Başbakan Erdoğan’ın “yeni Oslo” mesajını değerlendiren Aysel Tuğluk: Birinci Oslo’dan iki taraf da ders çıkardı. Yeni bir Silvan olmaz. Bu sürecin belirleyici aktörü Öcalan’dır.
14 Temmuz 2011’de Silvan’da 13 askerin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan PKK saldırısı hem İmralı’da Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerin sonunu getirdi hem de Oslo’da örgüt ile yürütülen müzakerelerin kesilmesine yol açtı. Bu saldırı siyasette ve toplumda travma etkisi yarattı. Geçen 14 ayda 720 insan, tekrar başlayan çatışmalarda öldü. Çatışmaların sürdüğü, ölüm haberlerinin ise maalesef gelmeye devam ettiği bu koşullarda hükümetten cesur bir hamle geldi. Başbakan Erdoğan, yeni Oslo sürecinin tekrar başlayabileceğini, MHP ve CHP’nin itirazlarına rağmen İmralı ile PKK’yla görüşüleceğini ilan etti. Bunun zamanlaması ise an meselesi.
Başbakan’ın bu çıkışı, kamuoyunda yeni bir heyecan dalgası yarattı. Annelerin gözyaşının dinmesi umudu Silvan’dan sonra yeniden arttı. Ancak kaygı ve endişeler de yok değil. Malûm, daha önceki sürecin nasıl bir anda yerle bir olduğunu hepimiz hatırlıyoruz. PKK’nın yeni Oslo’ya nasıl bir cevap vereceği, görüşmelerin nasıl, kimlerle ve nerede yapılacağı şimdi akılları kurcalayan sorulardan bazıları. Başbakan’ın Oslo’yla ilgili nasıl bir girişim başlattığı ve sürecin hangi aşamada olduğu da pek bilinmiyor. Abdullah Öcalan’ın, kardeşi Mehmet Öcalan ile Kandil’i yeni Oslo’ya hazırlamaya çalıştığı anlaşılıyor. Ancak Kandil’in, Erdoğan’ın bu çağrılarına henüz net bir cevap vermediği görülüyor. Bir yanda örgütün Avrupa kanadını temsilen Zübeyir Aydar yeni Oslo’ya hazır olduklarını açıklarken, dağı temsilen KCK belirsiz ve kafa karıştırıcı açıklamalarını sürdürüyor.
Bu konularda kamuoyunun merak ettiği soruları Kürt siyasetinin önde gelen isimlerinden Aysel Tuğluk’a sordum. Tuğluk daha önce İmralı ve Kandil’de yürütülen görüşmelerden haberdar olan bir isim. Kendisine önce yeni Oslo’nun başlayıp başlamadığını soruyorum. Tuğluk “Başlamadı, başladıysa da ben bilmiyorum” diye başlıyor konuşmaya. Yeni diyalog sürecinin alt yapısının hazırlandığını söylüyor ve geçmişten çıkarılması gereken bazı derslere işaret ediyor. O da Başbakan gibi -doğrudan haberdar olmadığını vurgulayarak- yeni Oslo’nun her an başlayabileceğini söylüyor. Ona göre de şartlar uygun. Ancak Tuğluk, Kandil’in Erdoğan’ın açıklamalarıyla ilgili kuşkular taşıdığını ekliyor. Hükümetten gözle görülür, somut adımlar bekleniyor. Bu da Öcalan’ın koşullarıyla ilgili. Kandil, İmralı’nın koşullarının müzakere için “uygun” hale getirilmesini bekliyor. Yani “Öcalan’a ev hapsi”. Ancak onlar da daha yolun başında bunun pek olasılık dahilinde olmadığını biliyor. Belki müzakerelerin sonunda.
Tuğluk’a muhatap kim; “Kandil mi, İmralı mı, Avrupa mı, yoksa BDP mi? diye soruyorum. Tuğluk’a göre: “Yine belirleyici aktör Abdullah Öcalan. Kandil Öcalan’a rağmen, onu dışlayarak tek başına kendisini muhatap kılmaz. Kürt hareketi Öcalan’ın etrafında bütünlüğünü koruyarak, hareket edecek. İmralı-Kandil- BDP ile ayrı ayrı görüşülecek.
Herkes ders çıkardı, yol kazası olmaz
İki tarafın da ben birinci Oslo sürecinden önemli dersler çıkardığını düşünüyorum. Herkes kendine göre tecrübeler çıkarmıştır. Ortak paydada buluşulursa süreç başarıyla sonuçlanır. Bir Silvan daha olabileceğini sanmıyorum. Yol kazası olmaz. Şu an devam eden bir güven sorunu var. Başbakan ‘Oslo başlayacak’ diyor ama bunun için somut adımlar da atılmalı. Gözle görülür bir adım yok. Öcalan’ın hazırlıklı olduğunu düşünüyorum, mutlaka yeni bir çözüm projesi, yol haritası vardır. Peki ya hükümetin var mı? Başbakan, bu kez Kürt sorununa çözüm içeren projesini deklare etmeli. Yoksa masaya oturup ne konuşulacak, ne müzakere edilecek?”
Aysel Tuğluk, son olarak Kürt hareketinin beklentisini ise şöyle açıklıyor: “Yeni anayasada Kürtlerin haklarını garanti altına alacak düzenlemeler yapılmalı ve Kürtlerin kendilerini yönetecekleri siyasi statü verilmeli.” (Kurtuluş Tayiz - Taraf)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.