KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın Federal Kürdistan Başkanı Mesut Barzani'ye yazdığı mektubun içeriği, Kürt Ulusal Kongresi çalışmaları, Rojava'da kanton ilanları ve KDP ile PKK arasında imzalanan mutabakata rağmen yaşanılanlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Barzani'ye yazdığı mektupta Kürt Ulusal Kongresi'nin yeniden toplanması yönündeki temennilerinin olduğu ancak bu yönlü yaşanan sıkıntılar ile ilgili konuşan Bayık, "Önder Apo her zaman sorumlu davrandı ve sorumluluklarını en zor koşullar altında bile yerine getirmeye çalıştı. Hem Kürdistan halkına karşı hem de Kürdistan'da siyaset yürüten güçlere karşı. Önder Apo'nun hem eleştirileri oldu hem de bununla birlikte herkese rollerde tanıdı. Hiçbir zaman var olan güçleri inkar etmedi ve bu güçlerin zayıflamasını da istemedi. Hatta tam tersine eleştiri ve önerileriyle güçlendirmeyi esas aldı. Onlara belli roller tanıdı. Bu rollerin oynanmasını istedi. Geçmişte de bunu yaptı, İmralı gibi zor koşullar altında da bunu yaptı. Şimdi de bunu yapıyor. Herkesin de bildiği gibi ulusal kongrenin gerçekleştirilmesini istedi. Çünkü Ortadoğu ve Kürdistan'daki gelişmeler böylesi bir kongrenin yapılmasını zorunlu kılıyor. Bu kongreyle Kürtlerin kendi sorunlarını çözmesi, komşularıyla sorunlarını çözmesi ve Kürt sorununun tüm parçalarda çözümünü esas aldı. Kongrede ulusal birliğin yaratılmasını ve bu temelde bir strateji ve taktik geliştirilmesini istedi. Çünkü süreç Kürtlerin adım atmasını isteyen bir süreç. Tarih Kürtlere büyük bir sorumluluk yüklüyor. Kürtler şu an Ortadoğu'nun en belirleyici gücü haline gelmiş durumda. Eğer buna denk mekanizmalar yaratıp adımlar atabilirlerse bu süreçte Kürtler büyük kazanacak ve Ortadoğu halklarını da büyük kazandıracaklardır. İşte bunun mekanizmalarının oluşturulması ulusal kongreyle olacaktır. Önder APO, bunun için Ulusal Kongre'nin bir an önce gerçekleştirilmesini istedi" dedi.
'Barzani'nin rolünü doğru oynaması gerektiğini söyledi'
Ulusal Kongre'ye çeşitli güçlerin farklı yaklaşımlarının olduğunu dile getiren Bayık, "Fakat çeşitli devletlerin yine Kürdistan'da çeşitli güçlerin kongreye yaklaşımı farklı oldu. Bazıları gerçekten kongrenin yapılmasını isteyip bunun çabası içinde olurken, bazıları kongrenin yapılmaması için çaba gösterdi. Bazıları da kongrenin için boşaltmaya çalıştı. İstedikleri gibi olması, bu da olmazsa yapılmaması yönünde çaba içinde oldular. Böylesi çok çeşitli yaklaşımlar sergilendi. Önder Apo bu tür yaklaşımların hepsini de bilerek ve bu yaklaşımları etkisiz kılarak bu kongrenin doğru geliştirilmesi için çaba gösterdi. Şartları sınırlı olmasına rağmen, şartlarını da zorlayarak bu kongrenin Kürt halkının ve Ortadoğu halklarının hizmeti temelinde geliştirilmesi için çaba gösterdi. Bu konuda Mesut Barzani'nin rolünü doğru oynaması gerektiğini söyledi. Bu konuda sorumluluklar yükledi. Bu sorumluluklar yerine getirilmesi durumunda bu kongrenin de gerçekleşebileceğini belirtti. Mektubu da bunun için gönderdi" dedi.
'Mektupta birlik için Barzani'nden çaba göstermesi istendi'
Öcalan'ın Barzani'ye gönderdiği mektubu da değerlendiren Bayık, "Mektupta bu kongrenin bir an önce gerçekleştirilmesi için Mesut Barzani'nin çaba göstermesi gerektiğini belirtti. Mektubun ulaştığı gün bunu denk hareket etmeleri, Kürt halkının ulusal birliği ve ulusal çıkarlarının gözetilmesi gerekirken tam tersine KDP Güney hükümetinin de adını kullanarak hükümet adına Rojava'daki yönetimi, iradeyi tanımadığını beyan etti. Bundan daha kötü bir şey olamazdı. Bir kere hem hükümet adına bu açıklamanın yapılması doğru değil. Çünkü hükümetin bir tarafı YNK'dir, YNK'nin Rojava'ya yaklaşımı KDP'den farklıdır. YNK Rojava'daki halkımızın kazanımlarını destekliyor, oradaki kantonları ve demokratik özerklik çözümünü destekliyor. KDP desteklemiyor. Güney Kürdistan'daki hemen hemen tüm partiler Rojava'daki demokratik özerkliği desteklediklerini ve bunun bir Kürt kazanımı olduğunu açıkça beyan ettiler" diye konuştu.
'Rojava'daki kazanımları desteklemeyen bir tek KDP'dir'
Rojava'daki kazanımları desteklediğini beyan etmeyen tek gücün KDP olduğuna işaret eden Bayık şunları belirtti:
"Beyan etmeyen denilebilir ki hemen hemen bir tek KDP'dir. KDP de Önder Apo'nun mektubunu aldığı gün bu açıklamayı yaptı. Bu aslında Önder Apo'nun gönderdiği mektubun ruhuna ters bir açıklamadır. Bu açıklama hiçbir zaman Kürt halkının çıkarlarını hizmet etmeyen, ona zarar veren bir açıklamadır. O açıklamayla KDP kendisi de zarar görecektir. Her Kürdistani güç her nerede olursa olsun Kürtlerin kazanımlarını kendi kazanımları olarak görmekle görevlidir. Kürdistani güç olup da her hangi bir parçadaki bir kazanımı, bir mevziyi kendisi için tehlike gören bir Kürdistanlı güç olamaz. Rojava'da halkımız büyük bedeller ödeyerek, zorluklar çekerek kendisini yeniden yaratmaya çalışıyor. Kendi yönetimini oluşturmaya, kazanımlarını korumaya, bütün saldırılara rağmen kendi kazanımlarını geliştirmeye çalışıyor. Her Kürdistani güç bundan büyük bir zevk ve mutluluk duyar. Hiçbir zaman bundan rahatsız olamaz. Ama görüyoruz ki, KDP Rojava'daki gelişmelerden rahatsızlık duyuyor, bunu hazmedemiyor, kabullenemiyor. Kabullenemediği gibi bir de onu tanımadığını, karşısında olduğunu söylüyor. Bununla Kürt halkına büyük bir zarar verdiği ve kendisine de zarar vereceği çok açıktır. KDP'den beklenen bu değildi. Hele hele Önder Apo'nun ulusal birlik konusunda mektubunu aldıktan ve Mesut Barzani'ye büyük bir tarihi sorumluluk yükledikten sonra KDP'nin kalkıp sanki bunların hiçbiri yokmuş gibi davranması ve Rojavada oluşan yönetimi tanımadığını ilan etmesi hem ulusal kongrenin ruhuna hem ulusal birlik ruhuna hem de halkımız büyük bedeller ödeyerek elde ettiği kazanımların korunmasına terstir. Hiçbir Kürdün KDP'nin yaptığı bu açıklamayı olumlu gördüğünü ve desteklediğini sanmıyorum."
'Mutabakat boşa çıkarıldı'
Daha önce KDP ile bir görüşmelerinin olduğunu ve bir mutabakat sağlandığı yönündeki sorulara cevap veren Bayık, "Bir görüşmenin yapıldığı doğru. O görüşmede çeşitli konular üzerinde bir mutabakat sağlandığı da doğrudur. O mutabakat gereği Rojava'daki halk meclisi (MGRK) ile ulusal meclisin (ENKS) Hewler'e çağrılması ve Hewler'de toplantı yapmaları da doğrudur. Bunlar hep o görüşmede varılan mutabakatın sonucudur. Fakat varılan mutabakatın gereği pratikte uygulanmadı. Hatta tam tersine hareket edildi. Orada varılan mutabakat 'Rojava iradesine saygılı olunacak, onlar kendi sorunları kendileri tartışıp çözecek, çözemedikleri zaman da sorunlarını çözebilmelerine destek olunacak, talimat verilmeyecek, önlerine herhangi bir karar konulmayacak, tamamen kendi sorunlarını çözmelerine destek olunacaktır' şeklindeydi. Onları iradesine, iç işlerine müdahale edilmeyecekti. Ama daha sonra yapılan bunun tersi oldu. Orada varılan mutabakatlar vardı. Neydi rejimle ya birlikte oturulacak ya da oturulmayacak, muhalefetle birlikte ya olunacak ya da olunmayacak, Cenevre'ye ya gidilecek ya da gidilmeyecekti. Yine Semalka kapısı geliş gidişlere ve insani yardımlara açılacaktı. İşte varsa siyasi tutuklular onlar bırakılacaktı. Şimdi siyasi tutuklular bırakılmış, ama Semalka sınır kapısı geliş gidişe ve insani yardıma açılmadı. Daha birkaç gün önce Cizre Kantonundan bir heyet güneye gelip Güney hükümetini, Güney'deki bütün partileri ve sivil toplum örgütlerini ziyaret etmek istediler. Ama KDP o heyetin Semalka'dan geçmesine izin vermedi. Dolayısıyla o heyet başka yerlerden gelmek zorunda kaldı. Semalka kapısını ne geliş gidişlere, ne insani yardımlara açtı. Sadece kendisinin yararını olabilecek biçimde kullanmaya çalıştı" dedi.
'Kürt birliği boşa çıkarıldı'
Suriye muhalefetine de KDP'nin kendisine bağlı güçleri götürdüğünü belirten Bayık, "Dolayısıyla oluşturulan mutabakat boşa çıkarıldı. Kürt birliği bu şekilde boşa çıkarıldı. Kürtlerde parçalanma esas alındı. Yine Cenevre'ye ya birlikte gidilecekti ya da gidilmeyecekti. İşte KDP'ye bağlı olan partiler Suriye muhalefeti içinde Cenevre'ye gitti, katıldı. MGRK'ye yakın güçler dışlandı. Cenevre'ye katılmaları önlendi. Bununla aslında Hewler mutabakatı ortadan kaldırıldı. Farklı amaçlar için kullanıldı. Dolayısıyla biz görüşmelerle, mutabakatlarla Rojava sorununu çözmeye, birliği oluşturmaya çalışırken tersi bir durum yaratıldı. Birliğin koşulları neredeyse ortadan kaldırıldı. Sorunlar daha da derinleştirildi. Dolayısıyla oradaki kazanımlar korunacağına tehlikelerle yüz yüze getirildi. Bunlar görüşmelerin ruhuna, varılan mutabakatlara aykırı hususlar. Bunlar öyle kolay hazmedilecek hususlar değil. Çünkü biz görüşmelerle mutabakatlarla var olan sorunları çözmeye çalıştık. Yine oradaki birliği güçlendirmeye çalıştık, ama pratikte bunun tersi uygulandı. Maalesef o görüşmeler ve mutabakatlar bu şekilde etkisiz hale getirildi. Biz orada sorunları çözerek ulusal kongrenin önündeki sorunları çözmek isterken, onlar ulusal kongreyi de amaçları doğrultusunda gerçekleştirmek için çaba gösterdiler. Şimdi ortaya çıkan bu durumla sadece Rojava'daki kazanımlara zarar verilmiyor, ulusal kongrenin de yapılması tehlikeye atılıyor. Halbuki biz Rojava'da birliği yaratarak, bu temelde ulusal kongreyi de gerçekleştirerek Kürt kazanımlarını garantiye almak istiyorduk. Kürtlerin itibarını uluslararası planda daha da güçlendirmeye çalışıyorduk. Kürt sorununu her yerde çözmeye çalışıyorduk. Kürtler için Ortadoğu'da çok büyük bir fırsat doğmuş, bu fırsatı Kürtlerin çıkarına değerlendirmeye çalışıyorduk. Ama son atılan adımlarla Cenevre'yle beraber bir de Kanton hükümetini, Rojava'daki yönetimi tanımama biçimindeki açıklamalarla birlikte aslında bu yapılmak istenenlerin hepsi tehlikelerle yüz yüze getirilmiş durumda" dedi.
'Rojava'da Kürtlerin birliği parçalanırken nasıl ulusal kongre gerçekleştirilecek'
Rojava sorununda Kürtler arasında bir ortaklaşma olmadan Kürt ulusal kongresinin toplanıp toplanmayacağı yönündeki soruya cevap veren Bayık, "Elbette Rojava'da Kürtlerin birliği parçalanırken nasıl bir ulusal kongre gerçekleştirilecek? Ulusal kongreyle bir Kürt birliği yaratılmaya çalışılıyor. Oysa Rojava konusunda parçalanma geliştiriliyor. Orada büyük bir mücadeleyle, şehadetler verilerek yaratılan kazanımlar kabul edilmiyor, reddediliyor. Peki, Rojava'daki kazanımlar tanımadıkça Rojava'ya yönelik politikalar değiştirilmedikçe nasıl ulusal kongre yapılacak? O ulusal kongre hangi kararları alabilecek? Rojava'ya yönelik geliştirilen politikalarla ulusal kongreyi toplamak, ulusal kongreyi gerçekleştirmek mümkün değil. Birbirine zıt şeylerdir. Birbirini boşa çıkaran şeylerdir. Onun için Rojava konusunda ulusal birlik politikaları izlenmedikçe, oradaki kazanımlar kabul edilmedikçe, orası tanınmadıkça, destekçi olunmadıkça, oraya yönelik inkarcı siyaset izlendikçe orası uluslararası planda tecrit edilip ambargolar, baskılar sürdükçe ulusal kongrenin toplanması çok zordur" dedi.
'Bu kongre ulusal kongredir, bir parçanın yada bir partinin kongresi değil'
Kürt ulusal kongresinin ertelenme süreci ve şu an yapılan hazırlıklar konusunda da değerlendirmelerde bulunan Bayık sözlerini şöyle sürdürdü: "Ulusal kongre konusunda bazı çalışmalar yapıldı, belli bir düzeye getirilene kadar da belli zorluklar yaşandı. Ama sorumlu davranarak biz bunları çözmeyi esas aldık. Bunlar çözüldüğü için tabi bu aşamaya gelindi. Bu süreçte tabi bazı hatalar da yapıldı. İşte tarihlerin tespit edilmesi, kamuoyunu duyurulması, kamuoyunun beklentiye sokulması, ardından bu tarihlerde kongrenin toparlanamamasının uluslararası düzeye olumsuz etkileri oldu. Bütün bunlara rağmen kongre çalışmaları bir yere kadar getirildi. Orada kongrenin sistemi ve delegasyon meselesi tartışıldı. Burada da tabi bazı farklı yaklaşımlar ortaya çıktı. Biz eş başkanlık sistemini kongre modeline getirmek istedik. Böyle bir modeli daha demokratik gördük. Böyle bir modelle kongre gelişirse bu hem Kürtlerde demokratikleşmeye yol açacak, hem de uluslararası alanda Kürtlerin itibarı daha da artmış olacaktı. Fakat bu modeli kabul etmediler. Bir kısmı bu modeli çok olumlu gördü, bir kısmı olumlu görmekle beraber şimdi böylesi bir modeli gerçekleştirebilme durumunda olmadıklarını, buna hazır olmadıklarını söylediler. Bunun yerine Başkanlık sistemine dayalı model önerdiler. Yine delege meselesinde parçalara ve Avrupa'ya dağılımın nasıl olacağı konusunda da farklı yaklaşımlar ortaya çıktı. Biz bu sorunların hepsinin aşılması içinde çeşitli alternatifler ileri sürdük. Bu sorunları aşalım, kongreyi gerçekleştirelim dedik. Fakat bütün çabalarımıza rağmen bu sorunlar aşılmadı. Çünkü bazı güçlerin yaklaşımında aslında sorunları çözmeden ziyade bu sorunları sürdürme yaklaşımı ortaya çıktı. Bunun için bu sorunlar çözülmedi, dolayısıyla da kongre bu tarzda gerçekleştirilemedi. Kongre'ye şu dayatıldı aslında; 'ya bizim istediğimiz gibi olabilir, öyle gerçekleştirebiliriz. Öyle olmazsa kongreyi yaptırmayız'. Sonuçta bu ortaya çıktı, hatta bunu açıkça dile getirenler de oldu. Biz tabi bu yaklaşımları kabul etmedik, etmiyoruz. Bu kongre bir ulusal kongredir, bir parçanın ya da bir partinin kongresi değildir. Bir parçaya bir partiye göre de kongre olmaz, kararlar olmaz, sistemler olmaz. Bütün kararların sistemin ortaklaşa tespit edilmesi gerekiyor. Biz bunu savunduk. Hep demokratik bir sistemin geliştirilmesini istedik. Hiçbir zaman ulusal kongrenin bir partinin hizmetine girmesini doğru görmedik, bundan sonra da doğru görmeyiz" dedi.
'Başkan ve yardımcılığı yönünde öneride bulunduk'
Kongre başkanlığı veya eş bakanlığına ilişkin olarak Mesut Barzani'nin isminin zikredildiği yönündeki soruya da cevap veren Bayık şunları söyledi: "KDP eş başkanlık sistemini kabul etmedi zaten. Onun yerine başkanlık sistemini önerdi. Onda ısrar etti. Sistem olarak eş bakanlığı reddetti, hala da reddediyor. Önder Apo bunu da çözümlemek istedi. 'Eğer Eşbakanlık sistemi kabul edilmiyorsa başkanlık ve yardımcılığı olabilir dedi. Başkan erkek olabilir, yardımcısı kadın olabilir. Çünkü bu bizim için ilkesel bir gerçeği ifade ediyor' dedi. Çünkü mutlaka kadının yönetimde yer alması gerektiğini, kadının içinde yer almadığı bir sistemin demokratik olamayacağını söyledi. Onun için bunda ısrar etti. Bunun için biz de madem eş bakanlık sistemi kabul edilmiyor, başkan ve yardımcılığı şeklinde öneride bulunduk. Başkan erkek olacaksa da başkan yardımcısı kadın olacak dedik. Bu tarzda bu sorunu aşmak istedik. Çabalarımız hala da bu yönlüdür."
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.