Suriye'nin kuzeyinde, Türkiye'nin Hatay ve Kilis kentlerine yaslanan Afrin'in, adı henüz konulmasa da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 'Fırat Kalkanı II' diye anılan harekât planının menzilinde.
Astana mutabakatı çerçevesinde çatışmasızlık bölgeleri oluşturma planından aldığı yeşil ışıkla İdlib'te etki alanı oluşturmaya çalışan Türkiye'nin asıl gündemi, Halk Koruma Birlikleri'nin (YPG) kontrolüne son vermek.
İdlib yolunda, Hatay'daki Cilvegözü Sınır Kapısı dururken Kilis'teki Öncüpınar Sınır Kapısı'nın kullanılmasının nedeni de bu.
Azez-Cerablus cebinde yapılan askeri yığınağın ilk hedefi, Kürt koridorunun uzantısı olarak görülen Minnig (Menağ) Hava Üssü ve Tel Rıfat'ı alıp Afrin'i tamamen kuşatmak.
İdlib ile Azez arasındaki bağlantıyı kesen bu bölgeler YPG'nin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) elinde.
Obüs ve havan toplarıyla Afrin'e yapılan atışlar ise YPG'nin savunma hatlarını kırmaya ve bölgeye daha kapsamlı bir harekât için uygun koşullar oluşturma yönelik.
Ancak gerek dağlık coğrafyası gerek toplumsal karakteri burayı savunma konusunda Kürt hareketine avantajlar sunuyor.
Nitekim Suriye'de silahlı isyanın başından bu yana Türkiye destekli örgütlerin onlarca hamlesine rağmen Afrin düşmedi.
Türkiye, 29 Mart'ta resmen bittiği ilan edilen Fırat Kalkanı Harekâtı ile Azez-El Bab hattında yaptığını Tel Ebyad'dan Rakka'ya doğru yaparak Rojava'nın diğer kantonları Kobani ile Cezire arasındaki bağlantıyı koparmayı amaçlıyordu.
Fırat'ın doğusunda ABD'nin YPG'ye kalkan olması Türkiye'nin bu adımı atmasına mani oldu. ABD, Menbic hariç Fırat'ın batısında YPG'ye her hangi bir koruma taahhüdünde bulunmadı. Fırat'ın batısında, özellikle Afrin'de Kürtlere kısmen destek olan güç Rusya ve Suriye ordusuydu.
Menbic ve Tel Rıfat'a yönelik TSK'nin baskıları arttığı sırada Rusya ateşkesi gözetleme misyonuyla Mart ayında Afrin'e küçük bir askeri ekip göndermişti.
Ancak o tarihten bu yana ittifak dengelerindeki atmosfer biraz değişti. Mayısta SDG'nin Rakka operasyonu sürerken Fırat'ın batısına geçerek Tabka Üssü'nü ele geçirmesi ve ardından Amerikan güçlerinin buraya yerleşme çabası Rusları kızdırdı.
Ruslar 17 Haziran'da Himeymim üssünde yapılan bir toplantıda, Fırat'ın IŞİD'e karşı operasyon alanlarını belirleyen bir (kırmızı) çizgi olduğu konusunda Kürtleri uyardı.
Birkaç gün sonra Amerikan güçlerinin, Rakka istikametinde Rusefa'ya doğru ilerleyen Suriye ordusunu durdurmak için bir savaş uçağını düşürmesi Rusların kızgınlığını daha da artırdı.
Bu yüzden farklı çevrelerde Rusların Türkiye'ye yeşil ışık yakarak Kürtlere ders vermek istediği iddia ediliyor.
Taraflar açısından Afrin'in önemi
Peki taraflar açısından Afrin ne ifade ediyor? YPG ve sivil kanadı temsil eden Demokratik Birlik Partisi'ni (PYD) PKK'yle eşitleyen Türkiye, Afrin'in bu güç tarafından kontrol edilmesini ulusal güvenliğe tehdit sayıyor.
Tehdit değerlendirmesini 'önleyici müdahale' çizgisine taşıyan bir de komplo teorisi var:
"ABD'nin desteğiyle Akdeniz'e kadar bir Kürt koridoru oluşacak ve bu iş bir Kürt devletinin kurulmasına kadar gidecek."
Kısaca Türkiye, Afrin ile Kobani'nin birleşmesini 'Kürt koridoru' projesinin en önemli ayağı olarak görüyor.
Kürt hareketi için de Afrin birkaç açıdan önemli:
Kürt Dağı (Çiyayê Kurmênc) olarak bilinen Afrin, Kürtlerin yaklaşık 1000 yıldır varlık gösterdiği bir bölge.
Kobani'deki gibi burada da Kürt nüfusu ezici çoğunlukta. Rojava özerklik hareketinin temelindeki üç sacayağından birisi. Hatta Kürt hareketine en uzun süre sosyal ve ekonomik destek vermiş olanı.
Suriye Kürdistan Demokrat Partisi gibi geleneksel Kürt partileri Cezire bölgesini merkez alırken kendi haline bırakılmış Afrin'deki boşluğu, 1980 ve 1990'larda PKK doldurmuştu. Örgütün desteğiyle Afrin'de çok sayıda ticari müessese kurulmuştu.
Afrin zeytin, zeytinyağı, un ve şekeriyle Kürt hareketini beslerken siyaseten de önemli bir üs haline geldi. Mesela yeni bir seçim sisteminin denendiği 1990'daki oylamada PKK, Suriye Parlamentosuna 6 milletvekili göndermişti.
İnsanlar sadece evlerinde değil iş yerlerinde de Öcalan'ın portrelerini asar hale gelmişti. Yönetim de kimilerince 'paralel devlet' olarak görülen bu duruma göz yumuyordu. 2003'ten itibaren PKK mirası üzerinden yükselen PYD'nin toplumsal dayanakları da sadece 2011'deki türbülans sayesinde oluşmuş değil.
Yani PYD, Temmuz 2012'de kontrolü ele alırken Afrin'de güçlüydü ve örgütlüydü.
Kürtler Kobani'den Afrin'e açılacak bir koridoru "Rojava-Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu'nun tamamlanması" olarak tanımlıyor. Kobani ve Afrin'deki dominant Kürt varlığına karşın Kürtlerin Şehba adını verdiği bu bölgede Araplar, Türkmenler ve Kürtler birlikte yaşıyor. Bu nedenle Kürt hareketinin temsileri siyaseten koridorun açılmasına "Kürdistan'ın tamamlanması" denilmesine karşı çıkıyor.
Afrin'in batısında Türkiye destekli gruplar, güneyinde ise Nusra Cephesi (Heyet Tahrir el Şam) bulunuyor.
Ekonomisi zeytin, zeytinyağı ve meyve üretimine dayalı olan Afrin'de abluka yüzünden gıda ve yakıt fiyatları inanılmaz boyutlara ulaştı.
Bir ara 200 litrelik mazot varilinin fiyatı 2 binden 50 bin Suriye lirasına, benzinin fiyatı 2 bin 500'den 100 bin Suriye lirasına, 50 kiloluk buğday çuvalının fiyatı 200-250'den 7 bin Suriye lirasına çıktı.
Tel Rıfat hedefi
Kürtler ablukanın kırılması için Afrin'e Cerablus-Azez üzerinden bir koridor açmayı hedefliyordu. Türkiye'nin müdahalesiyle bu plan önlenince bu kez 40 km güneyde Menbic, El Bab'ın kuzeyi ve Tel Rıfat üzerinden başka bir koridor açmaya çalıştılar. Fırat Kalkanı güçlerinin El Bab'a kadar inmesi bu planı da başarısızlığa uğrattı.
Yine de El Bab'ın hemen altında Suriye ordusunun çektiği set Kürtlerin Afrin'e bir şekilde ulaşmasına da imkân verdi. TSK ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) etiketli gruplar Tel Rıfat'ı düşürdüğünde bu göreceli koridor da kapanmış olacak. Hesap bu.
Afrin, Kürtlerin demokratik özerklik projesini dünyaya gösterdikleri bir diğer vitrin. Afrin'in TSK-ÖSO ortaklığının eline geçmesi bu projenin ağır darbe alması anlamına geliyor.
2014'ten beri Yasama Meclisi, Meclis Başkanlık Divanı ve Yürütme Konseyi'nden oluşan Kanton yönetiminde Araplar da yer alıyor.
Afrin'in merkezinde az sayıda Arap, Mabata'da Alevi Kürtler, Kastel Cındo ve Ezazê civarında Ezidi Kürtler yaşıyor.
Göreceli olarak istikrarını koruması nedeniyle Afrin, 2013'ten itibaren IŞİD'in eline geçen Rakka, Menbic, El Bab ve Cerablus'tan kaçanlar için sığınak oldu. Yedi kasaba ve 365 köyden oluşan Afrin'in 400 bin civarındaki nüfusu göçlerle iki katına çıktı.
TSK'nın olası müdahalesi ne tür sonuçlar doğurur?
TSK doğrudan Afrin'e girerse ne olur? Kuşkusuz Afrin Kürtlerin kontrolündeki diğer bölgelerden izole ve büyük oranlarda güç takviyesi kolay değil.
Fakat 1980'lerden bu yana Afrin'in Kürt hareketindeki yeri dikkate alındığında buraya müdahalenin yol açacağı çatışmanın boyutu ve sonuçları farklı olabilir.
Bir kere asıl olarak IŞİD'e karşı mücadele vurgusu yapması nedeniyle Fırat Kalkanı Harekatı önemli ölçüde sessizlikle karşılanmıştı.
Ancak doğrudan Afrin'i hedef alan bir hamle daha geniş bir alanda Suriyeli Kürtleri çatışmanın içine çekebilir. PKK ile Türkiye sınırlarında halihazırda devam eden çatışmaları da tetikleyebilir.
Afrin'de karşılaşılacak olası tabloyu TSK'nin Cerablus-El Bab hattında karşılaştığı dirençle kıyaslamak yanıltıcı olabilir.
YPG'nin Afrin'deki silahlı gücünün büyüklüğü net olarak bilinmese de kanton yetkilileri Afrin savunmasına katılabilecek insan sayısını 20-25 bin civarında veriyor.
2015'ten itibaren Cavip el Difa'a el Zati (Erka Xwe Parastini/Özel Savunma Görevi) adlı düzenleme ile gençler 9 aylık dönemlerle askeri eğitimden geçirildi. Ayrıca 18-50 yaş arasında kadın ve erkeklere silah talimi verildi.
Olası bir harekette kuşkusuz Afrin'in özel durumu kadar Rusya ve ABD'nin de tutumu belirleyici olacaktır. Ezcümle Afrin, Suriye krizi boyunca Türkiye ile sınırların en istikrarlı ve güvenli olduğu yerlerin başında geliyordu.
Bu istikrarın bozulması Suriye krizini derinleştireceği gibi Türkiye'nin kendi iç barışını da olumsuz etkileyebilir.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.