Hafta sonu bir davete katılan eski başbakanlardan Tansu Çiller, "Darbe konuşulan şu günlerde 28 Şubat'ın en önemli tanığı sizsiniz. Ne düşünüyorsunuz" sorusuna, "Devlet adamları, görev yaptığı dönemlere ilişkin haksızlıklara da uğramış olsalar, zarar da görmüş olsalar ülke menfaati susmayı gerektiriyor ise bunu da yapmalı. Devlet sırları devlet adamları ile mezara gitmeli. Ben ülkemi ve milletimi seviyorum. Ülkemin yararı için gerekiyor ise, benim fedekarlık yapmamdan daha doğru ne olabilir" dedi. İşte konuyla ilgili Vatan gazetesi yazarı Aydın Ayaydın'ın yazısı...
Tansu Çiller siyaset düşünüyor mu?
Ritz Carlton Oteli'nin “dünyanın en iyi oteli” ödülünü alması nedeniyle hafta sonunda Mustafa Süzer'in verdiği resepsiyonun konukları arasında eski Başbakan Tansu Çiller ve eşi Özer Çiller'de vardı. Uzun süreden beri karşılaşmadığım Tansu Çiller'i görünce gazetecilik dürtüsü ile ülke gündeminde bulunan siyaset, ekonomi ve uluslararası ilişkiler konusunda görüşlerini alırım diye sohbete başlayınca gazeteci arkadaşım Jale Özgentürk ve Meliha Okur da bir ara yanımıza geldi. Gazetecilerin gündeme ilişkin sorulara Çiller çok fazla girmek istemedi. Bürokraside birlikte çalıştığım eski Başbakan Tansu Çiller'in bana arkadaşlarımdan biraz daha fazla tolerans gösterdiğini belirtmek isterim. Çiller bana, 'Aydın bürokrasi ve siyasetteki başarını biliyordum da gazetecilikte de böyle başarılı olabileceğini hiç düşünmemiştim. Yaz boyunca işadamları ile yaptığın Bodrum Sohbetlerini büyük bir zevkle takip ettim. İnsancıl bir yaklaşımla yaptığın röportajlar harikaydı' diye biraz da bana takıldı.
DP çatısına nasıl bakıyor?
Tansu Çiller ile yemekte de aynı masayı paylaşınca 3-4 saat baş başa sohbet etme imkanı buldum. Tansu Hanım'a, 'Sayın Başbakanım uzun süredir köşenize çekilmiş hiç konuşmuyorsunuz. Oysa hem içerde hem dışarıda siyasette, ekonomide, uluslararası ilişkilerde kıyamet kopuyor. Bu konuda sizin de söyleceğiniz çok şey olması gerekir' deyince de Tansu Çiller, 'Siyaset defterini kapadım, siyaset ile ilgili yorum yapmak istemiyorum' dedi. Bunun üzerine 'Bir ara birbirine düşman olan ve sizin de Genel Başkanlığı'nı yaptığınız DYP ile Anavatan Partisi, DP çatısı altında biraraya geldi. Ne dersiniz tutar mı veya merkez sağdaki boşluğu doldurur mu?' deyince de 'Siyaset defterini kapadım' diyerek siyaset gündemine ilişkin sorularımı birazcık da imalı bir şekilde geçiştirdi. Ancak merkez sağda bir boşluğun hâlâ doldurulamadığını da söyledi. Ben de bunun üzerine 'Tansu Hanım bazı çevreler sizin yeniden siyasete dönmenizi bekliyor. Hatta bu konuda arada bir haberler de çıkıyor. Size bu konuda hiç talep gelmiyor mu?' deyince de 'Gelmez olur mu? Ülkenin her tarafından her kesimden sağ olsun benzer talepler geliyor. Ancak ben siyaset defterini kapattım' dedi. 'Peki bu defter ihtiyaç duyulursa bir daha açılmaz mı?' diye sorunca da, içinden bir ah çekerek 'Siyaset defterini kapadım' demekle yetindi. Ben ısrarla DP, Süleyman Demirel, Hüsamettin Cindoruk ve Mesut Yılmaz ile ilgili sorular yönelttimse de, Tansu Çiller bu konulara girmemeye kararlıydı ve 'Bahsettiğin parti ve kişiler birlikte aynı çatı altında siyaset yaptığım kişilerdir. Onlarla ilgili değerlendirme ve yorum yapmak yanlış olur' dedi. Her şeye rağmen merkez sağdaki boşluğun doldurulması gerektiğinin altını çizdi.
Ekonomiyi yakından takip ediyor
Tansu Hanım da bana dünya ve ülke ekonomisi ile ilgili epeyce sorular sorup değerlendirmemi aldı. Ben de Tansu Hanım'a 'Siz ülke ekonomisini nasıl buluyorsunuz?' dediğimde de 'Çiftçinin durumu çok kötü. Tarım sektöründe kötüye gidiş var. Oysa Türkiye bir tarım ülkesi. Tarım sektörüne daha köklü tedbirler almak gerekir. Çiftçinin maliyetlerini düşürücü tedbirler ve finansman sağlamak gerekir' dedi. Tansu Hanım değerlendirmelerini dinleyince de her ne kadar 'Siyaseti bıraktım' dese de ülke ekonomisini çok yakından takip ettiğini, makro ekonomik göstergeleri izlediğini, borçlanma, büyüme, yatırım ve istihdam ile ilgili düşüncelerini aktardı. Tansu Hanım, işsizliğin geldiği durumun endişe verici olduğunu ve işsizler ordusunun gün geçtikçe artmasından büyük üzüntü duyduğunu söyledi.
Röportaj vermek istemiyor
Tansu Çiller'e 'Sayın Başbakanım, yaptığım röportajları çok beğendiğinizi söylediniz. Peki böyle kapsamlı bir röportajı sizinle yapmamızı istemez misiniz?' dediğimde gülerek 'Ben kesinlikle hiçbir gazeteye konuşmak istemiyorum' dedi ve ekledi: Sen benim eski arkadaşımsın elbette bana gelebilirsin. Ülke gündemine ilişkin konularla ilgili sohbet ederiz. Ancak bu sadece bir dost sohbeti olur. Yazılmamak kaydıyla...
28 Şubat'ta zarar gördü mü?
Tansu Çiller'e, 'Efendim sizin tanık olduğunuz çok önemli olaylar var. Mesela 28 Şubat'ın en önemli tanığısınız. Hatta mağduru olduğunuz yazıldı, çizildi. Bu konuların da gün ışığına çıkmasını istemez misiniz?' deyince de, 'Aydın kardeşim devlet adamlığı büyük özveri ister. Devlet adamları, görev yaptığı dönemlere ilişkin haksızlıklara da uğramış olsalar, zarar da görmüş olsalar ülke menfaati susmayı gerektiriyor ise bunu da yapmalı. Devlet sırları devlet adamları ile mezara gitmeli. Ben ülkemi ve milletimi seviyorum. Ülkemin yararı için gerekiyor ise, benim fedekarlık yapmamdan daha doğru ne olabilir' dedi.
Tansu Hanım'la 3 saate yakın sohbetimiz de elbette başka şeylerde konuştuk. Ancak onlar yazılmamak kaydıyla olduğu için onları okurlarıma aktarmam yanlış olur. Ancak Tansu Hanım'ı ziyarete gideceğim, günün birinde kendisi ikna edersem ülke gündemine ilişkin geniş kapsamlı bir röporatj yapmaya gayret ederim.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.