Avrupa Parlamentosu’nun İrlandalı sosyalist üyesi Nessa Childers, "Kürt nüfusu, Arap Baharı olarak bilinen, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki bazı devletlerde son dönemde gelişen, halkın öncülük ettiği olgu içinde kendi tercihine göre rol oynayacaktır. AB bu tercihe müdahale etme konumunda değildir" dedi.
AB Dışilişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, AB’nin "Arap Baharı" çerçevesinde Kürtlerin bağımsızlık girişimlerini desteklemek gibi bir konumda olmadığını bildirdi.
Avrupa Parlamentosu’nun İrlandalı sosyalist üyesi Nessa Childers "Kürt halkının durumu" başlıklı bir soru önergesi verdi. Childers önergesinde "Geçenlerde İrlanda Kürt Birliği, Kürdistan’ı Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de dörde bölen Lozan Antlaşması’nın 88’inci yıldönümüne dikkat çekmek için, AB Merkezi dışında ucu açık bir açlık grevine başladı. Kürt nüfusunun yaklaşık 40 milyon olduğu tahmin ediliyor, ancak kimliği Kürdistan’ın işgalci güçleri tarafından tanınmıyor. Komisyon’un Kürt halkının durumuyla ilgili pozisyonu nedir? Arap Baharı’ndaki son olaylar karşısında AB’nin bağımsızlık için Kürt girişimini destekleme planı var mı?" diye sordu.
BİZ KARIŞMAYIZ
AB Dışilişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ise önergeye yanıtında AB’nin Orta Doğu’nun birçok ülkesinde büyük Kürt azınlıkların var olduğunu kabul ettiğini bildirdi. Bu Kürt topluluklarının söz konusu ülkelerdeki çoğunluğun sahip olduğu özgürlük ve haklardan eşit şekilde yararlanmaları ve tam vatandaşlık hakkına sahip olmalarının çok önemli bulunduğunu kaydeden Ashton şöyle devam etti: "Kürtlerin herhangi bir dışlanma, ayrımcılık ya da Kürt kimliği temelinde bir zulme tabi olmaması gerekir. Kürt nüfusu, Arap Baharı olarak bilinen, Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki bazı devletlerde son dönemde gelişen, halkın öncülük ettiği olgu içinde kendi tercihine göre rol oynayacaktır. AB bu tercihe müdahale etme konumunda değildir."
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.