33 yıl önce ülkeyi terk etmek zorunda kalarak Süleymaniye'ye giden Hatice Yaşar, "uygun ortam" olduğu düşüncesiyle döndüğü Türkiye'de havaalanında gözaltını alınıp tutuklandı.
Dün sabah saatlerinde yurtdışından uçakla geldiği Ankara Esenboğa Havalimanı'nda gözaltına alınan Hatice Yaşar, Ankara Adliyesi'nde tutuklanarak cezaevine götürüldü.
Yaşar'ın ailesi, "33 yıl sonra toplumun pek çok kesiminde kendisinin dile getirdiği konuların tartışıldığı bir ortamda ülkeye döndü. Kendisinden özür dilenmesi gerekirdi ancak ailesi ile hasret gidermesine bile izin verilmedi" dedi.
1980 askeri darbesi öncesinde Kürt sorununun çözümü konusunda silahsız mücadeleyi seçen Ala Rizgari örgüt liderlerinden Hatice Yaşar, aynı zamanda Ala Rizgari Dergisi'nin de yazıişleri müdürüydü.
1980 yılının mayıs ayında ülkeyi terk etmek zorunda kalan Yaşar, uzun yıllar Süleymaniye'de yaşadı. Süleymaniye Üniversitesi'nde öğretim üyeliği de yapmış olan Yaşar'ın Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile de yakın ilişkileri vardı. Kısa bir süre önce Yaşar, Avusturya vatandaşlığı almıştı.
33 yıl sonra Türkiye'ye gelen Yaşar, Ankara havaalanında gözaltına alındı. Ankara 3 No’lu TMK Hâkimliği'nin yol tutuklaması kararı verdiği Yaşar, Sincan Cezaevi’ne konuldu.
5 Ekim 2012'de Yaşar hakkında "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan yakalama kararı olduğu belirtildi. Yaşar'la birlikte, yaklaşık 40 kişi hakkında da yakalama kararı olduğu ifade ediliyor. Dosyada, PKK yöneticileri Murat Karayılan, Cemil Bayık, Duran Kalkan, Ali Haydar Kaytan, Zübeyr Aydar, Remzi Kartal ve Osman Öcalan gibi isimler de bulunuyor.
"Anadili için mücadele ediyordu"
Yaşar'ın ailesinden Ayşe Bakkalcı ve Metin Bakkalcı'nın yaptığı açıklama şöyle:
"Hatice Yaşar, 1980'de Kürt kimliğinin tanınması doğrultusunda bizatihi kendi annesinin ana dilinin konuşmasının kısıtlılığını ortadan kaldırılması için yürüttüğü faaliyetler nedeniyle hakkında pek çok dava açılan ve bu nedenle de ülke dışına çıkmak durumunda kalan bir insandır. 33 yıl sonra toplumun pek çok kesiminde kendisinin dile getirdiği konuların tartışıldığı bir ortamda ülkeye döndü.
"33 yıl ülkesinden uzakta kalmanın özlemini, acısını yaşayan bu insandan öncelikle özür dilemesi gerekirdi. Bugün Türkiye'de Kürt meselesiyle ilgili konuşulan konularda bir samimiyet varsa Hatice Yaşar ve onun gibilerden özür dilenmesi gerekirdi. Oysa bu insana özrü bırakın, yakınlarıyla hasret giderme imkanı bile sağlanmadan gözaltına alındı.
"Yaşar, gencecik insanlar dağlarda yaşamını yitirirken ülkeye gelmeyi vicdanen kaldıramadığı için gelmemişti. Bugün bir şekilde silahların susma ihtimalinin kuvvetli olduğu bir ortamda gelmeyi uygun gördü. Başka bir gerekçesi olduğu bilinmiyor." (bianet)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.