusunda tam bağımsız hareket etmek için ısrarcıydı. Ben ise tam tersine Kürtlerden öç almasının önüne geçilmesi ve engel olunması gerektiğini savunuyordum. Erdoğan bir açıklama yapıp geri adım atmayacaklarını söylemişti. Dönüşümde Pompoe ile görüştüm ve Türkiye ile Kürt meselesinde farklı düşündüğümüz kanaatine vardık. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Pompeo ile görüşmek istiyordu. Pompeo ise Türkiye’ye önünüzde tek seçenek var ya bizimle birlikte sınırda kalırsınız ya da Rusya ve İran’la. Çünkü biz çekilirsek onlar sınıra ulaşacak. Ben de bu fikri destekliyordum.
Daha sonra Trump ile görüştüm kendisi de Türkiye’nin aylar öncesinden Suriye’ye girmek için hazırlık yaptığını söyledi ve bu nedenle Türkiye saldırıya geçmeden önce ABD askerlerini bölgeden çekme kararı aldı. Trump açıklama yaparak, Erdoğan’ın IŞİD’i vurmayı amaçlamadığını, ABD’nin de Suriye’den çekileceğini ancak istediği zaman IŞİD hedeflerini vurabileceği mesajını verdi.”
Türk generallerin Rojava meselesinde Erdoğan ile aynı fikirde olmadıklarını belirten Bolton, “General Dunford, Türk generallerin bu Suriye’ye girme konusunda Erdoğan’la aynı fikirde olmadığı kanaatindeydi. Suriye’de operasyon düzenlememek için bahane arıyorlardı” diye belirtiyor.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.