Genelkurmay Başkanı, en son karakol baskınıyla ilgili olarak , "yapılan eleştirileri anlayışla karşılıyorum ama" deyip, medyanın bir bölümü için "Mütareke basını bile bu kadar hain, bu kadar önyargılı değildi" deyince kıyamet koptu!..
Önce gazetecilerin gazına gelerek Başbuğ'a yanıt veren Şamil Tayyar'ın ardından bir tepki de Ahmet Hakan'dan geldi!..
Ahmet Hakan medyanın, Başbuğ'un bahsettiği bölümüne, (eski mahallesi sakinlerine) sahip çıktı.
İşte Ahmet Hakan'ın o yazısı;
(...) EKONOMİ kötüye gider, suçlu basındır...
Siirt'te çocuklara tecavüz vakası patlar, suçlu basındır.
Şiddet tırmanır, suçlu basındır.
AK Parti çok oy alır, suçlu basındır.
CHP az oy alır, suçlu basındır.
PKK karakol basar, suçlu basındır.
Başbakan da basını suçlar, Genelkurmay Başkanı da...
Hatta Başbakan'ın basını suçlaması için herhangi bir vukuatın meydana gelmesine bile gerek yoktur.
* * *
İşte bakın:
PKK karakol bastı, suçlu yine basın oldu.
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, basının bir bölümünü "mütareke basını"na benzetti.
Hayır, benzetmedi.
"Mütareke basını bile bu kadar hain, bu kadar önyargılı değildi" diyerek şikayet katsayısını artırdı.
Sanırım Ahmet Altan'ın Ali Kemal'den, Taraf gazetesinin de Peyamı Sabah gazetesinden daha hain olduğunu ima etmeye çalışıyor.
Oysa Başbakan'dan Genelkurmay Başkanı'na kadar herkesin şunları bilmesinde yarar var:
Basın eleştirir... Kıyasıya vurur... Üzerinize çullanır... Haksızlık bile yapar...
Bu durumda "hain" denmez, "mütareke basını" denmez, "Ali Kemal" denmez...
Yapılacak şey bellidir:
Eğer yasal sınırların aşıldığı düşünülüyorsa mahkemeye gidilir.
Yok, düşünülmüyor ve sadece öfkeleniliyorsa...
Bu durumda bir "öfke kontrolü" kursuna yazılmaktan başka çare yoktur.
Kısacası: Ya tahammül, ya tahammül...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.