Bizde ordu yıllarca bir diktatör gibi davrandı.
Bir kişi değil ama bir “kurum” iktidarın sahibiydi, silah zoruyla elde edilen bu iktidarı sürdürmeyi de çok doğal buluyordu.
Generaller, halkı da, halkın oylarıyla seçilen parlamentoyu da fütursuzca aşağılıyordu.
28 Şubat’ı hatırlıyorum.
Genelkurmay İkinci Başkanı ile onun, rütbesinden çok daha fazla bir yetkiye sahip yardımcısının halleri hâlâ gözümün önünde.
Bir telefonlarıyla gazete patronlarını titretiyorlardı.
Bütün devlet bürokrasisini Genelkurmay’da toplayıp brifingler yapıyorlardı.
Bir genelkurmay başkanı, “28 Şubat, bin yıl sürecek” diyebiliyordu.
Seçimle işbaşına gelmiş başbakana gazetecilerin önünde “pezevenk” diyen generali terfi ettiriyorlardı.
Faili meçhul cinayetleri kimse soruşturamıyordu.
Banka yolsuzlukları gırla gidiyordu.
Devamı için
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.