• BIST 9367.77
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • İstanbul 7 °C
  • Diyarbakır 7 °C
  • Ankara 12 °C
  • İzmir 15 °C
  • Berlin 2 °C

Allah'tan bekledim kuldan değil!

Allah'tan bekledim kuldan değil!
Kanseri yenerek yeniden hayata dönen sanatçı Murat Göğebakan “Hastayken herkes yanımda olsun demedim.

Kanseri yenerek yeniden hayata dönen sanatçı Murat Göğebakan “Hastayken herkes yanımda olsun demedim. Çünkü ben kuldan değil Allah'tan şifa bekledim” diyor

Dualarımdan biri 'Eğer niyetlerimi nasip eyleyeceksen beni yaşat Yarabbim'di. Demek daha yapacaklarımız var.

Hastalığını yeni yenen insanlarla konuşmak zordur. O zorlu günleri tekrar hatırlatmış olursunuz. Murat Göğebakan'la görüşmeye giderken bunun sancısını yaşıyordum. Ama hiç umduğum gibi olmadı. Çünkü o bu yaşadıklarını inanç eksenine oturtarak her şeye şükrediyor. Bu anlattıklarım yaşadıklarımın yüzde onu diyen sanatçı şimdilerde özlediği müzik çalışmalarına geri dönüyor. Göğebakan'la Levent'te, karlı bir günde geçmiş olsun röportajı yaptık. İyi okumalar!

Herkes için çok zor bir durumu artık geride bıraktınız. Çoğu kişi kanser olduğunu çok geç anlıyor. Siz nasıl öğrendiniz?

Sade ve sadece tesadüfler ölçüsü diyorum ben bu duruma. 3 Martta check up yaptırmıştım zaten. Akut olduğu için birkaç gün sonra bu virüs vücuduma girdi. Geçmeyen morluklarım, diş eti kanamalarım ve sürekli grip olma halim vardı. Hiç iyileşemiyordum. En son sağ kasığımdaki ağrıyla uyandım. O gün doktora gittik.

O ağrı olmasaydı siz hala fark etmeyecektiniz.

Evet, benim acı eşiğim yüksektir. Ağrıya dayanamayınca doktora gittik. Orada tahliller yaptılar ama tam teşekküllü bir hastaneye gidin dediler. Hastaneye gittiğimde kan tahlillerinin sonucu çıkmıştı ve herkeste bir gariplik vardı. Doktor Hüseyin Beköz geldi, konuşuyorlar. Eşim bana sırtını dönüyor falan.

Sonra nasıl öğrendiniz?

Doktora siyah ve beyaz kadar net bir şekilde bana ne olduğunu söyleyin dedim. O da direk Lösemisin dedi.

Ne hissettiniz o an?

Benim için çok önemli değil. En sonunda bir gün ölecektim. Ben annemden doğduğum gün dilekçemi yazmışım. İsmim kulağıma ezanla söylendi, salayla gömüleceğim. Bu kadar basitti. Onun için sadece bir şaşkınlık vardı. Eğer az ömrüm kaldıysa, ben ömrümün geri kalanını eşimle dostumla geçirmek isterim, teşekkür ederim size dedim. Tedaviye cevap vermeyeceksiniz diye bir şey yok diyerek durdurdu beni doktor. O zaman hemen tedaviye başlayın dedim.

Hemen çıkacağım dediğiniz hastanede yedi aylık tedavi süreci de başlamış oldu.

Evet. O zaman tek bir ricam oldu. Kemoterapinin nasıl görüldüğünü bilmediğim için, eşim beni görmesin istedim. Eşimi eve gönderdim ve başladı süreç. O gün ilk kemoterapiden sonra yedi gün yirmi dört saat, hiç ara vermeden, çok ciddi anlamda tedavi gördüm. Saçlarım biraz döküldü. Vücudum çok fazla zarar görmedi. Yedi ay hastanede misafir olduk. Yaşanması gerekiyordu, yaşadık.

Yedi ay uzun bir süreç. Bu arada dışarı çıkıyor muydunuz?

Bazen bir hafta kan değerlerinin yükseldiğini görmek için dışarıya çıkarıyorlardı. Yazlığıma gidiyordum. İstediğim yerlere gidemiyordum tabi. Hastaneye uzak olmamam lazımdı. Beni bu hastalık sürecinde en çok üzen şeyse dışarıda maske taktığım için birinin yanımdan uzaklaşması olmuştur. Arabadaydım, arabayı kenara çekip saatlerce ağladım. Çok kötü oldum ve o günden sonra bir daha maske takmadım.

Hastalığı duyduğunuzda 'Eyvah meğer yapacak ne çok işim varmış' dediniz mi?

Hayır ama ertesi gün konserim vardı. Bir yandan da onu düşünüyordum. O ay dokuz tane konser vardı. Madenler vardı, diğer işim. O kadar personel var ilgilenilecek. Çalışan insanların maaşları, ödeyeceğim çeklerim var dedim. Buraya kadar dedi adam. Bitti. Hayat buraya kadar. Konserin falan yok artık. Yapayım geleyim dedim, olmaz dediler.

Kanser hastası olmanıza rağmen bunu büyük bir soğukkanlılıkla karşıladınız. Hemen teslim olmadınız yani…

Bana bunu hissettiren inançtı. Samimiyetle söylüyorum ki inanmak çok etkili bu durumda. İlk bir iki gün demoralize oldum, evet. Düşünün bir pencere var. Bütün oda oradan ibaret. Dışarıda bir şeyler oluyor, ama sen bilmiyorsun. İnsanlar sürekli dua ediyor. Ben insanlardan para değil, dua istedim. Çünkü beni para değil, dua kurtardı.

Hastanedeyken işlerinize ara vermediniz değil mi?

Evet, o günlerde tüm elemanlarımı, eşimi ve oğlumu topladım. Dik duracağız, isyan eden hemen bıraksın gitsin dedim. Her şey Allah'tan gelmişti nihayetinde, ne diyebilirdik. O konuşmadan sonra hastane kıyafetlerini çıkarıp kendi üstlerimi giydim.

Hastayım, yatakta yatayım psikolojisine girmediniz.

Asla! Hiçbir zaman hastane yatağında yatmadım. Hatta bir gün doktorum beni refakatçi yatağında gördü. Neden yatağında değilsin dedi. Orada hastalar yatar dedim, kabul etmedim hasta olduğumu.

Hastalıkta gerçek dostlarınızı daha iyi gördünüz değil mi?

Bu insanlardan ne beklediğinizle alakalı. Ben sağlığımda da Allah'ın kullarından bir şey beklemiyordum ki hastalığımda gerçek yüzleri göreyim. O dönemde kimseden bir şey beklemedim. Kazayı da belayı da Allah'tan beklerim sadece.

Çalışmak ve düşünmek için bolca zamanınız oldu değil mi?

İlk başta zor geliyor insana. Duramam ben burada diyorsun, fakat öyle bir duruyorsun ki. Allah sana onun sabrını veriyor. Kendine hep bir meşgale buluyorsun. Allah göstermesin hastanede değil de hapishanede de olabilirdim. Bu bir ceza çekmekse eğer.

Buna ceza diyor musunuz?

Değil, asla da böyle görmüyorum. Allah'tan gelen hangi şey ceza olur ki. O geleni sevgiyle karşılaman lazım. Çünkü orada olmak için bir sebebin var. Bir de çok güzel bir yerde kaldım ben. Gitarlarım, bilgisayarım, internetim. Her şey yanımda nasıl şikâyet edeyim. Karamsar olmadım, iyi düşündüm hep.

Neler düşündünüz hastanede?

Siz de dediniz ya hani bolca zaman oluyor diye. Her şeyi düşünüyorsunuz. Hayatı, evreni, yaratıcıyı. Her sabah 06.20'de ilk martıya bakıyordum. Camın önünden geçerdi sessizce. Her gün ama. Bir gün geçmedi, ne oldu acaba dedim. İnsansın. Çocukluğunda ilk hatırladığın ana kadar gidiyorsun. Hepsini tek tek gözden geçiriyorsun. Bir de yaşadıklarını yazmaya başlarsan.

Yazılarınızı sakladınız mı?

Sürekli internette, beni seven insanlara yönelik mektuplar yazdım. Kapının önüne her hafta sözler yazıyordum. Bir gün 'Benim küçük bir derim, büyük bir Allah'ım var' yazmıştım. İçinde bulunduğum durumu daha iyi özetleyen başka cümle yok. Bunların haricinde yayınevi sahibi bir arkadaşım yaşadıklarımı kitaplaştırmamı teklif etti. Kitap konusunda tereddütüm var.

Neden?

Çünkü orada yaşadığın orda kalmalıdır. Yaşadıklarımın sadece yüzde onunu kamuoyuyla paylaştım. Eşime yüzde otuzunu anlatmışımdır. Yardımcım ve oğlum hastanede sürekli yanımda kalıyordu. Onlar yüzde yetmişini gördüler. Onların da görmediği, benim kendi içimde yaşadıklarım var. Bazı şeyler özel olmalı, paylaşılmamalı.

Hastanedeyken çıktıktan sonrası için planlarınız var mıydı?

Vakfın kurulması için mücadelem vardı. Şu an onun için çalışmalarımı hızlandırdım. Albümle ilgili çalışmalarım vardı. Hastanede birkaç albüme yetecek kadar söz yazdım. Bir kısmını şimdi yeni albümde kullanacağım.

Hastaneden ilk çıktığınızda ne yapmak istediniz?

Çok özlediğim konserlerim vardı onları vermek istiyordum. 17 Ocak'ta o özlediğim sahneye geri döneceğim. Bu bana iyi gelecek.

Şimdilerde nekahet dönemindesiniz. Nasıl geçiriyorsunuz bu günleri?

Beni bekleyen ve özlediğim işlerim vardı. Onları toparlayacağım. Albümümün okumaları var. Bu günlerde stüdyodayım. Hastanedeyken albümün toplantılarını yapmıştık, her şey hazırdı.

İSTANBUL GÜZEL BİR KADIN

İstanbul'da en çok nereyi seversiniz?

Özellikle gitmek istediğim yerler vardır bu şehirde. İki yer benim için çok önemlidir: Üsküdar ve Taksim. Tam karşı karşıya gelirler. İki ayrı kültürü taşıyan semtlerdir buralar. Üsküdar Osmanlı'yı, Taksim Avrupa'yı anımsatır. İstiklal Caddesi'ne gittiğimde kendimi Türkiye'de hissetmem. Keşke İstanbul'un bütün binaları oradaki gibi olsa. Her fırsatta gittiğim iki yer burası.

Çoğu kişi burada yaşamaktan şikâyetçi. Siz İstanbul'la ilgili ne düşünüyorsunuz?

Çok güzel bir kadın İstanbul. Güzel kadınlar her zaman için zordur. Sahiplenmesi de zordur. Eğer o kadını istiyorsan bedel ödemen lazım. İstanbul'da da yaşamanın bir bedeli olacak elbette. İstanbul sana bakmaz, sen ona bakacaksın. O fedakarlık yapmaz, sen fedakar olacaksın. Dünyanın birçok metropolüne gittim. Bunların hepsi zor şehirlerdir. Beraberinde zorluklar vardır. Mesela Paris benim için özel bir şehir değildir. Paris'te aşk başka diyorlar ya, hikâye. Bence İstanbul'da aşk başka. Çünkü bu şehrin kendisi aşk.

Aysel Yaşa/ Yenişafak

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89