Mesud Barzani, "sorunumuz, diyalog diliyle anlaşma yerine silah dilini tercih eden zihniyetledir'' dedi.
Barzani, Bağdat yönetiminin Kürdistan Federal Bölgesi'ne asker kaydırma girişimine ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, Irak'taki mevcut siyasi kriz ve bölgesel yönetim ile Bağdat'taki merkezi hükümet arasındaki gerilimi değerlendirdi. Newroz'da yaptığı konuşmaya atıfta bulunan Barzani, “Iraktan yana bir çözüm olamadığını gördüğümüzde, o zaman Kürdistani bir çözüme gider ve halkın görüşlerini alırız” dedi.
''Maliki ile şahsi sorunum yok''
Bazı çevrelerin anayasaya uymaktan kaçtığını ve iktidarı kendi tekellerine geçirmeye çalıştığını savunan Barzani, Başbakan Nuri Maliki ile arasındaki anlaşmazlığa da değinerek şu ifadelere yer verdi:
''Zaman zaman bu kriz, sanki benimle Maliki arasındaki şahsi bir meseleymiş gibi görülüyor. Ancak benim Maliki ve krizin diğer taraflarıyla hiçbir sorunum yok. Maliki yıllarca Kürt bölgesinde yaşadı, benim yakın arkadaşımdı ve sürekli irtibat halindeydik. Sorunları onunla anlaşarak çözmeye çalıştım, ancak hiçbir anlaşmaya uymadı. Sorunumuz, diyalog diliyle anlaşma yerine silah dilini tercih eden zihniyetledir.''
“Kürtler Irak’ın başta gelen halklarında biridir ve özgürleşme sürecinde ve sonrasında yeni ırak’ın inşaa edilmesine büyük katkılar sonmuştur. Irak’ta birlikte yaşamanın tek yolu ve harcı anayasadır. Bizler bu anayasa çerçevesinde haklarımızı ve hukumuzu beliryor ve talep ediyoruz. Ancak bazılarının ayakları yere basmaya başlayınca, iktidarı tamamen ele geçirmenin peşine düştü. Ve kendilerini anayasanın üstünde sanıyorlar.
Maliki'nin 2008 yılında Xaneqin’e Irak ordusunu göndererek peşmergeyle karşı karşıya getirdiğini hatrlaran Barzani, “İşte ozaman ben Maliki’den umudu kestim. Silaha inanan bu zihniyet şimdi değil ama ilerde büyük bir sorun haline gelecek. Bizler bu yıl bu zihniyete karşı gerekli tavrımızı aldık ve anlatıldığı gibi yeni bir sorunda çıkarmadık. Bizim taleplerimiz vardı ve bu talepler için gerekli olan tavrı takınmamıştık. Kaç yıldır anayasanın gerekliliklerini yerine getirileceğine dair bize söz verildi. 140. Madde, bütçe , peşmerge gibi bir çok konu var ama bunların hiç biri yerine getirilmiş değil. Hewler’de bir anlaşma yapıldı ancak bu anlaşmanında hiçbir maddesi uygulamaya konmadı.Yapılan tek şey diktatörlük zihniyetinin geritilmesidir. Verilen tüm sözlerin ardında Başkanlık ve Bakanlar kurulu iç tüzüğünde yapılacak olan değişiklikler yapılmadı ve tersine yapılan Maliki’nin tekliğinin tüm kurum ve kuruluşlarda uygunlamasıdır. Irak sisteminde Başbakan değil, Bakanlar kurulu Başkanı vardır ki bu Başkanı istediklerini yapma değil, Bakanlar kurulunun aldığı kararları uygulaması anlamına gelir. Ancak yapılan Irak sistemine aykırıdır”dedi.
Yapılan petrol anlaşmalarına da değinen Barzani “Herkesin şunu çok iyi bilmesini istiyorum ki bir yıldır, Bölge’nin ve Irak merkezi hükümetinin yapmış olduğu petrol anlaşmalarını inceleyecek bir komisyon kurulmasını istiyoruz. Acaba Bölge petrolü üzerinde koparılan bu yaygara kamuoyunu yanlış yönlendirmiyor mu? Bu sayede Irak petrol Bakanlığı'nın yapmış olduğu petrol anlaşmalarının gündeme gelmesinin önüne geçilmek isteniyor.” dedi.
"Iraktan yana bir çözüm olamadığını gördüğümüzde, ozaman Kürdistani bir çözüme gideriz"
Şimdiye kadar sorunların anayasal çerçevede diyalog yolu ile çözmesini istediklerin velirten Barzani, “Ancak Iraktan yana bir çözüm olamadığını gördüğümüzde, ozaman Kürdistani bir çözüme gider ve halkın görüşlerini alırız. Bu newroz bayramında benm verdiğim mesajda buydu.” dedi.
Barzani Maliki’yi iktidardan uzaklaştırma projesinin kendisine ait olmadığını ancak kendi projesi gibi sunulduğuna dikkat çekerek, “Bu proje başka birilerine ait. Ben Irak yönetim sisteminde kökten değişiklikler yapılması önerisinde bulundum. Ben demokrasi ve hoşgörü sisteminin yerleştirilmesine ve geliştirilmesini istedim. Ancak Sayın Devlet Başkanının katılımı ile siyasi taraflarla yapılan toplantıda, Maliki’nin Bakanlar Kurulu Başkanlığından uzaklaştırılması kararı çıktı. Bende üzerinde uzlaşılan bu fikri destekledim. Çünkü herkes bu fikirde hemfikir oldu. Bu fikri bu nedenle destekledim, çünkü Maliki ile geçirilmiş olan zamanda ve yapılan anlaşmaların yerine getirilmemesinden de anlaşıldı ki bu süreç Maliki ile yürütülemeyecek.” dedi.
Maliki'nin iktidardan uzaklaştırma projesinin iç siyasetin bir malzemesi haline getirildiğini belirten Barzani, “Kürt halkının meşru haklarına karşı yapılmış bir şeydir ki aynı şekilde Kürdlerin Irak’ta sahip olduğu konuma zarar vermiştir. Ben bu tavrı ulusal bir görev olarak bildim ve bu yükü yüklendim. Çünkü şu anda Bağdat’ta vuku bulan şeylerin yarın çok daha tehlikeli bir noktaya ulaşacağı uyarında bulunmak istedim. Ben bunun üzerinde özellikle duyudum ve sürekli gündemimde tutum. Herkesin bu tehlikeyi görmesini istedim.”
"Halk sorun değil hizmet bekliyor."
Maliki'nin iktidarı boyunca halka hizmet etmek yerine sorun çıkardığını belirten Barzani, “Bu yıl ellerinin altında yarım trilyon dolar para bulunuyordu. Ama maalesef halka sunulan bir hizmet yok. Bu bütçe, yani halkın parası nereye giti? Irak halkı soruyor nerde kalıkınma nerde hizmet? Sadece bir yıl için 20 milyar dolar elektiriğe ayrıldı, peki nerde elektirik? Hükümet diğer siyasi taraflarla ve ve Bölgeyle (Irak Kürdistan bölgesi) sorun çıkamaya ayıracağı zamanı, halka hizmet etmeye ayırsın. Halk sorun değil hizmet bekliyor.” dedi
"Irak'ın eski günlerine geri dönmesine izin vermeyeceğiz"
Barzani Irak eski günlerine asla dönülmeyeceğinin altını çizerek “Bir daha ordu, polis ve istihbaratla halkımızın esir alınmasına yani Irak'ın eski günlerine geri dönmesine izin vermeyeceğiz. Kürdistan ve Iraklı diğer halkların geleceklerinin bölgelsel ajandalara ve şahsi hırsalara kurban edilmesine göz yummayacağız."
"Kürdlerin birliğinin bozulmasına izin vermeyeceğiz"
Barzani, açıklamaının sonunda ise “Bölgede büyük değişimler yaşanıyor. Biz halkların iradesinin kazanmasını desteklerken, Kürdlerin birliğinin bozulmasına izin vermeyeceğiz. Tüm tarafların ulusal ve vatani çıkarları, küçük dar çıkarların üstünde olmalı. Irak ve Bölgede(ortadoğu) yaşanan sorunlar, tarafların her şeyi birbirne karşı kullanaması ve siyasi malzeme yapmasından kaynaklanıyor. Bu taraz yaklaşımlar Kürt halkının Bölgdeki (ortadoğu) durumunu ve çıkarlarını tehlikeye sokcaktır. Bu durumda tüm taraflara tarihi bir sorumluluk düşüyor. Ben Kürdistan ve Irak’a karşı olan sorumluluğumun bilincindeyim. Bu zamanda kendimi Kürdistan vatandaşlarının özgürlüğünün savunucusu olarak görüyorum ve bu sorumluluktan gurur duyuyorum. Umut ediyorum hepimiz elele verekek ulusumuzu, silahların gölgesinden kurtarak, huzur ve barış içinde tutarız.” dedi.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.