Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Dolmabahçe’deki Çalışma Ofisi’nde ‘Cumartesi Anneleri’yle birlikte ağırladığı 103 yaşındaki Berfo Kırbayır’a, 30 yıl önce kaybedilen oğlu Cemil için şimdiye kadar resmi makamlarca, “Firar etti” deniliyordu. Ancak Dolmabahçe Buluşması’ndan iki gün sonra 30 yıllık bu iddianın asılsız olduğu ortaya çıktı. Adalet Bakanlığı ve Genelkurmay, Kırbayır’ın firar ettiğine ilişkin herhangi bir kayıt ya da soruşturmanın olmadığını aileye açıkladı. Dahası, Cemil Kırbayır’ın kaybedildikten sonra tam dört yıl boyunca bir davadan ‘yaşıyormuş’ gibi yargılanıp beraat ettiği ortaya çıktı.
Karslı Berfo Ana’nın oğlu Cemil, iddiaya göre, 12 Eylül darbesinden bir gün sonra gözaltına alınmış, 8 Ekim 1980’den sonra izineulaşılamamıştı. Kırbayır’ın ağabeyi Mikail’e ve ailesine, son kez götürüldüğü Kars 1. Şube’den, “Cemil firar etti” denilmişti. Aradan geçen 30 yıla rağmen Kırbayır’ın cesedine bile ulaşılamamıştı.
Kırbayır Ailesi, avukatları Eren Keskin aracılığıyla, Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde, Cemil’in kaybedilişinin 30. yıldönümü olan 8 Ekim 2010’da Adalet Bakanlığı’na başvurdu. Dilekçede, Kırbayır’ın dört arkadaşıyla birlikte işkence gördüğü savunularak, sorguya Kemal Kartal, Semih Güney, Mehmet Hayta ve ‘Köse’ lakaplı Ahmet adlı dört polisin katıldığı vurgulandı. Aradan geçen 30 yıla rağmen, ‘firar ettiği’ iddiası dışında aileye bilgi verilmediği kaydedildi ve ‘konuyla (firarla) ilgili bugüne dek adli bir soruşturma açılıp açılmadığı, Kırbayır’a gözetim altında işkence yaptıkları söylenen dört kişiye soruşturma açılıp açılmadığı’ soruldu.
“Firar etti” denilmedi
Yanıt üç ay sonra, Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan geldi. Savcı Yakup Özdemir, 6 Aralık’taki yanıtında, ‘beyan edilen olayla ilgili başsavcılıkta herhangi bir soruşturma evrakının olmadığı’ bilgisini verirken, ‘Olayın tarih aralığında Sıkıyönetim Mahkemesi’nin görevli bulunduğu ve Genelkurmay Başkanlığı Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Daire Başkanlığı’ndan sorulması’ önerisinde bulundu. Bunun üzerine aynı dilekçe 4 Ocak 2011’de İstihbarat Dairesi’ne gönderildi. Yanıt, Başbakan’la Berfo Ana’nın Dolmabahçe’deki buluşmasından iki gün sonra, 7 Şubat’ta aileye ulaştı.
Genelkurmay adına Piyade Kurmay Albay Ahmet Otal imzalı yanıtta, Kırbayır’ın, ileri sürüldüğü gibi firar edip etmediği, ettiyse hakkında soruşturma açılıp açılmadığı konusunu yanıtsız bıraktı. Yani Genelkurmay, “Firar etti” demedi.
Aynı şekilde, işkenceci oldukları iddia edilen dört kişi hakkında, “Erzurum Sıkıyönetim Komutanlığı Adli Ünitelerinin fihrist ve kayıtlarının tetkikinde isimlerine ve soruşturma açıldığına dair bir kayda rastlanılmamıştır” denildi. Berfo Ana bugün 12.00’da İHD’de avukatı Keskin’le birlikte açıklama yapacak.
Ağabeyi Mikail Kırbayır’a göre kardeşi, 13 Eylül 1980’de gece yarısı evleri basılıp gözaltına alındı.
En son 1’inci şubedeydi
Kırbayır önce Göle’deki 247. Piyade Alayı’nda tutuldu, sonra Kars’taki gözetimevine nakledildi. Kırbayır, 7 Ekim’de kardeşine çamaşır ve para verdi. Kardeşi de “Emanetini aldım. Merak etmeyin. Çok iyiyim” diye pusula gönderdi. O gece evleri basıldı, Cemil’in firar ettiği söylendi. Kırbayır, kardeşini aramak için gözetimevine gitti. Subay, Cemil’in 7 Ekim’de dört arkadaşıyla 1. Şube’ye götürüldüğünü, Cemil dışındakilerin döndüğünü söyledi. Kırbayır da 1. Şube’ye gidip kardeşini sordu. Bir polis, “Şerefsiz kaçtı, başımızı belaya koydu!” dedi.
Yaşıyor gibi yargılanmış
Genelkurmay yazısında, “Cemil Kırbayır hakkında Erzurum Sıkıyönetim Komutanlığı adli ünitelerinde beş kayda rastlanmıştır” denildi ve Kırbayır’ın tutanakları kimsede bulunmayan, sanık olarak yargılandığı beş davaya ilişkin kararlar gönderildi. Kırbayır’ın beşinden de beraat ettiği bu kararlar sayesinde bir başka skandal daha ortaya çıktı.
Buna göre, İstanbul’da sol görüşlü bir gencin öldürülmesini protesto için 22 Kasım 1978’de Göle’de yaptıkları yürüyüş ve eylem sonrası 17 gence açılan dava, Kırbayır’ın kaybedilmesinden dört yıl sonra, 8 Mart 1984’te sonuçlandı. Hakkında, tutanaklarda, ‘firar sanık’ ya da ‘maktul’ ifadesi kullanılmayan Kırbayır, ‘yaşıyor’ addedilerek beraat ettirildi, fakat ‘Tebliğ Belgesi’ni babası imzaladı.
Yine, 27 Ağustos 1978’de Kars senatör adayı Salim Dursunoğlu’nun ölümüne ilişkin Kırbayır’ın da aralarında olduğu 11 sanıklı dava 12 Kasım 1981’de bitti. Bu evrakta da Kırbayır’a ‘yaşıyormuş’ gibi beraat kararı verildi.
Kırbayır’ın, bir genç kadının gözaltına alınması sonrası köy odasına giderek, “Devrimci arkadaşımız nasıl olur da götürülür? Kürt milleti öldü mü, ne duruyorsunuz!” dediği iddiasıyla yargılanıp beraat ettiği ortaya çıktı.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.