BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Fatih Altaylı'nın hazırlayıp sunduğu Teke tek programına katıldı.
ALTAN TAN: "AKP SAMİMİYSE BAŞÖRTÜSÜ SERBEST OLSUN DEDİK"
Altan Tan, "5 seçimi başörtüsüyle kazandılar. Mecliste değişiklik yapıyorsun. AKP samimiyse kravat mecburi olmasın, başörtüsü serbest olsun dedik. Başörtüsü meselesinden çok sıkıntı çekti bu memleket" dedi.
"YOLDAKİ TUZAKLARI TEMİZLEMEMİZ GEREK"
Yeni Anayasa yapılması süreciyle ilgili konuşan Altan Tan, "Birincisi doğru düzgün anayasa için her türlü olumlu katkıyı veriyoruz. Yeni anayasa süreci başladı. Başbakan 9 ay diyor, bu süreç daha da uzayabilir. Bu arada bizim yoldaki tuzakları temizlememiz gerek. Binlerce insan şu an tutuklu. 8 milletvekili cezaevinde. Bu 1-1,5 yılın sonuna kadar meclis hiçbirşey yapmasın diyemeyiz. Bir yandan o devam etsin bir yandan da bu sorunları çözelim. Bir de köy-kasaba isimlerini iadesi var. Bunun için anayasada değişikliğe gerek yok. Böyle birçok mevzu var. 10. sınıf tarih kitabında Süryanilerin hain olduğu yazıyor. Şeyh Sait İngiliz ajanı olarak tanıtılıyor. İsmet Paşa'nın kendi hatıratında (Bütün araştırmalara rağmen İngilizlerle bir bağı görülmemiştir) deniyor. Bunları temizleyebilirsziniz. İlkokul andı niye söyleniyor. bunlar temizlenebilir" dedi.
"MİLLETVEKİLİ YEMİNİNE KARŞIYIM"
Milletvekili yeminine de karşı olduğunu ifade eden Tan, şöyle konuştu: "(Atatürk ilke ve inkilaplarına bağlı kalacağıma) diye kısım var. Ben bunların büyük kısmına inanmiyorum. Atatürk üzerinden polemik yapmak istemiyorum ama (Her yaptığı doğrudur demek) doğru değildir. Anayasa değişikliğini bekleyelim, bunları rafa kaldıralım değil. Ceza kanununuyla ilgili, seçim barajı, siyası partiler kanunu gibi değişiklikleri yapalım. Bu toplumun gazını almaktır, gerilimi yumuşatmaktır. bunları yapmaya başladığınızda yeni anayasa çok kolay olacak. toplum sakinleşecek, silahlar susacak büyük ihtimalle. Dünyanın hiçbir yerinde haksız bir dava üzerine şiddet devam etmez. Balığın susuz kalması gibi. Silahlı mücadele veya şiddete başvuranların ortaya koydukları gerekçeler ortadan kalktıkçı o balık susuz kalır. Su bir miktar azalıyor ama oraya su katanlar var. Binlerce insanı tutukluyorsun. Sivil toplum kuruluşu adı altında vakıflar var. Diyorlar şehirdekileri kurutacaksın, Kandi'le de operasyon yapıp kurutacaksın. 30 senedir olmadı."
"KCK, PKK, BDP, DTK, BUNLARIN HEPSİNİN BİRBİRİYLE İRTİBATI VAR"
Altan Tan, "KCK, PKK, BDP, DTK, bunların hepsinin birbiriyle irtibatı var. Bunu inkar eden yok ki. Bunu herkes biliyor. 3 milyon oy var ortada, hepsi birbirine karışmış. Abdullah Demirbaş, "Bir oğlum askere gidecek, biri dağda" diyor. İçiçe girmiş. Başbakanın 2005 konuşmasına gidelim. (Dağdakileri öldürme, ovadakileri tutuklama politikası olmadı. Demokratikleşeceğim, dağdakilerle de konuşacağım. Niyetin bölücülük değilse, art niyetin yoksa bu yanlışları düzelteceğim. Dağdakileri imha etmek istemiyoruz) dedi. Ne oldu da aynı politikaya döndü devlet? Tutuklamalar olunca Diyarbakır'da siyaset bitecek mi? Bizim gibi yüzlerce kadro var. Dolayısıyla niye eski düzene dönsün? Neyi ispatlamaya çalışıyor?" dedi.
"AKP SEÇİMDEN KAZASIZ BELASIZ GEÇMEYİ 1. HEDEF OLARAK KOYDU"
Oslo sürecine rağmen PKK'nın son dönemde niye eylemlerin dozunu artırdığı konusunda ise BDP'li Altan Tan, "Bunun iki açısı var. Birisi devlet boyutu, diğeri Kürt siyaseti boyutu. Devlet açısından baktığınız vakit, (Birey haklarına evet, grup haklarına hayır) durumu var. Birey olarak tanıyorum, ama halk olarak tanımıyorum. Konuşabilirsin ama anadilde eğitim olmaz, bölgesel yönetim olmaz, dili kamu kurumlarında kullanamazsın. Görüşmeler niye durdu. Çünkü AKP seçimden kazasız belasız geçmeyi 1. hedef olarak koydu. Seçimlerin kazasız geceçeği anlaşılınca başbakan rest çekti. (Türk topraklarında ameliyat yaptırmam) dedi. Kürt siyasetine gelecek olursak, belli bir kesim Arap baharı, Suriye ve İran'ın ortadoğuda çıkarılma operasyonunu görünce (Bu kamplaşmada acaba biz birşey yapabilir miyiz) diye düşündü. Ben buna karşıyım bunu da yazdım. Suriye ve İran'la aynı çizgiye düşebilir. Bunun geleceği yok. İki rejim de Kürtlere tüm kötülüğü yaptı" diye konuştu.
"ANADİLDE EĞİTİM 1 GECEDE OLMAZ"
Anadilde eğitim konusuyla ilgili olarak BDP'li Altan Tan, "Bu gece yapıyoruz denilse, bunun yerine oturması minimum 5 yıl. Biz diyoruz ki buna başlayın. Kimse 1 gecede istemiyor. Devletin taktiği şu: Grup haklarını mümkün olduğu kadar vermemek, mecbur kalırsa geç vermek, içini boşaltmak. Kürtlerin yarısı Kürtçe bilmiyor. Bu şekilde bu trend giderse 10-15 yıla bu düzey yüzde 75'e çıkıyor. Komünizm bittikten sonra Komünist Parti kuruldu. Kürtler bittikten sonra bunları vermenin hiçbir önemi yok" dedi.
"TÜRKİYE'DEKİ İSLAMCILAR KÜRT MESELESİNDE SINIFTA KALDILAR"
BDP'li Altan Tan, Cemal Uşşak'ın Kürt sorunuyla ilgili olarak "Biz dindarlar, Kürtlerin ıstırabını hissetmedik" şeklindeki sözleriyle ilgili olarak şunları söyledi: "Cemal Bey'i yakından tanırım. Genel olarak sözlerine katılıyorum. Şu ana kadar Türkiye'deki İslamcılar Kürt meselesinde sınıfta kaldılar. Kast edilen şeyi doğru anlamak lazım. Genel bir çerçeve çizmiş. Saidi Nursi başta olmak üzere birçok kişi soruna doğru açıdan yaklaşmış. 1992'de Mazlum-Der tarihi bir Kürt sempozyumu düzenledi. Ama istisnalar kaideyi bozmaz. Örgütlü Nurcuların büyük bir kısmı, Milli Görüş ile tarikat ve cemaatler. Bunlar şu anki İslami kesim dediğimiz kesimin yüzde 90'ına tekabül ediyor. Üniversiteleri, bankaları var, güçleri var.. Cemal Uşşak Bey'in kastettiği odur. Örgütlü din dediğimiz yapılar Kürt meselesinde İslami hassasiyet ile söylemesi gerekenleri söylemedi. Müslümanlar ulus devleti savunamaz İslami öğretiye göre. Kavimlerin 3 hukuku var, kendi dilini okur yazar, eğitimden konuşmaya kadar dilin önünde engel olmaz. Yönetime katılır, kendiyle ilgili konularda eşittir. Dilini kamusal alanda da kullanabilir. Osmanlı kabul etmiş. Farsça, Arapça dilekçeler var. Saraydaki tercüme odasında tercüme edilip padişaha iletiliyor. Bu 3 hakkı İslamılar savunmadı.
"TÜRKİYE'DEKİ EN BÜYÜK GÜÇ MÜSLÜMAN SÜNNİ HANEFİ TÜRK KİTLE"
Şu an Türkiye'deki en büyük güç Müslüman Sünni Hanefi Türk kitle. Anadolu'daki kitle. Bu kitle ikna edilmeden Türkiye'nin değişmesi mümkün değil. Öyle hastalıklı hale getirdi ki içinden çıkamıyor. Peygamber ocağı ordu dedi. Peygamber ve 4 Halife döneminde düzenli ordu yok. Cihat ilan edince gider, rütbe de yoktur. cihat biter tüm müslüman kitle gider işinin başına. İslam'ı konuşuyorsak ordu sensin. Devleti kutsuyor. Bir insan tapu müdürlüğüne, PTT'ye düşman olabilir mi? Bayrak, İstiklal Marşı dini anlamda bir değeri yoktur. İslami kesim bunların hepsini karıştırdı, bir kitle oluşturdu. Türk İslam sentezi. Kendi bozduğu kitle düzelmeye karşı çıkıyor.
"EVRENSEL HUKUK OLSUN"
Anayasa uzlaşması konusunda ise Altan Tan, "Yeni anayasada 4 partinin de uzlaşması mümkün görünmüyor. Biz bir ölçü koyalım diyoruz. Bu da evrensel hukuk olsun. AK Parti'ye şunu söylüyoruz. Evrensel değerlere uygun ne getiriyorsan evet diyorum. En ileri demokrasi ölçüleri getir ona uyalım" dedi.
"AKP SAMİMİYSE KRAVAT MECBURİ OLMASIN, BAŞÖRTÜSÜ SERBEST OLSUN DEDİK"
Mecliste kadın milletvekillerinin pantolon giymesiyle konusundaki önergeyle ilgili soruya ise Altan Tan, "Samimiyetle söylüyorum gol mol yok. 5 seçimi başörtüsüyle kazandılar. Mecliste değişiklik yapıyorsun. Biz dedik ki başörtüsü olsun kravat olmasın. Ama Suriye meclisinden Hindistan'a kadar herkes milli kıyafetle oturabiliyor. AKP samimiyse kravat mecburi olmasın, başörtüsü serbest olsun dedik. Başörtüsü meselesinden çok sıkıntı çekti bu memleket. Bugün kadın üyelerimiz dahil bir değişiklik önergesi hazırladık, iyi niyetle verdik. Evresel hukuka uygun bir şey getirsin biz de onu kabul edelim. Niye gol atalım AKP'ye. Ne istiyorsa AKP getirsin, ruhban okulları, cemevleri, Kürt meselesi. Ne olursa kabul ederiz" yanıtını verdi. (Habertürk)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.