BDP Eş Genel Başkanları Gültan Kışanak ve Selahattin Demirtaş, Sterk TV canlı yayınında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Gültan Kışanak, devamla şunları söyledi:
-Türkiye'de ne kadar çok politik aktör bu süreci destekler, yanında yer alırsa süreç o kadar hızlı ilerler, yol alır. Akademisyenlerin, aydınların, yazarların bu süreçte yer almasını öneriyoruz. Oslo sürecini doğru bir şekilde tartışmalı, ne eksiklikler vardı, ne yapmalıyız diye sonuçlar çıkarılmalı.
'ÖCALAN EN BÜYÜK AKTÖR, İMRALI SİSTEMİ KALDIRILMALI'
-En büyük dikkate alınması gereken şudur ki, Sayın Öcalan en güçlü aktördür, herkes bunu adres olarak gösteriyor. Devlet de, hükümet de böyle söylüyor. O zaman bu role uygun koşullar da gerekiyor. İmralı sistemi ortadan kalkmalı, tecrit, rolünü oynamasını engelleyen ortam ortadan kalkmalı. En önemli ders budur. Hükümet de inanarak Öcalan'ın rolünü açıklıyorsa İmralı sistemi ortadan kaldırılmalı. Katılım açısından da önemli. Zaten yasal olarak da hiçbir engel yok. Bütün partilerin vekilleri diğer cezaevlerine gidiyor, İmarlı'ya da gitmeli.
-Oslo'da tartışılması gereken bir diğer şey de, ortada müzakerelerin tarafları var, oraya öneriler sunulur, tartışılır ve öyle rol alınır. AKP'nin burada siyasi bir projesi yok. Oslo'da hükümetin ortaya koyduğu bir proje olmadığı için yol alınmadı. Kürtlere ne öneriyor, nasıl bir çözüm öneriyor, yol haritaları önce açıklanmalı.
-Müzakere yapılmak isteniyorsa Kürt sorunu nasıl çözülecek, bu da konuşulmalı.
ENTEGRE SÜRECİ İFLAS ETTİ
-Entegre, Oslo sürecine son verdikten sonra kamuoyuna deklare edilen bir strateji süreciydi. Bu strateji 'vururum, öldürürüm, cezaevine koyarım' diyen bir topyekün savaş stratejisi. Esnafını da, öğrencisini de, dağdakini de susturmaya yönelik bir programdı ve aslında iflas etti.
GÖRÜŞMELERİ MÜCADELE YARATTI
-Bugün gelinen nokta bunun açık göstergesidir. Son bir buçuk yıl içerisinde her saniye her dakika bir direniş tarihidir. Son bir buçuk yıl içerisinde daha çok kişi tutuklandı, operasyonlar pervasızlaştı, psikolojik savaş saldırı dili, idam ve dokunulmazlık tartışmaları... Bugün müzakerelere başlandıysa demek ki bu entegre stratejisinden sonuç alınamamıştır. Siyasetin kendisi mümkün olanı gerçekleştirme sanatıdır. Artık bazı şeyleri konuşarak çözmeyi bu mücadele yarattı.
BİR TARAFTAN GÖRÜŞÜP BİR TARAFTAN İMHA ETMEK OLMAZ
-Hükümet de iyi biliyor ki, kamouyunun önemli bir kısmı da biliyor ki, Oslo süreci Silvan'la sona ermedi. Oslo süreci Silvan'dan bir kaç ay önce bitmişti. Hükümet görüşmek, müzakere etmek istemedi. Bundan sonra ne yapmak gerekir? Kimyasal silah kullanılıyor. Bir taraftan görüşüp bir taraftan imha etmek olmaz. Hükümet bu sürecin başarılı olmasını istiyorsa askeri operasyonlar durmalı. 'Hem görüşürüm hem vururum, hem görüşür hem imha ederim' olmaz.
-Geçmiş deneyimlerden bakarak görüşmeler açık olmalı. Kamuoyu bilmeli, arkasında siyasi irade olmalı.
'YENİ BİR SÜRECİN KÜÇÜK ADIMLARI'
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ise şunları söyledi:
-Biz bu görüşmenin gerçekleşmiş olmasını başlı başına bir gelişme olarak değerlendirmiyoruz. Görüşmelerin içeriği, nelerin konuşulduğu kamuoyuna henüz yansımadı ama 14. yılında İmralı adasında Kürt halk önderinin BDP heyeti ile görüşmüş olması, siyasi bir heyet ile temas kurması küçümsenmeyecek bir aşamadır.
-Kürt halkı çok politik bir halk. Politik gelişmeleri çok yakından takip ediyor. Halkımız bu konularla çok alakalı.
-567 gündür Sayın Öcalan'ın dışarı ile teması yoktu. Ağır bir tecrit uygulanıyordu. Yakın zamanda açlık grevlerinin sonuçlandığı bir dönemden sonra üst düzey bir siyasi heyetin, seçilmiş milletvekillerinin görüşmüş olması önemli.
-Bununla birlikte yeni bir sürecin belki de ilk adımları, küçük adımları diyebileceğimiz önemli siyasal gelişeler de yaşandı. Bu görüşme bu siyasal gelişmelerin en önemli başlangıcı oldu.
HALK TEMKİNLİ
-Sütten ağzı yanmış bir halkız. Defalarca katliamlar görmüş bir halkız. Temkinli bir yaklaşım da var. Ahmet Türk Diyarbakır Havaalanı'na indiğinde karşılaştığı insanlar ilk olarak Öcalan'ın sağlığını sormuşlar. Hemen arkasından 'dikkatli olun' diye kaygılarını iletmişler.
-Siyaset niyet işi değildir, karşılıklı çıkarlar meselesidir. Doğru taktik üreten kazançlı çıkar. Siz iyi siyaset yapamazsınız zaten kaybedersiniz. O nedenle karşı tarafın niyeti dışında şartları doğru değerlendirme meselesi olarak bakmak lazım. Müzakereden kaçacak bir parti değiliz.
-Kürt halkı güçlü bir örgütlülüğe sahiptir. Bu nedenle bir müzakere süreci başlarsa bundan geri kalan biz olmayız, tersine elimizden gelini yaparız.
-Her yönüyle hazırlıklı olan bir hareket olarak, partimize halkımıza güvenen bir güç olarak bu sürece gireceğiz.
-Direniş sürecine kararlılıkla giren, bu kadar fedakar ve cefakar bir hareket müzakere sürecinden geri kalmaz. Ama temkinli olmak başka bir şey.
-Görüşme çok önemli. Halkımızın özgürlük taleplerini nasıl geliştirebiliriz, bundan sonra tartışılması gereken budur.
-Kürt halkının tamamının, Kürdistan'ın sorunudur. Kürdistan güçleri bu müzakere sürecinin merkezinde olmalıdır. Kürt halkının geleceği için yaşanan süreci siyasi malzeme yapmayız.
'KÜRDİSTANİ GÜÇLERLE GÖRÜŞECEĞİZ'
-Önümüzdeki günlerde Kürdistani güçlerle tartışmalar yapacağız. Biz bir ulusun özgürlük mücadelesini birlikte yürütüyoruz. Evet en büyük örgüt biziz ama onların küçük olmasına bakmadan görüş ve yaklaşımına önem veriyoruz. Bizim için önemlidir onların da bu süreç içerisinde yer alması.
-Şu anda kamuoyunda tartışılanların çoğunluğu spekülasyon, herkes kendi beklentisini işin içine katarak konuşuyor.
-Tarafların önerileri masada olmalı. Tüm sorumluluğu Öcalan'a yüklemek olmaz. Öcalan zaten yol haritasını açıkladı. Hükümet, Öcalan'ın metni bizi bağlamaz dedi. Bu tavır değişmeli.
'TEK AKTÖR DEĞİLİZ, AÇIKLAMA YAPMAMIZ DOĞRU OLMAZ'
-Sürecin daha çok başındayız. Süerce katkı sunmak istiyoruz. Yapılacak açıklamalar katkı sunmayacaksa, bir kaç gün beklemeyi daha doğru bulduk. BDP ve DTK bu sürecin tek aktörleri değil. Dolayısıyla herkesi bağlayacak tüm açıklama ve çalışmaları partimizin yapması doğru olmaz. Koordineli yürütülmesinde, ilk aşamada güven ilişkisinin sağlam kurulmasını öneriyoruz.
-AKP ile herhangi bir mutabakatımız yok. Bizim müdahilliğimiz Türk ve Ata'nın oraya gidişi ile gerçekleşti.
-Üzerimizdeki bütün baskılara rağmen, halkın bu kadar dik bir şekilde ayakta duruyor olması partimize büyük bir saygınlık, muhataplık kazandırmıştır. Bu baskıya karşı dik durmak muhataplığı da güçlendirebiliyor, partimizin de saygınlığını arttırabiliyor. Önümüzdeki süreçte hükümetle ya da başka siyasi partilerle mutabakat sağlama durumu olabilir.
'TALEPLER KONUŞULMUYOR'
-Kürt sorununun esasına ilişkin, taleplere ilişkin konuşulan herhangi bir şey yok. Çünkü hükümetle yaptığımız bir görüşme yok.
-Osla İmralı süreçlerinden edindiğimiz deneyimler var. Görüşmelerin kapalı yürümesi, bütün taraflar açısından sakıncalıdır. Mümkün olduğunca şeffaf yürümeli, müzakere süreci kesinlikle halka mal edilmeli.
-Bir kere şu net: Erdoğan dün ne idiyse bugün de odur. Bir gecede uyanıp da Kürt sorunuyla, Kürdistan ile ilgili fikirleri değişmiş değil. Ama halkın mücadelesi, siyasi gücümüz, kazanımlarımız müzakere konusundaki samimi çabamız, belli bir kapı aralamıştır. Çözüm yolunda ilerleyebilir miyiz, bunlar önümüzdeki süreçte karşılıklıkla hamlelerle ilerleyecektir.
'PARADİGMALAR DEĞİŞMEDİ'
-Müzakereler paradigmanın değişmesine yol açar. Sorunun çözümüne yol açar. Görüşmeye başlayınca her şey değişmiş olmuyor, bir şeyler değişsin diye konuşuluyor. Paradigma belki iki nesil, üç nesil sonra değişebilir.
-Amaç müzakerelerin diyaloğun başlaması, kansız şiddetsiz, çözüm yollarının denenmesiydi. Bunun başlaması kolay olmadı. Bedeller ödendi. Hala 10 bin yoldaşımız tutuklu. Bu emekler bütün halkın değerleri. Biz karşı tarafın paradigması değiştiği için müzakere sürecine girmiyoruz. Bu nedenle sürece sağlıklı yaklaşmak için hem temkinli hem cesur olmak gerektiğine inanıyorum.
-Malatya morgunda bekletilen 10 PKK'li genç, bu halkın evlatlarıdır. Cenazelerin gittiği her yer, en görkemli sahiplenme sergilenmelidir. (EHA)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.