Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) tarafından Rixos Otel'de düzenlenen ''Askeri Vesayetten Normalleşmeye'' panelinde konuşan Can, Osmanlı İmparatorluğu'ndan itibaren militarizmin, kültürel bir değer olarak Türkiye'nin bulunduğu topraklarda inşa edildiğini söyledi.
Türk ordusunun Prusya geleneğine sahip olduğunu ifade eden Can, Türkiye'de ''devleti kuran ordu'' düşüncesinin içselleştirildiğini kaydetti.
''Türkiye'de tam anlamıyla bir milli güvenlik sistemi içinde yaşıyoruz. Yargı da bir mikro milli güvenlik sistemi'' diyen Can, yargı olmadan milli güvenlik sisteminin ayakta tutulamayacağını savundu.
''Vicdani reddin'' kabul edilmesinin militarizmin ortadan kaldırılması açısından hayati olacağını öne süren Can, Türkiye'deki sorunların temelinde mutlaka bir yargı kararı aranması gerektiğini söyledi.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yapısını da eleştiren Can, Adalet Bakanlığının bu konuda üzerine düşeni yapmadığını savundu, demokratik ve sivilleştirilmiş bir HSYK oluşturulması gerektiğini kaydetti.
Gündemdeki anayasa değişikliğinin Türkiye'nin sorunlarının çözülmesinde yeterli olmayacağını iddia eden Can, yeni bir anayasa yapılması gerektiğini ifade etti.
ASDER Genel Başkanı Emekli Albay Nevzat Tarhan ise Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarıyla ordudan atılan personel arasında ağır depresyona girip intihar edenlerin bulunduğunu, aynı zamanda bu insanların sivil yaşamda iş bulmakta güçlük çektiğini söyledi.
Derneği bu konuda yapılabileceklere destek olmak için kurduklarını bildiren Tarhan, ancak bu konuda bir iyileşme sağlanması için ilk olarak Türkiye'de ve özellikle Türk Silahlı Kuvvetlerinde zihinsel bir dönüşüm yaşanması gerektiğini, Türk Silahlı Kuvvetlerinin şu ana kadar değişime ve dönüşüme direndiğini savundu.
İÇ TEHDİT TANIMLAMASININ KALDIRILMASI
ASDER Onursal Başkanı Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi de Türkiye'nin bir değişim sürecinden geçtiğini vurgulayarak, sorunun milletin iradesiyle anayasal kurumlar üzerinde otorite tesis edilememesinden kaynaklandığını belirtti.
Türkiye'nin askeri vesayet altında olduğunu öne süren Tanrıverdi, Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ndeki iç tehdit tanımlamasının kaldırılmasının Türkiye'nin sivilleşmesi açısından faydalı olacağını kaydetti.
Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Erdoğan konuşmasında, Türkiye Cumhuriyeti anayasalarındaki askerlikle ilgili mevzuat hakkında bilgi verdi.
Milli Güvenlik Kurulu'nun anayasal bir kurum olmasıyla askeri yetkililerin yürütmenin ortağı haline geldiğini ifade eden Prof. Dr.Erdoğan, 1982 Anayasası'nın sivil-asker ilişkileri konusunda 1961 Anayasası'nın temel perspektiflerini koruduğunu belirtti.
Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ayrı bir askeri hukuka tabi olmaması, askeri harcamaların da mali denetime açılması gerektiğini savundu.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kendisini resmi ideolojinin bekçisi, hatta devletin sahibi olarak gördüğünü iddia eden Erdoğan, ''Resmi protokol de sivil demokrasinin gereklerine göre yeniden düzenlenmelidir'' dedi.
Prof. Dr. Mustafa Kahramanyol ise YAŞ'ın ordudan uzaklaştırmalara ilişkin kararlarının gayrimeşru olduğunu ileri sürdü. Bu kararlara ilişkin bazı örnekler veren Kahramanyol, devletin her kurumundaki kararların yargı denetimine açılması gerektiğini kaydetti.
''YARGI BİR İKTİDAR ARACI OLMAKTAN KURTARILMALI''
Emekli Hakim Binbaşı Yusuf Çağlayan, Türkiye'de bilim ve din çatışmasının bulunmadığını, ancak askeri vesayet rejiminin sistematik hale geldiğini savundu.
Statükonun halk iradesi eksenine çekilmesi gerektiğini ifade eden Çağlayan, siyasi partilerin kapatılmasının engellenmesinin de demokrasinin öncelikli gereklerinden olduğunu söyledi.
''Yargı bir iktidar aracı olmaktan kurtarılmalı'' diyen Çağlayan, kolluk güçlerinin demokratik denetim yollarının da yaygınlaştırılması gerektiğini belirtti.
Eski Bakanlardan Hasan Celal Güzel de kendi anılarından örnekler vererek Türkiye'de sivillerin ancak kendilerine müsaade edilen alanlarda çalışabildiğini ifade etti.
Türkiye'de bazı değerlere kutsiyet atfedilmesiyle istismara yol açan bir kültür doğduğunu belirten Güzel, ''Bürokrasi üzerindeki militarist vesayet hep devam etmiştir'' dedi.
Türkiye'de bir demilitarizasyon programı uygulanması gerektiğini savunan Güzel, bu çerçevede anayasa değişikliği yerine yeni bir anayasa yapmak gerektiğini söyledi.
ÖDÜLLER
Panelin ardından, ASDER tarafından ''Adalet ve Hukukun Üstünlüğü, Ayrımcılığın Giderilmesi'' yolunda gösterdikleri gayretler dolayısıyla Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, Prof. Dr. Ahmet Alper, Hasan Celal Güzel, Prof. Dr. Mustafa Kahramanyol, Prof. Dr. Mustafa Erdoğan, Doç. Dr. Osman Can, Emekli Hakim Binbaşı Yusuf Çağlayan, Sağlık-İş Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, Vakit Gazetesi Ankara Temsilcisi Serdar Arseven ile Taraf Gazetesi Ankara Temsilcisi Lale Kemal'e ''Herkes İçin Adalet'' ödülü dernek başkanı Nevzat Tarhan tarafından verildi.
MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal adına ödülü Üstün Bor, Genç Siviller İnisiyatifi adına ödülü Neslihan Demir alırken, ödüle layık görülen Gazeteci Şamil Tayyar ise panele katılmadı.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.