Altan Tan'a göre Kürt siyasi hareketi, üç konuda kafa karışıklığı yaşıyor. İşte Tan'ın dediği o üç konu:
1- SAVAŞ MI, BARIŞ MI?
YENİ bir demokratik Türkiye Cumhuriyeti'ni mi inşa edeceğiz, yoksa savaşarak, çatışarak, ayrışarak bölünecek miyiz? Bu konuda Öcalan'ın kararı var. Dedi ki, "Bundan sonra Türkiye Cumhuriyeti toprakları içinde Kürt siyasetinin silahla hak arama dönemi sona ermiştir. Bundan sonra demokratik, legal, fikri bir siyasi mücadele olacaktır". Bu tarihi bir karardır. Burada netleşmemiz gerekir. "Ben demokratik bir Türkiye istiyorum, bu iş olmazsa vurayım, kırayım, alayım bohçamı ayrılayım" olmaz. Nikâha giderken boşanma planı da yapılmaz.
2- BATI BLOKU MU, ORTADOĞU MU?
BİZ Avrupa Birliği ve Batı bloku içinde bir Türkiye ve Ortadoğu mu tasarlayacağız, yoksa İran-Rusya ekseninde bir Ortadoğu mu? Bu konuda da hem Öcalan'ın hem de birçok arkadaşımızın kafası net: Batı içinde bir gelecek tasarlanmasından yanalar. Ama kafası net olmayan arkadaşlarımız var. Bu konuda bütün arkadaşlarımızın netleşmesi ve bir karar vermesi gerekiyor.
3- DEMOKRATİK YOL MU, ŞİDDET Mİ?
TÜRKİYE'de ortak bir hayat kuracaksak bunu demokratik yollarla mı yapacağız, yoksa savaşarak mı? Mesela demokratik özerklik... Bunu silahla, savaşarak, hendek kazarak mı elde edeceğiz, yoksa Ankara'da konuşarak, yeni bir anayasa yaparak, valileri halkın seçeceği bölgesel yönetimlerin yetkilerini arttırarak mı, yani düz bir yoldan giderek mi elde edeceğiz? Silahla bu işin olmayacağı konusunda hepimizin netleşmesi lazım.
8 Haziran sabahına dönmek istiyorum
ALTAN Tan, "8 Haziran sabahı Kürtler açısından durum şöyleydi" diyor ve başlıyor anlatmaya:
57 yaşındayım, bölgenin 8 Haziran sabahı kadar mutlu bir sabaha uyandığını görmedim.
Tarihte görmediğimiz derecede büyük bir siyasi başarı vardı: Yüzde 13 oy ve 80 milletvekili.
Yine tarihte olmadığı kadar Türkiye'nin batısından, Kürt olmayanlardan ciddi bir destek ve barışa açılmış kredi vardı.
Kürt halkının zengini fakiriyle, köylüsü kentlisiyle, batıdaki doğudakiyle, Sünni'si Alevi'siyle, neredeyse yüzde 90'lara varan bir ittifakı söz konusuydu.
Ortadoğu'da yine tarihte görülmediği kadar Kürt siyasetine açılmış uluslararası bir destek ve kredi vardı.
Peki ya bugün?
Tan, "Elimizdekilerin tamamı çok ciddi risk altında" diyor.
PKK'dan boykot çağrısı geliyor
KANDİL'den yapılan bazı açıklamalara baktığımızda... HDP'nin seçimi boykot etmesinin istendiği anlaşılıyor. PKK, "HDP seçimi boykot etsin" diyor. Siz de gelen açıklamaları böyle mi anlıyorsunuz? Gerçekten de Kandil, sizden seçimi boykot etmenizi mi istiyor?
ALTAN TAN: Çok fazla eğip bükmeye gerek yok. Bazı açıklamalardan çıkarılan netice bu... Ama bu topyekûn Kürt siyasi hareketinin kararı mıdır, yoksa belli bir kesimin kararı mıdır? Buna bakmak lazım. Mesela ben Öcalan'ın böyle bir şeyi doğru bulmayacağı kanaatindeyim. Şöyle bir baktığımızda PKK'nın bir kanadının ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın böyle bir hesabı var.
*
Cumhurbaşkanı için ancak tahminde bulunabilirsiniz, iddia edebilirsiniz... Ama PKK'nın açık beyanı var.
ALTAN TAN: Bu endişe verici...
*
HDP, PKK'dan gelecek böyle bir telkini kabul eder mi?
ALTAN TAN: HDP'nin seçimi boykot etmesi mümkün değildir. Böyle bir şeyi meşru ve makul kabul etmesi de mümkün değil.
*
HDP, bunu kabul etmezse... O zaman boykotun gerçekleşmesi mümkün olmaz.
ALTAN TAN: Şu anda adı konulmamış bir olağanüstü hal rejimi var bölgede. Hükümet de PKK da karşılıklı hesaplarla bu işi nereye kadar götürebilirler, bunun içinde ne vardır, doğrusu bilmiyoruz. Ama endişemiz var. Çünkü bu hesapların içinde seçimlerin yaptırılmamasının olduğunu da görüyoruz.
Levent Tüzel partiden ayrılmalıydı
ASLINDA kabinede üç bakanınız olacaktı, ancak Levent Tüzel teklifi kabul etmedi. Tüzel'in kabul etmeme gerekçelerine katılıyor musunuz?
ALTAN TAN: Gerekçeleri kendi mantığı içinde doğru olur, yanlış olur, bu başka bir tartışma konusu. Biz bu konuyu partinin yüksek kurulunda saatler boyunca tartıştık ve büyük çoğunlukla bir karar aldık. Bu karara uyulması gerekir. Parti kararına rağmen buna itiraz ediyorsan... O zaman partiden ayrılırsın. Yani ben bu tavrını doğru bulmuyorum.
Keşke kırmızı plakayı reddetmeselerdi
HDP'den iki isim bakan oldu ve sizin bakanlar, kırmızı plakalı araçları kullanmayacaklarını ve koruma istemediklerini açıkladılar. Ne diyorsunuz?
ALTAN TAN: Bunlara çok takılmamak lazım... Şu an kırmızı plakalı araçlara binen arkadaşlarımız var. Mesela grup başkan vekillerimiz, meclis başkan vekilimiz... Devletin arabaları kimsenin babasının malı değil. Devletin, milletin malıdır.
PKK'lı Kalkan ile Demirtaş çatışması
SELAHATTİN Demirtaş, PKK'ya "Amasız olarak silah bırak, çatışmaları durdur" çağırısında bulundu. Bunun üzerine PKK'lı Duran Kalkan, Demirtaş'a ve HDP'ye yönelik zehir zemberek bir açıklama yaptı. Bunun anlamı nedir?
ALTAN TAN: Strateji farklılığı diyelim buna. Çünkü HDP'yi, PKK'yı, İmralı'yı birbirinden ayrıştıracak ve çatıştıracak siyasetlerin varacağı bir yer yok.
*
Ama işte Duran Kalkan'ın Demirtaş'a yönelik ağır eleştirileri ortada. Bunu görmeyecek miyiz?
ALTAN TAN: Bana göre yapılması gereken bu farklılıkların arasına kıymık sokmak, çatlatmak değil, bunları topyekûn daha doğru bir çizgide siyasi noktaya oturtmak, o noktada da HDP'nin sivil siyasetten yana irade beyanına omuz vermektir.
Suruç ve Ceylanpınar'ı aynı odak yaptı
ÇATIŞMA nasıl başladı? Size göre çatışmayı başlatan somut olay hangisi?
ALTAN TAN: Önce Suruç'ta korkunç bir katliam oldu. Hemen ardından Ceylanpınar'da gencecik iki polis, yataklarında kurşunlanarak katledildi. Çok profesyonel bir eylem... PKK, bu eylemi ne hikmetse önce üstlendi, sonra tekrar reddetti. Suruç da Ceylanpınar da düğümdür. Bu iki olay, aynı yerden yapılmıştır.
*
Peki ama PKK niye üstlendi bu cinayeti?
ALTAN TAN: Bizim anlamadığımız nokta da bu.
*
Sonradan reddetse de PKK'nın bu olayı üstlenmiş olması önemli... Böyle bir durumda "PKK yapmadı" demek, PKK'dan bile fazla PKK'cı olmak anlamına gelmez mi?
ALTAN TAN: Bu olay, Bingöl'deki 33 askerin katledilmesine benziyor. Ama neyse... Bence burayı geçmemiz lazım. Suruç olmasaydı, Ceylanpınar olmasaydı... Belki Diyarbakır bombası sebep olacaktı. Yani planlı bir tahrik ve kaşıma vardı.
İlk kez siyasi kanat sesini yükseltiyor
SELAHATTİN Demirtaş PKK'nın saldırıları karşısında gerekli tepkiyi gösterdi mi sizce?
ALTAN TAN: Az mıydı, çok muydu, erken miydi, geç miydi? Bunlar spekülatif şeyler. Ama şunu görmek lazım: Kürt siyasi hareketinde siyasi kanat, genel başkanından milletvekillerine toplu olarak sesini siyasetten yana yükseltiyor. PKK'nın bazı hareketlerini anlayamadığını, izah edemediğini ve doğru görmediğini söyleyebiliyor. Bu ilktir ve çok önemlidir.
Bir numaralı sorumlu Erdoğan'dır
BU noktaya gelinmesinde kimi sorumlu görüyorsunuz?
ALTAN TAN: Bir numaralı sorumlu Erdoğan'dır. Bir ülkenin cumhurbaşkanını sürekli hedefe koymak çok doğru bir siyaset değil ama vaka bu. Bugün devlet, polis, asker, siyaset... Hepsi bir kişinin uhdesinde toplanmış. Ayrıca Erdoğan, sorunları çözmek yerine, çatışma, bölme ve kamplaştırmayla iktidarını sürdürmek istiyor.
Ne yani? PKK'ya Cumhurbaşkanı mı "Al silahı, asker-polis öldür" dedi? Somut sorumluluğu nedir?
ALTAN TAN: Mersin, Adana, Diyarbakır'da bombalama eylemleri oldu. HDP'nin 185 seçim bürosuna operasyon yapıldı. Bingöl'de seçim otobüsünü kullanan şoför yakılarak öldürüldü.
İyi ama Cumhurbaşkanı'nın sorumluluğu nerede burada?
ALTAN TAN: Devletin sorumluluğu var. Cumhurbaşkanı'nın devletin başı olarak sorumluluğu var. Milli istihbarat, emniyet... Hiçbiri bu olaylarla ilgili doğru düzgün açıklama yapmadı.
Gariban polisi, askeri öldürerek olmaz
ÖZERKLİK ilan ediliyor farklı il ve ilçelerde. Ne diyorsunuz?
ALTAN TAN: Parti olarak özerkliği savunuyoruz. Valileri halk seçsin, Kürtçe kamusal alanda kullanılsın, halk meclisleri olsun, bölgesel yönetim olsun... Ama biz bu meseleyi siyasi ve demokratik yollarla çözmekten yanayız, silahla, hendekle, gariban polis ve askerleri öldürerek değil.
O zaman siz karşısınız özerklik ilanlarına?
ALTAN TAN: Yöntemi doğru bulmuyoruz. Yoksa demokratik özerkliği hepimiz savunuyoruz. (Hürriyet)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.