Programın başında Pamir'le Karakaya arasında Türkan Saylan'la ilgili bir tartışma yaşandı. Balçiçek Pamir'in "Sizin rahmetli Türkan Saylan'ın ardından yazdığınız 'Ona rahmet dilemem' cümlesi benim çok canımı yaktı. Siz o yazının çok sert olduğunu ve Türkan Saylan'ı sevenleri kırabileceğinizi düşünmediniz mi?" sorusuna Hasan Karakaya "O da ömrü boyunca inançlı kimselerle uğraştı. Başörtülü öğrencileri ikna odalarında başlarını açmaları için kandırmaya çalıştı" diye cevap verdi. Balçiçek Pamir de bunun üzerine "O ikna odalarında başkaları vardı. Türkan Saylan'ın bu işe adının karışması sadece bir iddiadan ibaret" dedi.
Programın ilerleyen dakikalarında Hasan Karakaya, yıllar öncesinde Habertürk gazetesi yazarı Bekir Coşkun'la nasıl birlikte çalıştığını da şöyle anlattı: "Bekir Coşkun herkesten farklıydı. Herkes Bakanlar Kurulu'nun kapısında demeç almak için beklerken o içeriye sızıp ilginç şeylerin peşine düşerdi. Bir keresinde bakanlar kurulunun yapıldığı salondaki çöplerden bakanların not aldıktan sonra attıkları kağıtları toplayıp gelmişti. Onları ellerimizle ütüleyip haber yaptık. Yani onun sayesinde çöpten bile manşet çıkarmışlığımız vardır."
Hasan Karakaya fikirlerine katılmadığı herkese sert bir üslupla saldırdığı hatta zaman zaman hakaret içeren yazıları ile ilgili olarak da şunları söyledi: "Aslında ben küfürden hiç hoşlanmam. Hatta manyaklık derecesinde de duygusal biriyim. Ama yazı bambaşka bir şey. Orada öfkeyle yazıyorum, onlar da hak ediyorlar ama..." Balçiçek Pamir'in Orhan Pamuk ve Fazıl Say için kaleme aldığı son derece sert içerikli eleştiri yazılarını hatırlatması üzerine de Karakaya "Beni aramış olsalardı o yazılar daha yumuşak olabilirdi" yorumunu yaptı.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.