AP’deki siyasi gruplar tarafından ortaklaşa hazırlanan, "Başta Selahattin Demirtaş ve düşüncelerinden ötürü hapiste olan diğer tutuklular olmak üzere, Türkiye’de insan haklarının durumu" başlıklı karar tasarısı genel kurulda bugün yapılan oylamada oy çoğunluğuyla kabul edildi.
Kararda Selahattin Demirtaş hakkında AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) Büyük Dairesi’nin 22 Aralık 2020 tarihinde açıkladığı nihai hüküm hatırlatılıp, bu hüküm gereği Demirtaş’ın "derhal ve koşulsuz serbest bırakılması" talep edildi.
AİHM kararlarının Avrupa Konseyi üyesi devletler için bağlayıcı olduğunun hatırlatıldığı kararda, aksi takdirde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ile zıtlık oluşacağı mesajı verildi. AİHM’nin Demirtaş’ın geçici tutukluluğunun "uzun ve yasa dışı" olduğu sonucuna vardığı not edildi. Demirtaş’ın dört yılı aşkın süredir "yasa dışı" koşullarda tutuklu olmasının, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı"yla ilgili 17'nci maddesine ve AİHS’ye aykırı olduğu görüşü kaydedildi. Ayrıca AB kurumlarından Demirtaş’ın durumunu Türk muhataplarıyla görüşmelerde gündeme getirmeleri istendi. Bu kapsamda Avrupa Komisyonu ve üye devletlere Türkiye’deki insan hakları savunucularına daha fazla kaynak aktarmaları çağrısında bulunuldu.
Avrupa Konseyi’ne çağrı
Avrupalı parlamenterler, AİHM kararlarının uygulanışının denetleyicisi konumundaki Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinden mart ayındaki insan hakları gündemli toplantısında Demirtaş kararıyla ilgili bir deklarasyon yayınlayıp Türkiye’ye "kararı uygula" çağrısında bulunmasını istedi. Bakanlar Komitesi dönem başkanlığını yürüten Almanya’ya ve AB’nin Avrupa Konseyi Daimi Temsilciliğine konuyu yakın takibe almaları çağrısında bulundu.
Kararda Türk makamları ve yargı sisteminin AİHM kararlarına yönelik son zamanlardaki "hor görücü" tutumları ve Anayasa Mahkemesi’nin bazı kararlarının yerel mahkemeler tarafından uygulanmaması da "kaygı verici" olarak tanımlandı. Ankara’dan hukuk devleti ilkesinin sağlamlaştırılması için Avrupa Konseyi ile sıkı iş birliği yürütmesi istendi.
Osman Kavala çağrısı
AP, Türkiye'de muhalif siyasi partilere yönelik "daimi saldırı ve baskılar", sivil toplumun hareket alanının "daralması" ve temel hak ve özgürlüklerin "kötüleşmekte olmasından" duyduğu "ciddi endişeyi" de kararına yansıttı. Bu kapsamda, "sivil toplumun önemli ismi" olarak tanımlanan Osman Kavala’nın, hakkındaki AİHM kararı ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi çağrıları gereği "derhal serbest bırakılması" talep edildi.
Türkiye’de medya özgürlüğüne de değinilen kararda, gazeteciler ve medya çalışanlarına karşı "siyasi kovuşturmaların" sona erdirilmesi istenirken, kimi sosyal medya hesaplarının kapatılması kınandı. Sosyal medya hesaplarının kapatılması "ifade özgürlüğüne yönelik ek bir kısıtlama ve sivil toplumu bastırmak için bir vasıta" olarak nitelendi.
Oylama öncesi genel kurulda AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Josep Borrell adına söz alan Avrupa Komisyonu üyesi Helena Dalli ise, "Türkiye’nin bir Avrupa Konseyi üyesi olarak, temel haklar alanında acilen somut ve sürdürülebilir ilerlemeler kaydetmesi gerektiğini; Demirtaş, Kavala ve diğer insan hakları vakalarının bu ilerlemenin özünü oluşturduğunu" söyledi. (DW)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.