Mektup
PKK’nın Kandil’deki lideri Murat Karayılan bugün bizim konuğumuz.
Uzun bir mektup yazmış, olduğu gibi yayımlıyoruz.
Kendisini konuk ettiğimiz için “törelerimiz” gereği saygılı bir konuğa hak ettiği saygıyı gösterip “öyle diyorsun ama aslı böyle” türünden bir tartışmaya en azından bugünlük girmeyeceğiz.
Bugün Karayılan’ın günü olsun, onun söylediklerini, görüşlerini, eleştirilerini, PKK’ya yönelik eleştiriler karşısındaki savunmalarını okuyun.
Karayılan mektubunda önemli şeyler söylüyor ama bana sorarsanız bizatihi o mektubun kendisi, böyle bir mektubun gönderilmiş olması, içinde yazılanlardan da önemli.
Mektup benim adıma geldi ama ben mektubun ilk muhatabının öncelikle Kürt halkı olduğunu düşünüyorum.
İkinci muhatabı Türk halkı, üçüncü muhatabı da devlet.
Burada can alıcı soru şu, neden PKK lideri bu kadar uzun bir mektup yazarak örgütünün son dönemde “savaşı kışkırtan” taraf olmadığını açıklama zorunluluğunu hissetti?
Biz gazete olarak Reşadiye baskınından bu yana PKK’yı kıyasıya eleştiriyoruz, “Neden açılıma yardımcı olmuyor, engellemeye çalışıyorsunuz” diye soruyoruz, PKK’lılar bazen saygı sınırlarının dışına çıkan üsluplarla bu eleştirilere cevap veriyor, genellikle de kendi pozisyonlarını açıklama yerine bizi suçlamayı tercih ediyorlar.
Güneydoğu’da Taraf’a ambargo koymaya uğraşıyorlar.
Devamı
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.