KCK Başkanlık Konseyi Eşbaşkanları Bese Hozat ve Cemil Bayık ile KCK Yürütme Konseyi eski başkanı ve Genel Başkanlık Konseyi üyesi Murat Karayılan, Kongra Gel 9. Genel Kurulu ve alınan kararlar hakkında soruları yanıtladı.
Bese Hozat, Cemil Bayık ve Murat Karayılan’ın ANF’nin sorularına verdikleri yanıtlar şöyle:
-Medya Savunma Alanlarında ve Kürdistan dağlarında zor koşullar altında Kongra Gel Genel Kurulu’nu gerçekleştirdiniz. Genel kurulunuz nasıl bir atmosferde gerçekleşti?
Bese Hozat: 9. Genel Kurulumuz çok tarihi bir dönemde gerçekleştirildi. İlk başta bu kongre Önderliğimize ve halkımıza kutlu olsun. Kongrede çok derin tartışmalar oldu. Ortadoğu, Kürdistan, Kürt sorunu ve şu an yaşanılan sürece yönelik yoğun tartışmalar oldu. Diğer önemli konulardan biri ise dört parça Kürdistan’da sistem konusu tartışıldı. Yeni sistemin nasıl olacağına yönelik kapsamlı tartışmalarımız oldu. Sistemin kurulması ve örgütlenmesi konusunda, şimdiye kadar yaşanılan sorunlarla birlikte engel oluşturan konuların nasıl aşılacağına yönelik plan ve projelerle ilgili ortak düşünceler genel kurulda hakim oldu.
Önderliğin başlattığı demokratik çözüm süreci geniş bir şekilde tartışıldı. Başlayan yeni sürece yönelik çok kapsamlı plan ve projelere gidildi. Toplumsal, siyasal, ekonomi, sağlık ve özellikle de Önder Apo’nun sağlık ve özgürlüğüne ilişkin ayrıntılı bir şekilde tartışmalarımız oldu ve çok önemli kararlara gidildi. Genel kurulumuz çok güzel bir atmosferde gerçekleşti. Yapılan bütün tartışmalar çok önemli ve nitelikli tartışmalardı. Genel kurula bütün alanlardan temsiliyet düzeyinden katılım vardı. Kürdistan’ın dört parçası ve dış alanlardan delegasyonların katılımı yoğundu. Alanlara yönelikte geniş tartışmalar ve planlamalara gidildi. Bu yönüyle zengin ve güçlü bir kuruldu. Yeni başlayan demokratik çözüm süreciyle birlikte ateşkes, gerillanın barış yürüyüşü ve çıkabilecek her duruma yönelik özgürlük hareketimiz olarak hazırlık düzeyimiz ve halkımızın durumu nasıl olmalı, tüm bunlara yönelik kapsamlı tartışmalar yürütüldü. Bu genel kurulun bir sonuç ve başarılı bir Genel Kurul olduğunu belirtebilirim. Kürt halkına ve halklara kutlu olsun diyoruz. Alınan kararların sonucu ilerdeki süreçte daha ayrıntılı bir şekilde görülecektir.
‘GENEL KURUL SÜRECİN YOL HARİTASINI BELİRLEDİ’
-Böylesi kritik bir süreçte Genel Kurul’u gerçekleştirmenizde avantaj ve dezavantajlarınız neler?
Hareketimiz her zaman olağanüstü koşullardan geçiyor. Bu Genel Kurul ilk değil, bundan önceki genel kurullarımızı da güvenlik sorunları altında gerçekleştirdik. Kırk yıldır mücadele veriyoruz. Bu kırk yıllık mücadelemiz içerisinde düşmanın yönelimleri sürekli olarak vardı. Düşmanın yönelimlerine rağmen örgüt olarak işlerimizi yapmaya devam ediyoruz. Yıllardır savaş olmasına rağmen çalışmalarımızı yoğun bir şekilde devam ettiriyoruz. Var olan koşulları iyi bir şekilde değerlendiriyoruz ve örgütlenmemizi de ona göre yapıyoruz. Örgütün ve sürecin ihtiyaçlarına göre çalışmalarımızı yürütüyoruz. Yoğun yönelimlerin olduğu süreçlerde de çalışmalarımızı yürütmeye devam ettik. Örgüt olarak ihtiyaç duyduğu zaman kongre ve konferanslarımızı yapıyoruz. Aslında şu an bile çok önemli bir süreçten geçiyoruz.
Demokratik çözüm sürecidir ve yoğun bir şekilde bu sürecin tartışmaları yürütülmektedir. Devlet tarafından gözle görülür somut bir adım atılmış değil. Genel Kurul’da da bu konulara yönelik tartışmalarımız oldu. Başlayan bu süreçle birlikte Genel Kurul’a gitmemiz gerekiyordu. Bazı konuların daha ayrıntılı bir şekilde tartışılması ve Genel Kurul’a katılan delegasyonların görüşlerini almak bizim için daha iyi oldu. İlerdeki sürece yönelik plan ve projeler konusunda ortaklaşmak açısından önemli bir kurul oldu. Yeni yol haritasını belirleme ve mücadelemizi geliştirme konusunda önemli kararlar alındı.
‘GENEL BAŞKANLIK KURUMU SİSTEMİMİZDE BİR YENİLİK’
-Sayın Karayılan yaklaşık on yıl KCK Yürütme Konseyi Başkanlığını yaptınız. Bu Genel Kurul’un özellikleri neydi ve diğer genel kurullar ile arasında farklılık var mıydı?
Murat Karayılan: 9. Kongra Gel Genel Kurulu, Önder Apo ve halkımıza kutlu olsun. Mücadelemiz tarihinde Kongra Gel 9. Genel Kurulu’nda alınan kararlar çok önemliydi. Ben umut ediyorum ki alınan kararlar halkımızın özgürlüğü ve Önder Apo’nun özgürlüğü için temel oluşturacaktır. Gerçekten de çok önemli bir süreçte çok önemli kararlar alındı. Gerçekleşen Genel Kurulumuz olağanüstü değil normal zamanında yapılan bir kuruldur. Sürecin karakterinden kaynaklı çok önemli kararlar alındı. Bu anlamda söyleyebiliriz ki olağanüstü koşullarda gerçekleşti. Ama genel kurul normal zamanında gerçekleştirildi.
Farklılıkları nelerdir denirse; Önder Apo yeni bir sistem geliştirdi. Sistem ilerledikçe bu sistemde yeni oluşumlar ortaya çıkıyor. Sistemin daha istikrarlı olması için yeni adımlar atıyor ve yeni perspektifler geliştiriyor. Kongra Gel Genel Kurulu Önder Apo’nun perspektifleri üzerinden gerçekleştirildi. Gerçekten sistemde yenilikler oluşturdu. KCK sisteminde yenilikler yarattı. Sistemde hem genel başkanlığı hem de Başkanlık Konseyini genel sistemden sorumlu kabul etti. Bunu da yeni sözleşme temelinde kabul etti. Bu çerçevede Önder Apo yapılan oylamayla genel delegelerin oylarıyla KCK Genel Başkanı seçildi. Aynı zamanda Önder Apo’nun yardımcıları olarak altı arkadaş, Başkanlık Konseyi Üyeleri olarak seçildiler. Diğer genel kurullardan farklı bir nokta buydu. İkincisi ise Önder Apo’nun belirttiği gibi Eş başkanlık sistemi oluşturuldu ve karar altına alındı.
Bu doğrultuda Bese arkadaş ve Cuma arkadaş bütün delegelerin oylarıyla eş başkan olarak seçildiler. Bu, sistemimizde bir yenilik. Diğer genel kurullardan farklılık buydu. Eskiden KCK sisteminde Eşbaşkan seçimi yoktu. Bizim sistemimizde Önder Apo sistemi oluşturan ve sistemin sorumlusudur. Sistemde KCK Genel Başkanı yoktu. KCK Başkanlık Konseyi de yoktu. Bunlar yeni oluşturuldu ve resmiyeti oluştu.
‘YENİ BİR MODEL GELİŞTİRİYORUZ’
Eski sistemimize göre yaklaşık dokuz yıldır KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı’nı yapıyordum. Halkımız ve kamuoyu da biliyor. Bizde reel sosyalizmdeki gibi bir koltuk sahibi oldun mu o koltuğu hiçbir zaman bırakmayacaksın diye bir şey yoktur. Yeni bir model geliştiriyoruz. Bundan yaklaşık dört sene önce değişikliklerin olması gerekiyordu ve kendim de talep ettim. Ama o zaman Önder Apo değişiklik için müsait olmadığını söyledi ve o değişiklik şimdi sizlerin de gördüğü gibi gerçekleşti. Bu çok normal bir değişikliktir. Hareketimiz kadro ve Önderlik hareketidir. Bu bizim genel talebimizdi. Bizim sistemin demokratik karakterinden kaynaklı bu değişiklikler gerekliydi. Ben kamuoyu önünde eşbaşkanların ikisini de kutluyor ve başarılar diliyorum. Başkanlık Konseyinin başarması için bana ne düşüyorsa yapmaya hazırım. Bütün arkadaşlarımız da bunu yapmaya hazırdırlar. Çünkü sistemimizde yenilikler oldu bundan dolayı halkımız, kadrolarımız bu yeni sisteme göre herkesin katılması gerekiyor. Daha güçlü katılmaları gerekiyor. Buda gösteriyor ki hareketimiz ne kadar büyük ve demokratik bir karaktere sahiptir. Yeni modelimizle birlikte mücadelemizde yeni adımların atılması gerekiyor. Yeni sistemimiz de bu temelde bütün kadrolarımıza ve halkımıza hayırlı olsun diyorum. Herkese başarılar diliyorum.
-Kongrenizde yeni kurumlar oluşturdunuz. Eşbaşkan seçildiniz. KCK sistemi nasıl oturtulacak? Bu sistem halk tarafından yeterince anlaşıldı mı?
Cemil Bayık: 9. Kongra Gel Genel Kurulu Önder Apo, bütün halklara ve insanlığa kutlu olsun. Bu sistem gerçekten yeni bir sistemdir. Önder Apo bu sistemi sadece Kürt halkı için değil bütün halklar için geliştiriyor. Böyle de anlaşılması doğrudur. Hareketimizin tarihinde ve pratiğimizde çok dikkat çekici şeyler var. Önder Apo bu sistemi geliştirdiyse hem hareketimizin tarihinden hem de insanlığın tarihinden çıkardığı sonuçlardan hareketle bu sistemi geliştirdi. KCK sistemini Önder Apo her geliştirdiğinde bu sistemde eksiklikleri gidermeyi esas alıyor. Çünkü halklar ve insanlık için yeni bir sistem geliştiriyor. Tecrübeleri fazla yok. Pratikte geliştikçe eksiklikleri görüyor, gideriyor ve daha iyi bir sistem geliştiriyor. Sistemde yapılan değişiklikler bu gerçeklikle bağlantılıdır. KCK sistemi biliniyor. Dört ayak üzerinde örgütlendiriliyor. Birincisi Kongra Gel’in kendisidir yani meclislerdir. İkincisi ise alan meclisleri ve komünleridir. Üçüncüsü ise akademilerdir. Dördüncüsü ise kooperatiflerdir. Yani toplumun ekonomisidir. Bu dört ayak üzerinden sistem örgütlendiriliyor ve mücadelesi yürütülüyor.
‘HALK KENDİ KENDİSİNİ YÖNETMELİ, YÜRÜTMELİ’
-Dört ayaktan bahsettiniz bu dört ayakta şimdiye kadar ne kadar başarılı olundu?
Biz KCK sisteminde bazı adımlar attık. Ama Önder Apo’nun isteği gibi adımlar atılamadı. Yaşanılan bazı eksiklikler oldu. Tabi bunlar sistemden kaynaklı değildi. Yaşanılan sorunlar kadrodan kaynaklıydı yani sistemi oluşturanlarda yaşandı. Yaşanılan eksiklikler neydi? Kadronun temel görevi KCK sistemini oturtmaktı; komün, akademi, meclis ve ekonomi alanlarını geliştirmesi gerekiyordu. Toplumu eğitmesi, halkın iradesini açığa çıkarması gerekiyordu. Ama kadromuz eski paradigmadan kendisini çıkarmamıştır. Halkın iradesini açığa çıkarması gerektiği yerde kendisi öne çıkıyor. Meclisler oluşturması gerekiyor kendisi meclis çalışmalarında yer almıyor. Bundan dolayı da meclis çalışmalarımız gelişmiyor. Bu büyük bir yanlışlıktır. Genel Kurul bu konuları ayrıntılı bir şekilde tartıştı. Kadrolar Meclis içerisinde yer almalı ve çalışmalıdır. Meclislerin kimliğini ve iradesini ortaya çıkarmalıdır. Halkın kendi kendisini idare etmesi gerekiyor. Yani halk kendi kendini yönetmelidir. Halk kendi iradesiyle karar almalı ve kendisini yürütmelidir.
-Engeller sadece dışarıdan değil, içerde midir diyorsunuz?
Hayır tabii ki dışarıdan da engeller oluyor. Devletin yönelimlerinden hiçbir şey eksilmedi. Halen de yönelimler devam ediyor. KCK sisteminin gelişmemesi ve örgütlenmesinin olmaması için tutuklamalar oluyor. Ama esasında engeller ve eksiklikler dışarıdaki güçlerden gelişmiyor. Esas eksiklik kadroda yaşanılıyor. Çünkü bu sistemi oluşturacak olan kadrolardır. KCK sistemini pratiğe geçirecek olan kadrolardır. Fakat kadro biraz yanlış yaklaşıyor. Kadrolar ya eksik ya da kendilerine göre yaklaşıyorlar. Kadroda bazı anlayışlar çıkıyor, kendilerini esas alıyorlar. Kadroların halkı ve meclisleri esas alması gerekiyor. Yaşanılan bu anlayışlar, meclislerin halkın iradesi olmasını engelliyor. Bundan dolayı da meclisin oluştuğu alanda halkın iradesini oluşturamıyor. Bazı maddi anlayışlar çıkıyor.
‘GENEL BAŞKANLIK KONSEYİ TEMEL KARARLARI ALIR’
-KCK sisteminde yaptığınız değişiklikler sistemin oturmasını kolaylaştırır mı?
Murat Karayılan: Yaptığımız değişiklikler kuşkusuz işleri daha da kolaylaştıracaktır. Mesela eskiden bir karar almak için birkaç kurumu bir araya getirmek gerekiyordu. Yani buna benzer kimi sorunlar vardı. Örneğin kritik bir dönemdeyiz hemen hemen her gün karar almak gerekiyor. Bütün sistem bileşenlerimizin bir üst organda temsilini bulması için ve o bileşenin genel başkanlık içinde karar verebilmesi ve o kararın herkes için geçerli olması için bu değişiklikler yapıldı. Mesela şimdi genel başkanlık ve onun konseyi var. Bunu devlet sistemiyle kıyaslarsak eğer, cumhurbaşkanlığına tekabül ettiğini söyleyebiliriz. Fakat onun alt yapısında pratik faaliyetleri yürüten merciiler var. Nedir bu merciiler? Bu yürütme konseyidir. Yürütme konseyinin eşbaşkanları var ve onlar pratik yürütmekte. Böylelikle işlerin daha da kolaylaşacağına, işlerin birbirini tamamlayacağına inanıyoruz. Uzaktan bakınca biraz karışık gibi görünebilir fakat öyle değil. Genel eş başkanlar var ve onun yardımcıları var. Biz buna Genel Başkanlık Konseyi diyoruz. Bu konsey üçü kadın üçü erkek 6 kişiden oluşmakta. Aynı zamanda bunlar, Önder Apo’nun yardımcıları olmaktadır. Bu konsey temel kararları alabilir. Fakat genel kararlar alınacaksa yürütme konseyini de toplamalı. Hata daha stratejik kararlarsa Kongra Gel kurulunu toplamalı. Çünkü Kongra Gel Kurulu bizim parlamentomuz sayılır, halk meclisidir. Zaten şimdiki sözleşmeye göre yılda bir toplanır ve yıl içerisinde 6 ayda bir ara dönem toplantısı yapılır. Esas karar veren ve kanun yapıcısı kurum Kongre Gel’dir. Kongre Gel Kurulu Genel Başkanı seçti, ayrıca icraat yapan Yürütme Konseyi Eşbaşkanlarını seçti. Bunların her biri kendi çalışmalarını yürütecek ve karar almada birbirini tamamlayacak.
GENEL KURUL SÜRECİN DEVAM ETMESİ İÇİN KARAR ALDI
-Kongra Gel önümüzdeki sürece ilişkin ne tür kararlaşmalara vardı?
9. Kongre Gel Genel Kurulu’nun aldığı en önemli karalar süreç hakkında alınan kararlardı. Yani Önder Apo’nun Newroz çağrısıyla başlattığı süreci, ardından hareket yönetimimizin aldığı eylemsizlik kararını ve gerilla güçlerimizin Medya Savunma Alanları’na geri çekilmesi kararını Kongre Gel onayladı. Aynı zamanda bu sürecin devam etmesi için de karar aldı. Bu çok önemli. Bu, hareketimizin bu süreci stratejik bir düzeyde ele aldığını gösteriyor. Genel Kurul’un bu yönü çok önemliydi. Kongre Gel Genel Kurulu Genel Başkanlık Konseyi’ne süreci takip etme inisiyatifini verdi. Anlık gelişmeleri yorumlayıp ona göre karar alma yetkisini verdi. Kongra Gel Genel Kurulu Önderliğin başlattığı süreci onayladı ve hem Genel Başkanlık Konseyi’ne, hem de KCK Yürütme Konseyi’ne devlet ve hükümetin tutumunu göz önünde bulundurarak pratik kararlar alma inisiyatifini verdi. Mesela adım atılmazsa süreci durdurma kararını ya da sürdürme kararını alabilir. Tabi devam ettirilme kararı genel kurul tarafından alındı. Yani bu anlamda süreç için 9. Kongra Gel Genel Kurulu’nun toplanmasının çok önemli bir rolü var. Çünkü resmi düzeyde parlamento olarak süreci kabul etti ve devam ettirilmesini istedi hatta bu konuda Genel Başkanlık Konseyi’ne ve KCK Yürütme Konseyi’ne inisiyatif verdi.
‘SÜREÇ İLERLEYECEKSE ÖNDER APO’NUN KOŞULLARI İYİLEŞMELİ’
-İkinci aşama hangi düzeyde, taraflar üzerine düşeni yerine getirdiler mi?
Tabii bu soru önemli, süreç şu anda ciddi bir aşamadadır biz üzerimize düşeni yaptık. Türk başbakanı Erdoğan diyor ki yüzde 15 çekildi ve ikinci aşamayı başlatmıyor. Biz ateşkes yaptık ve geri çekilme devam ediyor. Bu bizim niyetimizi ve duruşumuzu gösteriyor. Şimdi devletin acil atması gereken adımlar var. Bu süreci Önder Apo başlattı ama hala tecrit altındadır. Avukatları onunla görüşemiyorlar kimse yanına gidemiyor. Daha da önemlisi şu anda ciddi sağlık sorunları var. Kaç gündür kamuoyunda ciddi kaygılar var biz de bu durum hakkında açıklama yaptık. Bağımsız ve uzman bir doktor ekibi İmralı’ya gitmeli ve Önder Apo’yu sağlık kontrolünden geçirmelidir. Diğer taraftan eğer bu süreç ilerleyecekse Önder Apo’nun koşulları iyileşmeli ve dışarıdan gelen heyetlerle görüşebilmeli. Dışarısıyla irtibatı olmalı. Diğer taraftan yardımcıları ve sekreterleri olmalıdır. Ancak bu şekilde müzakere sürecini yürütebilir. Eğer Türk devleti gerçekten Kürtleri kabul etmek istiyorsa ve Kürt meselesini demokratik ve anayasal çözümle çözmek istiyorsa kesinkes bu konuda artık adım atmalıdır. Sonra bazı Kürt karşıtı kanunlar var sözde ‘teröre’ karşı kanunlar. Bunlar Kürtlere karşı getirilen kanunlardır. Bu kanunlar Kürtlerin siyaset yapmasının önünde engeldir. Kürt siyasetçileri zindanda. Mesela Başbakan dedi ki ‘artık silahlar sussun fikirler konuşsun!’ Tamam şu an savaş durdu, ama bütün Kürt siyasetçileri hapiste. Bu ne anlama geliyor. Türk hükümeti şu an büyük bir çelişki yaşamaktadır. Gerekçeler üretmemeli ve adım atmalı. Bazı insani adımlar atılmalı. Hasta tutsaklar var bunlar bırakılmalı. Ama sadece tek tük bırakılanlar var.
‘ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE ADIM ATILMAZSA SÜREÇ TIKANIR’
Yılın başından bu yana biz elimizden geleni yapıyoruz. Özellikle Newroz’dan buyana birçok adım attık, ama AKP hiç bir adım atmış değil. Aksine karakollar yapıyor, Başbakan diyor ki ‘biz devletiz sınırlarda karakollar yapacağız.’ Peki Dersim sınır mı? 38 karakol yapma projesi var. Yeni korucu alımları da devam ediyor. Yine Kürdistan’da yapılan barajlar ekonomik değil gerillayı işlevsiz kılmak için siyasi amaçlı yapılıyorlar. Maalesef Türk devleti fırsatçılık yapıyor. Bütün bunlar bizde kaygı yaratıyor.
Önderliğimiz hükümet ve devlet yönetimine de mektuplar yazdı, sonuçlarını bilemiyoruz. Süreci kritik bir aşamaya koyuyorlar. Türkiye, uluslararası ve Kürt halkı işin gerçeğinin bu şekilde olduğunu bilmeliler. Eğer AKP hükümeti önümüzdeki günlerde adım atmazsa süreç tıkanır. Biz değil süreci onlar tıkatır. Biz üzerimize düşenleri eksiksiz yerine getirdik işte en son Kongra Gel Genel Kurulu da stratejik anlamda kararlı olduğumuzu gösterdi. Ama Türk devleti şuana kadar resmi bir karar açıklamamıştır. Sadece ‘gerilla güçleri sınır dışına çıksın ben sonra adım atacağım’ diyor. Böyle olmaz ikinci aşama başlamıştır ve üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Herkes şunu bilmeli ki biz Türk devletine muhtaç değiliz, eğer adım atsın diyorsak bu anlaşmak ve barışmak içindir. Bu da tek taraflı olmaz, olamaz. Süreç tek taraflı ilerlemez. Bu süreci Önderliğimiz tek başına bu güne getirdi, ama şu anda kendisi hasta ve tedaviye ihtiyacı var. Diğer taraftan Önderliğimiz dışarıyla ilişki kurmalı.
‘ÖNÜMÜZDEKİ BİR HAFTA ÇOK ÖNEMLİ’
Cezaevleri Kürt siyasetçileriyle doludur. Bütün bunlar süreci zorluyor. Herkes bilmeli ki önümüzdeki bir hafta çok çok önemlidir. Türk devletinin şu anki gibi tavrı devam ederse süreç tıkanır. Şu anda tıkanmamış ama tıkanma aşamasındadır. Lice’de gördük halka saldırdılar, halkımızın üzerinde büyük bir baskı var. Kısacası bu ne yaptığı belli olmayan AKP politikalarının halkımıza saldırması ve Gezi Parkı’nda gördük büyük bir tahammülsüzlük var, bu politika süreci tıkanmaya götürür ve götürüyor da. Kısa sürede bizi ikna edecek adımlar bekliyoruz eğer bu adımlar atılmazsa süreci onlar tıkatır ve sorumluluğu da onlardadır.
‘DEMOKRASİ ÇEVRELERİ ADIM ATILMASI İÇİN KAMPANYALAR YÜRÜTMELİ’
-Sürecin tıkanmaması için halkın demokratik çevrelerin üzerine neler düşüyor?
Cemil Bayık: Süreci tıkatan Türk devlet ve hükümetidir. Biz tıkanmasını istemiyoruz demokrasi güçleri de sürecin gelişmesinden yanalar. Hatta herkes diyor ki, bakın Kürtler ve özgürlük hareketi atılması gereken adımları attı. Adım atması gereken hükümet ve devlettir. Şuana kadar hiçbir adım atmadılar. Herkes devletten ve hükümetten adım bekliyor. Süreci bitiren bizler değil devlet ve hükümet tarafıdır. Gerçeklik budur. Bundan dolayı onların adım atması lazım. Tam da burada demokrasi güçleri Kürdistan ve Türkiye’de ve ülke dışında sürecin tıkanmasına karşı olanlar devlete niye süreci tıkatıyorsun demelidirler. Devlet ve hükümetten adım atmayı istemeliler. Sadece adım atılmasını da beklememeliler adım atılması için kampanyalar yürütmeliler. Bu sadece Kürt sorununun çözümüyle sınırlı kalmayacak Türkiye’yi demokratikleştirecek ve Ortadoğu’da bir değişimi başlatacaktır. Bu, herkes için güven ortamı yaratacaktır ve herkesin çıkarı buradadır. Bazı konferanslar oldu çalışmalar bunlarla sınırlı kalmamalıdır.
-Kongrede Kürt Halk Önderi Öcalan’ın özgürlüğüne dönük de kararlaşmalara gidildi. Bunları biraz açabilir misiniz?
Bese Hozat: Önderliğimiz özgür olmadan Kürt sorunu çözülmez. Çözülür diyenler doğru söylemiyorlar. Bunun için Önderliğimizin dışarısıyla ilişkisi olmalı ve süreçte doğrudan rol almalı. Önderliğimizin sağlık sorunları da var; İmralı bir ada nem ve rutubetli bir yerdir. Burası sağlık için kötü bir yerdir. Önderliğimiz için başlatılan imza kampanyası daha da büyütülmelidir. Bunun dışında Önderliğimizin koşulları değişmeli, bunun mücadelesi de her yerde verilmeli. Sadece Kürtler değil özgürlük yanlısı olan herkes buna katılmalıdır. Bunun için büyük oranda kararlaşmalara gidildi ve bunun sağlanması en başta gelen çalışmalar olacaktır.
‘KORUCULUK SİSTEMİ BARIŞIN ÖNÜNDE ENGELDİR’
-Geri çekilme sonrası boşalan yerler hakkında neler düşünüyorsunuz?
Murat Karayılan: Geri çekilme konusunda tedbirler alınmalı, alınmazsa halkımızın üzerinde baskılar yapacaklar. Halkımız daha fazla kurumlaşmalı ve kendini korumalı. Öz savunmasını güçlendirmeli kendi içinde yapmalı. Her alanda tedbirler alınmalı boşluk bırakılmamalı. Adım atmadan biz zaten kabul etmeyeceğiz. Bizim yapmak istediğimiz bu süreçte sivil demokratik bir toplumu inşa etmektir. Askeri baskı kesinlikle son bulmalı ve koruculuk bitmelidir. Genel kurulumuz bu konuda da karar aldı. Korucular sonuçta Kürt’türler yanlışlık yapmışlardır bu silahlı varlıkları son bulmalıdır. Devlet onları başla yönlü değerlendirsin, Kürdistan’da bundan sonra silahlı güçlere gerek kalmamıştır. Bu sistem barışın önünde engeldir. Bu olmazsa gerillanın geri çekilmesi de boşa düşer. Özellikle Önderliğimizin devlete gönderdiği mektupta da özel olarak bu konuya değiniliyor.
‘MISIR TÜRKİYE’Yİ ETKİLEYECEK O NEDENLE KARŞI ÇIKIYOR’
-Mısır’da askeri darbe oldu bu darbenin bölgeye yansıması nasıl olur?
Cemil Bayık: Genel kurulumuz devam ederken Mısır’da darbe oldu. Ortadoğu bir savaş ortamından geçiyor, bu savaşın amacı Ortadoğu’yu yeniden dizayn yapmak istiyorlar. Özellikle kapitalist moderniteye hizmet eden ve öncelik payan güçleri öne çıkarmak istiyorlar. Birinci dünya savaşında ortaya çıkan dengeleri yıkıp yeni dengeleri kurmak istiyorlar. Her ne kadar adım atsalar da, zorlanıyorlar. Ortadoğu bir ara dönemi yaşıyor. Hangi yöne evirileceği şimdiden belli değil. Müdahale eden devletler var, iktidarını korumak isteyen devletler var ve aralarında çelişkiler var, bunun karşısında halklar için üçüncü bir çizgi var. Bu üçüncü çizgi Önder Apo’nun öncülük yaptığı ve Kürtlerin savunduğu bir çizgidir. Bu sırtını kimseye vermeyen halkların demokratik ve özgürlükçü çizgisidir. Hem müdahale eden güçler hem de statükocu devletler üçüncü yol olan çizginin başarıya ulaşmasını istemiyorlar. Bunlar hem birbirine karşıdırlar hem de bu halkın çizgisine karşıdırlar. Mısır’daki darbe böyle bir durumda oldu. İslamiler iktidara geldi, ona karşı duranlar vardı, böyle bir durumda ordu onlardan destek aldı ve darbe yaptı. Biz askeri darbeye karşıyız. Çünkü halkın önünü alıyor, demokrasinin önünü alıyor. Biz bunu doğru bulmuyoruz. Sonra darbeden önce gelenler de iktidarı esas alarak başa geldiler. Kimseye yer vermediler bu da yanlıştır. Halkı dışarıda bırakıp sadece kendine iktidar istemek yanlıştır. Şuanda Mısır’da iktidar savaşı var. Kapitalist moderniteyi savunanlar öndedir. Darbe oldu ama her iki tarafta iktidarı için savaşıyorlar. Halk özgür siyasetini yapmalıdır. Eğer böyle olmazsa Mısır daha da tıkanır. Bu, Türkiye’nin de üzerinde etki yapacaktır. AKP bunun korkusuyla bu darbeye karşı çıkıyor. Demokrasi ve insan haklarından yana olduğu için darbeye karşı çıkmıyor.
-Genel Kurul Paris Katliamı’nı nasıl değerlendirdi?
Bese Hozat: Paris’te 3 arkadaşımıza dönük yapılan komplo sürece karşı yapıldı. Fransa yapanları biliyor ama açıklamıyor. ABD ve Avrupa devletleri de bu işin içindeler. Kürdistan ve Avrupa’da Kürtlerin mücadelesi sürüyor. Buna karşı siyasi ve diplomatik çalışmalar bundan böyle de sürecek. Fransa devletine bu temelde baskı yapılmalıdır.
‘SINIR KAPISININ KAPALI OLMASINI KINIYORUZ’
-Kongrenizde Rojava’daki devrim durumunu nasıl ele aldınız, diğer parçadaki Kürtler nasıl yaklaşmalı?
Murat Karayılan: Bütün Kürtlere özgür olmaları için şans doğmuştur, özellikle Rojava’da bu fırsat yaratılmıştır. Bu parça savunulmalıdır. Bazı çevreler bunu hazmetmiyor. Hem Kürt hem de Türkiye, bazı çevreler bunu kabul etmek istemiyorlar. Şu aşamaya kadar Kürtler orada başarılıdırlar. Özellikle YPG, Afrin ve diğer yerlerde kahramanca direndi. Başta Afrin ve diğer yerlerde halkımız çok direndi. Yine Yüksek Kürt Konseyi var, orada yıpratıldı. Bu konsey kimseye bağlı olmadan oradaki halkın koalisyonu gibi çalışmalıdır. Onlar nasıl bir yönetim şekli belirlerse biz onların arkasındayız. Güney Kürdistan hükümeti sınır kapısını kapatmıştır nedeni ne olursa olsun biz bunu kınıyor ve doğru bulmuyoruz. Herkesin bu dönemde Rojava Kürtlerine destek çıkması ve yardım etmesi lazım. Bütün Kürtler buna sahip çıkmalı. Bütün Kürtler bu dönemde birlik çalışması yürütmelidirler. (anf)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.