Bekir Ağırdır KONDA Araştırma ve Danışmanlık şirketinin genel müdürü. KONDA sadece seçim anketleri değil toplumu anlamaya yönelik sosyolojik araştırmalara da imza atan bir kurum. Bekir Ağırdır uzun süredir Türkiye’de siyasetin kimlikler üzerinden yürüdüğünü, her partinin aşağı yukarı belli sayıda bir seçmen kimliğine yaslandığını söylüyor. Ağırdır’dan 'ihtimali her geçen gün güçlenen olası bir erken seçimde ne olabilir?' sorusunun yanıtını almaya çalıştık. Ağırdır ile PKK saldırıları ve bunlara karşılık TSK operasyonlarının seçim sandığına nasıl yansıyacağını da konuştuk. (i.b)
Türkiye yeni bir seçimden çıktı. Seçmen koalisyon dedi ama koalisyon kurulacağı konusunda ümitler zayıf. Türkiye hükümet kurmaya çalışırken çatışmasızlık dönemi bitti. PKK saldırıları ve TSK operasyonları başladı. Aynı zamanda erken seçim ihtimali de kuvvetleniyor. Herkesin aklındaki soru bu çatışmalı durum, olası bir seçimde AK Parti ve HDP’nin oylarını nasıl etkiler?
7 Haziran’a gelene kadar 10 Kürt seçmeni içinde AK Parti 5, HDP 4’tü. Şu anda durum 7’ye 3 HDP lehine döndü. HDP’ye dönen Kürtler geri gitmez. Orada olan sadece oy tercihi değil. Burada Kürt kimliğinin gelişmesi, kimliğin sahiplenilmesi var. Bu oran, bu gelişmenin sonucu. Bu oran sadece AK Parti’nin hatalarından dolayı olmadı. Kobane’den, Irak’tan, Suriye’den, dünyadan vs. oldu. AK Parti’nin yaptıkları, yapamadıkları, Erdoğan’ın dili de dahil ama esas neden bu değil. Sonuç olarak orada bir yapısal dönüşüm var. Ne yaparsanız yapın HDP hep sadece yüzde 10 Kürt oyuyla dahi barajın üzerindedir. Buradan geri gidiş yok. HDP’nin oyuna yüzde 13 diye baktığınızda bunun 10’u Kürtler ve bu oylar orada kalıcı.
AK Parti’nin bu oyları tekrar kazanması mümkün değil mi?
Hayır. Hele bugünkü dille hiç mümkün değil. Operasyonları bitirip çözüm sürecine sahip çıksaydı kazanabilirdi. Burada HDP için de bir fırsat var. Daha önce söyledikleri gibi Türkiyelileşme, çoğulculaşma sürecini devam ettirirlerse, Kürt siyaseti bu evrilmeye direnmezse, PKK bu evrilmeye razı olabilirse HDP için de, Türkiye için de bir şans var. Tersi olursa Türkiye için risk var.
‘’AK Parti’nin oyu artmaz’’
Seçim olursa ne değişir?
Alınan oy oranlarında büyük değişimler olmaz ama siyasi sonuçlar bakımından büyük değişiklikler olabilir. Ben AK Parti’nin oyunun artmayacağı kanaatindeyim. Bunu bir araştırmaya dayanarak söylemiyorum. Meslektaşlarımın yayınladığı anketlere bakıyorum. Özellikle AK Parti’ye anket yapan şirketlerin sonuçlarına bakıyorum, onlar da ‘’değişmedi’’ diyor. ‘’Değişiyor’’ diyen de yok. Bir yandan da şöyle bir durum var: 450-500 bin seçmen yer değiştirdiğinde bu yüzde 1’lik bir orana denk geliyor. AK Parti’nin 7 Haziran oyu yüzde 40.7, yüzde 1’lik düşüş yüzde 39.7 demek. Yüzde 1’lik yükseliş de yüzde 41.7 demek. Fark yüzde 1’de olsa bu iki oran da farklı siyasi sonuçlar üretir. Yükselme moral olarak AKP’ye güven verir, ‘’toparlanıyorlar’’ yorumlarına yol açar ama düşüş ‘’uçağın burnu aşağıya doğru döndü artık toparlanamıyorlar’’ sonucu üretir. Her iki sonuç da önemli siyasi gelişmelere yol açar. 7 Haziran seçimlerinde 3-4 milyon seçmenin tercihindeki değişimin ürettiği sonuç ortada. O yüzden yüzdelerin büyüklüklerine çok takılmamak lazım. MHP ya da CHP’de yüzde 1’lik değişim büyük siyasi sonuç üretmiyor ama AKP ve HDP’deki küçük değişimler büyük siyasi sonuç üretmeye aday. Siyaset kutuplaşmaya ve kimliklere sıkıştığı için yüzde 1’ler bile önemli hale geldi. 500 bin kişi fikir değiştirdiği zaman büyük dalga üretebiliyor.
‘’Seçimin kaderi kutuplaşmamış seçmende’’
Bahsettiğiniz kutuplaşmış seçmen ne kadar bir büyüklüğe denk geliyor?
Kutuplaşmalar üzerinden bakıldığında aşağı yukarı 37-39 milyon seçmenin oyu belli. 18 milyon AK Parti’nin oyu, geri kalanı karşıtlarının oyu. Son seçimde kullanılan 47 milyon geçerli oyu baz alırsak geriye 8-9 milyon kalıyor. Bu 8-9 milyonluk seçmen bu kutuplaşmanın dışında duran, biraz daha serinkanlı davranmaya çalışanlar. 7 Haziran’da o seçmenlerin oylarındaki dağılım sonucu belirledi. Eğer o kesim olası bir erken seçimde çatışma ortamının da etkisiyle ‘’lanet olsun, bir şey değişmiyor’’ diyerek sandığa gitmezse ilginç sonuçlar çıkabilir. Bu sayıdan 3 milyonun sandığa gitmeyeceğini düşünürsek, yani katılım 44 milyona düşerse AK Parti yine 18 buçuk milyon oy alırsa bunun karşılığı yüzde 43 veya 43 buçuktur. HDP yine 6 milyon oy alırsa bunun karşılığı yüzde 15 olur. Sonra hepimiz lak lak yapmaya başlayacağız: HDP’nin oyu iki puan arttı, AKP’nin oyu iki puan arttı diye. Oysa katılım düştüğü için oranlar artacak. Çatışma ortamı böyle bir ihtimale yol açabilir. Belki de AK Parti bu hesabı yaptı. MHP’ye giden 1 milyon oyun değil, insanları ürkütmenin peşinde, bilemiyorum. Tabii bunun tersi de olabilir, çatışmalar büyür, derinleşir, mekân değiştirirse o zaman bizim insanımızın ‘’beka’’ duygusu, yani yaşamını idame ettirme duygusu güçlüdür, şunu da diyebilir: ‘’Kardeşim 13 yıldır yöneten sensin, sorumlu da sensin’’ diyerek AKP’ye bir ceza da kesebilir. Tabii bunun için alternatifini de üretmesi lazım, o alternatif olmadan bu cezayı kesmez seçmen. Olası bir seçimin kaderi kutuplaşmamış seçmende. Sandığa gitmezse bir sonuç üretecek, gidip tercih değiştirirse yine bir sonuç üretecek. Bu sonuçlar büyük siyasi değişimler getirebilir.
7 Haziran’da kutuplaşan seçmenlerde, özellikle de Kürtlerde bir saf değiştirme ya da çözülmeden bahsedebilir miyiz?
Kürtlerin arasındaki daha dindar hayat tarzına sahip olan AK Partili Kürt seçmen HDP’ye döndü, yani Kürt kimliğine döndü. Batıdaki Türk kimliği içindekilerden de bir kısım şovenliklerinden veya AK Parti’ye yönelik memnuniyetsizlikleri nedeniyle MHP’ye kaydı. Onun için AK Parti’nin oyu 18 buçuk milyona düştü.
‘’MHP, CHP’den gelişleri kesti’’
Kimliği nedeniyle bir partiyi sahiplenen, sizin deyiminizle kutuplaşan seçmen son çatışmaları nasıl görüyor mesela?
Bütün hikâyeler kimlikler üzerinden döndüğü için, insanlar olaylara kimliğini öne koyarak bakıyor. Burada da öyle. Yoksa gündelik hayatın içinde, bir ülkede toplumsal hayatta ölümler, bombalamalar başlamışsa, bu durum bırakın siyaseti, devlet dediğimiz mekanizmayı altüst eder. Bu bile kendi başına bir surrealist gerçeklik aslında.
Gerek TBMM Başkanı seçiminde, gerekse azınlık hükümetine destek tartışmalarında MHP’nin, AK Parti’ye yakın görüntü vermesi MHP’den bir kaçışa neden olur mu?
Yerel seçimlerden itibaren AK Parti’den MHP’ye doğru özellikle 17-25 Aralık etkisi ile kaymış yüzde 2’lik bir küme var. Bu kayış içinde çözüm sürecine tepki de vardı. Şimdi çözüm süreci bitti diye bunların AK Parti’ye kayacağını sanmıyorum. MHP, AK Parti’ye yakın bir görüntü vererek, özellikle İç Ege ve Akdeniz Bölgesi’nden gelebilecek CHP seçmeni geçişkenliğini kesti. MHP’nin AK Parti’nin içinden daha ne kadar seçmen alacağı da meçhul. MHP’nin oy alması için bugüne yönelik itirazlardan daha çok geleceğe yönelik umut vermesi lazım. MHP bunu yapmıyor. (İrfan Bozan- Al Jazeera)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.