• BIST 9639.77
  • Altın 2938.015
  • Dolar 34.6322
  • Euro 36.5915
  • İstanbul 9 °C
  • Diyarbakır -2 °C
  • Ankara 0 °C
  • İzmir 7 °C
  • Berlin 7 °C

Binali Yıldırım: Kürt sorunu filan yok!

Binali Yıldırım: Kürt sorunu filan yok!
"OHAL'in kaldırılması küresel yatırımcılar açısından önemli bir rahatlamayı getirecek"

Başbakan Binali Yıldırım, NTV ekranlarında yayınlanan 'Seçim Özel' programında Oğuz Haksever'in sorularını yanıtladı.

Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Kandil en ağırlıklı konulardan biri. Kuzey Irak içlerindeki operasyonun durumu nedir? 

Tabi bizim FETÖ ile PKK ile onun uzantısı PYD-YPG ile ve DEAŞ’la mücadele eden 3 örgütle aynı anda mücadele eden başka ülke yok. Biz son iki yılda terörle mücadelede bir konsept değişikliğine gittik. Savunma değil taarruz esaslı bir mücadele yöntemi seçtik bunun da sonuçlarını gördük. Gittiğim doğu ve güneydoğu illerinde insanların üzerinde terörün baskısı kalkmış, özgüvenleri artmış insanların. Bayraklarını dalgalandırıyorlar, yaylalarda sürülerini otlatıyorlar müthiş beklenti geleceğe yönelik müthiş bir heyecan gördüm. Yurtiçinde terörü gündemin birinci maddesi olmaktan çıkardık. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bu çalışmaları yaptık ve gerek silahlı kuvvetlerimiz gerek jandarmamız, polisimiz, güvenlik korucularımız, özel kuvvetlerimiz çok iyi bir koordinasyon içinde başarılı bir faaliyet yaptılar. Ancak sınırlarımız dışından da girişler devam ediyor. Bunu Suriye’de büyük oranda önledik. Cerablus’tan Afrin’e kadar bu bölgedeki bütün terör unsurlarını temizledik. Gerek ülkemize dönen gerek başka yerlere gitmek zorunda kalan oranın yerli halkı memleketlerine döndüler. Ama Fırat’ın doğusunda sorunumuz devam ediyor. Şimdilik Irak sınırına kadar olan bölgeyi bir kenara bırakalım. Münbiç meselesine malum Amerika ile görüşüyoruz. Ama Kuzey Irak’taki olay yeni değil. Yıllardır biz en büyük sıkıntıyı Kuzey Irak’tan yaşıyoruz. Irak merkezi hükümeti zaman zaman kendi iç meselelerine daha çok yoğunlaştığı için bölgedeki PKK faaliyetlerine karşı tedbir almakta zorlanıyor. Özellikle Kerkük’te Musul’da olup bitenler. Önce PKK daha sonra DEAŞ’ın orada yaptıkları bütün güçlerini de DEAŞ’ı yok etmeye harcadılar dolayısıyla oradaki PKK yapılanması konusunda fazla bir katkı sağlayamadılar. Biz de terörden vatandaşlarımızın zarar görmesini önlemek can ve mal güvenliğini sağlamak için hudut ötesi sıcak takip de yapıyoruz. Bu yeni değil yıllardan beri yapıyoruz. Ama şimdi biraz daha farklı bir modele geldi. Suriye’dekine benzer bir uygulama Kuzey Irak sınırlarımızın 30 kilometre derinliğinde 300 kilometrekarelik bir alanda silahlı kuvvetler unsurlarımız konuşlandı. Yani içerilerden gelecek terör faaliyetlerini sınırlarımız içine girmeden etkisiz hale getirmek için faaliyetlerini sürdürüyorlar. Havadan bunu çokça yapıyorduk ama karadan sahada yok etmeye yönelik ciddi bir adımdır. Bunun ötesi Kandil de olabilir, Mahmur da olabilir, Sincar da olabilir. Tehdit neredeyse, terör nereden bize zarar veriyorsa oralar bizim için hedeftir. Tabii bunu biz komşu ülkelerimizle birlikte yapmayı tercih ederiz. Defalarca bu konuda görüşmelerimiz oluyor. Onlarda bu konuda isteksiz değil ama ellerindeki imkanlar içinde bulundukları şartlar buna elvermiyor her zaman. O bakımdan biz terörle mücadelede uluslararası hukuktan doğan haklarımızı bugüne kadar kullandık bundan sonrada kullanmaya devam edeceğiz. Bizim ne Irak’ın ne Suriye’nin topraklarında gözümüz yok. Bizim derdimiz ülkemizin güvenliğini sağlamak insanlarımıza kasteden terör örgütünün zararlarını ortadan kaldırmak.

Bölge ülkeleri İran, Bağdat yönetimi ve hatta Irak bölgesel Kürt Yönetimi buralarla iş birliği olmadan Kandil’in tamamen bertaraf edilemeyeceğine dair yaygın bir kanaat var. İş birliği var mı? 

Bir sorunumuz yok. İran da PKK’ya karşı, Irak merkezi hükümeti de karşı, Peşmerge yönetimi de karşı PKK’ya. O bakımdan bir sıkıntı yaşayacağımızı zannetmiyorum.  

Menbiç konusunda önce heyet görüşmeleri oldu, ardından iki bakan bir araya geldi ve diplomasi ile ilerliyor. 4 Haziran’da başladı; Türkiye'nin ısrarı ile hızlı sonuç alma söz konusu oluyor.  

90 günlük bir takvim var. Bu takvim uygulanmaya başladı. Ama biz tedbiri elden bırakmıyoruz. Geçmiş dönemde verilen sözler sahada yansımadı. Obama yönetimi PYD ve YPG’lileri Fırat’ın doğusuna geçireceğiz dediler ama sözde kaldı. Şimdi bu yazılı bir doküman var, gereğinin yapılmasını yakından izleyeceğiz. Hedef Münbiç’in güvenliğinin sağlanması, Münbiçlilere ait olması onlar tarafından yönetiminin ele alınması. YPG’nin PYD’nin SDG’nin baskılarının tamamen yok edilmesi. Bu konuda bir fikir birliği var bir irade hem Amerika’da hem Türkiye’de var. Umarım kısa sürede hayata geçer.  

Türk askerinin oradaki varlığı ne zaman olur?  

Bu iki ülke arasında yapılacak bir faaliyet olduğu için koordinasyon gerektiren bir şey. O yüzden benim tek taraflı bir takvim telaffuz etmem yakışık olmaz. Planlamalar yapılıyor.  

Menbiç konusunu diplomasi ile çözdünüz Fırat’ın doğusu içinde aynı model uygulanabilir mi?  

Bizim tercihimiz diplomasi. Zaten Amerikalıların PYD/YPG ile iş birliği yaparken bize söyledikleri, “Bu bir tercih değil bir mecburiyet”. DEAŞ’ı yok etmek için mecbur kaldık dediler. DEAŞ bitti şimdi hala ne işi var bu adamların orada. Amerika bizim müttefikimizse NATO’da ortağımızsa yapacağı tek şey “hadi kardeşim güle güle işinize” onun dışında bir tutum dostluğa sığmaz. Ülke güvenliğinin terörle mücadelenin Fırat’ın doğusu batısı diye bir şey olmaz. Biz Fırat’ın doğusunda da bir yakın tehdit görürsek öncelikle muhatabımıza bunu bertaraf edelim deriz. Olmadı kendimiz yaparız.  

Kampanyanız boyunca Doğu ve Güneydoğu illerine epey zaman ayırdığınızı gözlüyoruz. Orada ne gözlüyorsunuz?  

Hemen hemen bütün illere gitmeye gayret ettim.  Orada gördüğüm hava beni çok umutlandırdı çok memnun etti. Biz bu çukur hendek siyaseti, PKK’nın isyan başlatması şehirlerde, köylerde baskı uygulaması insanları canından bezdirdiği dönemle şimdiki dönemi karşılaştırıyorum. Muş’un caddesinden giderken o zaman insanlar yan gördüğü zaman pencerelerini kapatıp perdelerini çekiyorlardı ya da sırtlarını bana dönüyorlardı. Ama şimdi müthiş bir şekilde selamımıza karşılık veriyorlar bize çok hoş bir karşılama yapıyorlar. Diyorlar ki, “bizi bir daha terör örgütünün eline bırakmayın”. “Biz devletimize güveniyoruz ama hala kafamızda tereddüt var. Tamam temizlediniz ama burada bırakmayın kalıcı hale getirin, terörün izlerini silelim.” İşyerleri açalım gençlerimize işyerleri açalım. Bölgenin zaten altyapısı tamam. Bitlis’in, Muş’un yolları altyapısı İstanbul’dan Ankara’dan farklı değil. 4.5G internet orada da var. Ama güvenlik olmayınca huzur olmayınca uzun vadeli yatırımcı da gitmiyor oraya. Şimdi artık bunu da hallettik, bundan sonra daha fazla bölgeye pozitif ayrımcılık yaparak yatırımları teşvik edeceğiz. Oradaki gençlerimizin gelecek hayallerini gerçeğe dönüştürmesi için projeler üreteceğiz. Hem eğitim alanında hem spor alanında hem üretim, ekonomi, kalkınma bu konuları artık konuşacağız. Terörü, silahı, öldürmeyi, bölünmeyi bunları artık kenara bırakacağız. Biz Kürt olabiliriz, Türk olabiliriz buna biz karar vermiyoruz ki. Anamızı babamızı biz mi seçtik?  Ne önemi var. Etle tırnak gibiyiz. Bazı emperyal güçler bölgede Kürtlerin kanı ve canı üzerinden bir proje geliştiriyorlar. “Biz size devlet kuracağız” diyorlar. Kürtler, Türkler Anadolu topraklarında bin yıldır beraber yaşıyor. Kürtlerin de Türklerin de, Arapların da, Çerkezlerin de kim olursa olsun bizim devletimiz belli Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Bayrağımız belli. Bir olacağız, beraber olacağız, kardeş olacağız, birlikte Türkiye olacağız, farklılıklarımızı her zaman zenginlik olarak göreceğiz. Yani hepimizin birbirimizden farklı özellikleri var. Saçlarımız farklı ten rengimiz farklı göz renklerimiz farklı olabilir ama gözlerimizden düşen yaşların renkleri hep aynı. Onun için ne Türk’ü ne Kürt’ü ne Sünni'si ne Alevi'si bizi yakar bizim ateş söndürmektir çaresi.  

"Kürt sorunu filan yok" 

Sosyal ve kültürel alanda yapılması gerekenler var mı? Cumhurbaşkanı Kürt sorunu bitti demişti.  

Ben de Kürt sorunu filan yok diyorum. Sorun PKK sorunudur terör sorunudur. Terör sorununu çözdüğümüz zaman mesele kendiliğinden halloluyor. Ondan sonra kalkınmaya odaklanacağız. Haklar konusunda zaten çok adım attık. İlçe isimlerinden tutun ana dilde seçmeli eğitim yapmayı.  Kürtçe klasiklerin basımına, Kürtçe televizyonların yayınına kadar, Kürtçenin üniversitelerde enstitü düzeyinde dil olarak eğitim olarak kabul edilmesine kadar birçok reformu gerçekleştirdik. Tek sorunumuz PKK ile Kürt vatandaşlarımızı birbirinden ayırmak. PKK’nın Kürtler diye bir sorunu yok Kürtlerin PKK diye bir sorunu var. Bu sorunu da büyük oranda gündemden çıkarmış vaziyetteyiz.  

Bir mitingde benimde geçmişim Kürt dediniz.  

Ben Erzincanlıyım ama bizim büyüklerimizin bir kısmı Urfa’da bir kısmı Bursa’da bir kısmı da Ağrı’da bulunmuşlar. Ağrı Tahir bölgesinde yaşamışlar. Dolayısıyla oradan bizim dedelerimizin babaları Erzincan gelmişler ve bizim köyümüze yerleşmişler. Bizim köyümüzde bize Kürtler diye hitap ederlerdi. Bunun sebebi de köye sonradan gelenlere Kürt diyorlar. Daha önceden yerleşenler yerlisi sonradan gelip yerleşmişiz bizi Kürt diye tanımlıyorlar. Biz Kürtlerle Türkler Erzincan’da bir arada yaşıyor. Alevi hemşerilerimizle biz Sünni hemşerilerimiz iç içe yaşar. Benim ilçemde 125 köy vardır bunun neredeyse 3’te 1’i Kürt köyüdür, diğeri Sünni köyüdür ama hiç aralarında bir sorun olmaz. Alışveriş yaparlar, misafirlik yaparlar, kirve olurlar. Bizim böyle bir sorunumuz hiç olmadı. Hatta benim adımı da koyan bir Kürt komşumuz. Onun ahlakı, yaşamı insanlığından etkilenip onun ismini koymuşlar. Böyle bir ilişkimiz var. Benim orada söylediğim bundan ibaret. 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89