Elliden fazla ülkeden, 120'den fazla siyasetçi, sporcu, iş insanı ve eğlence dünyasından kişilerin vergi imtiyazlarının sağlandığı adalardaki off-shore hesaplarının sızdırıldığı Cennet Belgeleri (Paradise Papers), küresel çapta vergiden kaçınma işlerinin nasıl yürüdüğünü gözler önüne serdi.
Belgeler nereden çıktı?
Güvenlik nedeniyle kaynağı açıklanmayan, ancak 21 farklı yerden sızdırılan bilgiler ilk olarak Almanya'dan yayın yapan Süddeutsche Zeitung gazetesi tarafından elde edilerek Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) ile paylaşıldı.
Toplamda 13,4 milyon farklı dosyanın bulunduğu belgelerin 6,8 milyonu şirket hukuku ve off-shore yatırım konusunda hizmet sağlayan Appleby isimli bir kuruluşa ilişkin.
Altmış yedi ülkeden 381 gazetecinin incelediği ve 1950 ile 2016 arasındaki dönemi kapsayan belgeler 5 Kasım'dan itibaren yayınlanmaya başlandı ve yayınlar bir hafta boyunca devam edecek.
Belgeleri inceleyen yayın kuruluşları arasında Süddeutsche Zeitung'un yanı sıra Batı Alman Radyo Televizyon Kurumu (WDR), Kuzey Alman Radyo Televizyon Kurumu (NDR), The New York Times, BBC, The Guardian ve Le Monde da bulunuyor.
Off-shore yatırımlar nasıl işliyor?
Temelde varlıklı kişilerin servetlerini saklamak ve vergiden kaçınmak için oluşturdukları düzenekler oldukça karmaşık ve vergi hukuku ile uluslararası vergi regülasyonları konusunda uzmanlık gerektiriyor.
Varlıklı bireylerin farklı şahıs ya da şirket isimleriyle "vergi cenneti" olarak söz edilen ve vergilerin ya çok düşük olduğu ya da olmadığı ülkelerde açtıkları hesaplara aktarılan paralar bu düzeneğin en basit işleyiş yöntemi. Mükelleflerin, vergi beyanında bulunmaları gereken ülkelerdeki denetleyicilere yakalanmamak için bu işlemi gizlilikle yapmaları gerekiyor.
Karayiplerdeki Cayman Adaları, British Virgin Adaları, Bermuda ya da Britanya'ya bağlı Isle of Man, Gurnsey ve Jersey gibi adalar vergi regülasyonlarındaki esneklikler ya da denetim dışında kalmaları dolayısıyla söz konusu hesapların oluşturulması için ideal konumda bulunuyor.
Vekâlet verilen kişilerin işleri yürütmesi ile birlikte varlıklı bireylerin isimleri bu adalara transfer edilen paraların kayıtlarında belirmiyor.
Finansal danışmanlık hizmeti veren Boston Consulting Group verilerine göre dünyada off-shore hesapları ile saklanan servetin toplam miktarı yaklaşık 8 buçuk milyar euro düzeyinde. Bu miktar Almanya, Japonya, Meksika ve Türkiye'nin yıllık gayrisafi yurtiçi hasılasının yaklaşık olarak toplamına, ABD'ninkinin ise neredeyse yarısında denk geliyor.
Vergi kaçırma ve vergiden kaçınma arasındaki fark nedir?
Vergi kaçırma, vergi mükelleflerinin bulundukları ülkede kanunlara aykırı olarak yükümlülüklerini yerine getirmemesi olarak tanımlanabilir. Bireyler ya da şirketler, muhasebe kayıtlarında kazançlarını saklayarak ya da gerçekte olmayan harcamaları masraf kalemi olarak göstererek vergi kaçırabilirler. Vergi kaçırma yasadışı bir eylemdir.
Ancak Cennet Belgeleri ile ortaya çıkan off-shore düzenekler temelde vergi kaçırma değil, yasadışı bir eylem olmayan vergiden kaçınma kategorisi altına giriyor. Buna göre bireylerin ya da şirketlerin varlıkları, vergi mükellefi oldukları ülkelerin ve denetim bölgelerinin dışında farklı şirket ve kişi isimleriyle açılan banka hesaplarıyla saklanıyor ve sanki yokmuş gibi gösterilerek vergiden muaf tutulması sağlanıyor.
Belgelerin sızması niçin önemli?
Cennet Belgeleri'nin gün ışığına çıkardığı veriler, vergiden kaçınma düzeneklerinin tahmin edildiğinden çok daha büyük bir hacminin olduğunu ortaya koydu.
Sızıntılarda, doğrudan bu işe bulaştığı kesin olarak kanıtlanmasa da, 120 binden fazla birey ve şirketin ismi geçiyor.
Aynı şekilde bu şekilde yürütülen vergiden kaçınma düzenekleri, teknik olarak yasadışı olmasa da, varlıklı bireylerin servetlerini adil olmayan bir şekilde çoğaltmalarına ve toplum içindeki gelir dağılımındaki adaletsizlikleri arttırmakta büyük bir rol oynuyor.
Ayrıca, küreselleşen dünyada mali işlemlerin elektronik ortama dökülmesiyle birlikte, uluslararası vergilendirme ve bankacılık sistemi içindeki boşluklar, bu konuda uzmanlaşmış şirketler tarafından giderek daha fazla istismar ediliyor ve gün geçtikçe hükümetlerin denetim alanından çıkıyor.
Türkiye bu işin neresinde?
Şu ana kadar açıklanan belgelerde Başbakan Binali Yıldırım'ın oğulları Erkam ve Bülent Yıldırım'ın Malta'da Hawke Bay Marine Co. Ltd ile Black Eagle Co. Ltd adlı iki şirketin tek hissedarları olduğu ortaya çıktı.
Kayıtlara göre deniz taşımacılığı alanında faaliyet gösteren bu şirketlerden Hawke Bay Marine Nisan 2004'te kuruldu. Black Eagle ise Ocak 2007 kuruluş tarihli olup, Erkam Yıldırım her iki şirketin de direktörü konumunda. Şirketlerin kurulduğu tarihte Binali Yıldırım Ulaştırma Bakanı olarak görev yapıyordu.
Konuyla ilgili olarak ICIJ ve Cumhuriyet gazetesinin birlikte yaptıkları yanıt talebine Binali Yıldırım tarafından karşılık verilmezken, Başbakan ABD ziyareti öncesinde Salı günü havalimanında konuyla ilgili bir açıklama yaptı.
Yıldırım, oğullarının şirketlerinin açık bir şekilde faaliyet gösteren kuruluşlar olduğunu kaydetti ve "Denizcilik küresel bir iştir. Dünyanın her tarafında da şirketleri var, irtibat noktaları da var. Burada gizli saklı bir iş yok. Bir iş çeviriyormuş gibi, benim fotoğrafımı da basarak bir algı oluşturmaya çalışıyorlar" ifadesini kullandı. (DW)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.